Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

İçeridekiler yabancı dışarıdakiler mesafeli olunca

ÖNCEKİ gün Meclis'te karşılaştığımız AKP Grup Başkanvekili Salih Kapusuz, 17 Mart günlü yazımdaki, ‘‘AKP'de bazılarının ‘İçimizdeki yabancılar' diye görüldüğü’’ şeklindeki ifademe katılmadığını söyledi.

Kapusuz, kurulduğu gün itibarıyla AKP’de herkesin eşit olduğunu, Başbakan Yardımcılığı'ndan alınan Ertuğrul Yalçınbayır'ın da bugüne kadar çok önemli görevler üstlendiğini vurguladı.

‘‘Yoksa uzun yıllar birlikte olup da, şu anda görev dahi üstlenmeyen pek çok arkadaşımız var’’ eklemesini de yaptı.

Aynı gün, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da hükümet programını okurken partisini, ‘‘Muhafazakár-demokrat’’ diye niteledi.

Kapusuz da, Erdoğan da ‘‘Biz yeni bir partiyiz’’ mesajını veriyorlardı.

TBMM başkanı, başbakan, 3 başbakan yardımcısı ile 3 grup başkanvekilinin milli görüş eksenli isimlerden oluşması ‘‘içimizdeki yabancı’’lara karşı bir tavırdan değil, sadece gereklilikten kaynaklanıyordu.

Kapusuz'la bu görüşmenin ardından AKP kulislerine biraz daha baktım. Tablo Kapusuz'un düşündüğünden farklı gibi.

‘‘İçimizdeki yabancılar’’ aile bireyi olmak bir kenara, deneyimden kaynaklanan görüşleri bile dikkate alınmayanlar grubuna dönüşmüş.

UYARILAR KARŞILIK BULMADI

Biraz geriye, TBMM'nin kabul etmediği tezkere ile ilgili Bakanlar Kurulu ve AKP grup toplantılarına dönelim.

O Bakanlar Kurulu'nda, çoğu Körfez Savaşı'nı yakından izlemiş Cemil Çiçek, Abdülkadir Aksu, Vecdi Gönül, Murat Başesgioğlu gibi deneyimli isimler, Türkiye'nin çıkarlarının ABD ile birlikte hareket etmek olduğunu anlatıp, ‘‘Bölgedeki güç dengeleri için de bu şart’’ diyorlar.

AP-DYP çizgisinin önemli isimlerinden Köksal Toptan ise aynı konuda toplanan AKP grubunda uyarılarda bulunuyor:

‘‘Türkiye 1965-1973 arasında yüzde 7 büyüme yakaladı. Ama 1974'te Lüksemburg'dan bir milyon dolar almak için çabalıyordu. Neden biliyor musunuz? ABD'nin Kıbrıs nedeniyle koyduğu ambargo ekonomiyi çökertmişti.’’

‘‘Arap ülkeleri de bizi yanıltmasın’’
dercesine devam ediyordu:

‘‘Suudilerden 250 milyon dolar kredi istedik. ABD garantisi aradılar.’’

KENDİLERİ İNANDI MI?

Grup kürsüsündeki ikinci isim savunma sanayii başta olmak üzere devlette önemli bürokratik kademelerde bulunmuş bir isim, Vahit Erdem ve bir AKP'linin ‘‘ABD izole olacak’’ sözlerine yanıt veriyor:

‘‘Sakın böyle düşünmeyin. Şu anda ABD'ye rakip olabilecek en büyük güç, AB. Ama onların ne savunma gücü, ne de askeri gücü yeterli. Rusya henüz toparlanmadı. Çin ise tamam, büyür; ama hálá milli geliri bin doların altında. Duygular başka, gerçekler başka, güç başkadır. En kötü haliyle bile, ABD en az 30 yıl daha süper güç. Hesapları buna göre yapalım.’’

AKP kendi içindeki yabancıları pek dinlemedi...

Asker, bürokrasi, medya, Dışişleri'ne karşı ise mesafeli, hatta biraz da kuşkulu yaklaşım sergilendi...

Geriye devlet deneyimi yüksek olmayan bir kadro kaldı.

Onlara göre de sonuç son derece başarılı:

‘‘Savaş bunca süredir engellendi ve Türkiye, Irak'ta istediği her şeyi elde etti. Üstelik ‘delikanlıca' bir duruş da sağlandı. ABD askeri, para karşılığı Türkiye'ye gelmedi, istila görüntüsü verilmedi.’’

Böyle mi; yoksa Süleyman Demirel’in ifadesiyle, ‘‘Süper gücün geri vitesi olmadığı’’ görülmedi ve Saddam'a, ‘‘Aman ha, ABD kesin kararlı, vuracak’’ diyenler, bu sözlere önce kendileri mi inanmadı?
Yazarın Tüm Yazıları