Sadece skor

TELEVİZYONDAN bir maç ne kadar yorumlanabilirse o kadar yorumlayacağım. Türkiye'de neredeyse radyodan bile maç yorumlayacaklar var.

Kameranın alabildiği, ekranın gösterebildiği şekilde yazacağım. Yani hiçbir zaman yüzde yüz sıhhatli olmayacak. Ama, tribüne gitmeden, orada oturmadan, tribün terörünü yazan spor yazarı arkadaşlarımız da var. Olsun, herkesin canı sağolsun. Televizyondan seyretmenin en büyük avantajı; ikili pozisyonlarda olayların tekrarı. Hakemlerin yaptıkları ve yapamadıkları, futbolcuların pozisyon hataları, teknik direktörlerin hakemlere küfürleri... Bunlar güzel gözüküyor. Maçta canlı seyrederken, eğer yedek kulübesi uzaktaysa ve siz onları arkadan görüyorsanız, onlar da sahaya doğru küfür edip konuşuyorlarsa daha zorlanıyorsunuz. Ama, kamera cepheden alınca kabak gibi herşey gözüküyor. Dudak okumadan ceza verilse ki, resmi görüntülere göre verilmesi gerekir, kimler ne kadar sahanın içine girer, merak ediyorum.

Galatasaray, bildiğiniz gibi. 90 dakika seyrettiğimiz maçta sadece skorda var. Artık sonlara yaklaşılan bu dönemde ‘‘Ben, iyi oynamadan da kazanırım. Önemli olan bu’’ derseniz, size kimse birşey diyemez. Ama, şunu diyebilirler; ‘‘Ligin başında rahatken de birşey oynamadınız. O zaman nerelerdeydiniz?’’

Şenol'a dikkat etmeli

Diyarbakır kalecisi Şenol'u oynatan bir takım dikkat etmeli. Bir adamın, elinde pimi çekilmiş el bombasıyla yolda yürümesine benzetiyorum. Ne zaman patlayacağı, ne yapacağı belli olmayan... Dün de böyle bir gün yaşandı, kaleci Şenol ve Diyarbakırspor açısından. Zaten aksi olsaydı, Bursaspor onu göndermezdi. Hasan Şaş'ın becerisi, Ümit Karan'ın vuruşu birinci gol, kaleci Şenol'un attırdığı ikinci gol, Cihan'ın Ümit Karan'la mükemmel bir verkaçı üçüncü gol. Benim dünkü maçtan aklımda kalanlar.

Kafada hep bir tilki var

Hasan Şaş
atıldı. Artık Diyarbakır'dan mutlak birinin atılması gerekir. Biz futbolcu iken, büyük takımlarla oynadığımız maçlarda hep birbirimizi ikaz ederdik, ‘‘Eğer onlardan biri atılırsa mutlak bizden bir kurban verilecektir, dikkatli olun’’ derdik. Mustafa Çulcu, bizim devrimizin hakem tipi olarak kalanlardan. Yani Milat'tan önce! Seyretsin maçı, gösterdiği, göstermediği kartlarla nerelerde kaldığını, FIFA hakemliği yapmanın artık sonuna geldiğini kendisi de görsün. İki takım lehine ve aleyhine inanılmaz büyük hatalar yaptı. Neden, çünkü hep kafada bir tilki var, böyle olursa tepki alırım, öyle olursa bunu derler, diye. Sana ne kardeşim, o senin sorunun değil. Ama maalesef yıllarca böyle yaptınız.
Yazarın Tüm Yazıları