Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Kıbrıs'ta çözüme medya engeli!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, çarşamba günü Belgrad'da Yunanistan Başkanı Costas Simitis ve Dışişleri Bakanı Yorgo Papandreu ile yaptıkları görüşmenin ardından tarihi Osmanlı kalesinde Damat Ali Paşa Türbesi'ni ziyaret ettiler.

Ziyaretin ardından birkaç adım ilerdeki tepeye ulaşıp, Sava Nehri'nin Tuna'ya karıştığı buluşma noktasının muhteşem güzelliğini seyrettiler.

Sonra yüzlerini Türbe'ye, sırtları iki nehre dönerek hatıra fotoğrafı çektirip, Türk gazetecilerle kısa bir sohbet yaptılar.

Doğal olarak sorular Simitis'le görüşme ve Kıbrıs konusuna geldi.

İki liderin basın toplantısında, Simitis, ‘‘Görüşme oldukça ilginçti’’ demişti. Zirveye katılan Erdoğan'ın bir kurmayına bu ilginçliğin nedenini sorduğumuzda şu yanıtı almıştık:

‘‘Sayın Başbakan çözümü ne kadar istediğini o kadar net ortaya koydu ki Simitis bunu beklemiyordu. Başbakanımız ya çözüm, ya çözüm mesajı verdi.’’

Gazetecilerin bir sorusu da, bu ‘Ya çözüm, ya çözüm’ mesajına yönelik oldu. Erdoğan'ın bu soruya yanıtından sonra, ben de ‘‘Nedense hep Türkiye dışına çıkıldığında çözüm için güçlü vurgular yapılıyor; ama Türkiye ve Kıbrıs'a dönüldüğünde bu durum değişiyor sanki’’ dedim.

Erdoğan, bu değerlendirmeye katılmadığını belirtti. Bu sırada Gül devreye girerek, ‘‘Arkadaşımız benim son Kıbrıs gezimdeki sözleri kastediyor sanıyorum. Ama böyle değil’’ diyerek Erdoğan'a destek verdi.

Erdoğan, hep aynı yönde mesaj verildiğini tekrarlayarak, ‘‘Medya da maaşallah bize pek yardımcı oldu!’’ diye medyayı eleştirdi.

KARARLILIK VURGULARI ÇÖZÜM GETİRMEDİ

İmalı sözlerle medyayı eleştiren Erdoğan'ın kendi üzüntüsü de gizlenemez gibiydi.

AKP'nin iktidar dönemine kısa bir yolculuk yapıldığında bunun gerekçeleri de görülebiliyordu.

Davos'ta, ‘‘Denktaş da Klerides de bu sorunun çözümünü istemiyor’’ diyen ve bu nedenle de Denktaş'la polemiğe girmek durumunda kalan kendisiydi.

Kıbrıs sorununun Denktaş'ın şahsi sorunu olmadığını söylediğinde ve ‘‘40 yıldır bu sorunu çözmeyenler vebal altında’’ dediğinde de çözüm konusundaki kararlılığını vurguluyordu.

2 Şubat'ta, AKP Kurucular Kurulu toplantısında, Kıbrıs sorununun Türkiye'nin önünü tıkadığını vurgularken, ‘‘Annan planı çözüme yönelik müzakerelerin sürdürülmesi ve kalıcı bir çözüm için fırsattır. Çözümü istemek, ver-kurtul anlamına da gelmez’’ diyen yine Erdoğan'dı.

ÖZELEŞTİRİ YAPAR GİBİYDİ

Aynı konuşmanın devamında ise‘‘Biz çöz-yaşat anlayışındayız. Bunu kimse boy gösterme meselesi yapmasın. Mesele bizimdir. Müzakere kanallarının açık tutulması, çözüm üretilmesini dile getiriyoruz. Kişiye endeksli politikayla bunu çözmemiz de mümkün değildir. Çözümsüzlük siyasetinden fayda uman kimi çevreler mevcuttur veya hayatları boyunca ‘çözümsüzlük çözümdür’ mantığıyla hareket edenler, bu durumun devam etmesini isteyebilirler. Menfaatleri bunu gerektirebilir. Gerçek yurtseverlik, güvenliğimize gerçek düşkünlük, milli davaya sahici sadakat bu konuda bir özeleştiri yapmayı zorunlu kılıyor’’ sözleri geliyordu.

Damat Ali Paşa Türbesi’nin karşısında, Kıbrıs'ta çözüme ulaşılamaması nedeniyle medyayı eleştiren Erdoğan, çözüm noktasındaki iktidar partisinin başı ve yukardaki sözlerin sahibi olarak kendisi de özeleştiri yapar gibiydi.
Yazarın Tüm Yazıları