Ben öyle hissetmiyorum Sayın Başbakan

SAYIN Başbakan, Washington’da yaptığınız bir açıklamada “Türkiye’de basın özgürlüğü diye bir sorun yok. Basın, tarihinin en özgür dönemlerinden birini yaşamaktadır” demişsiniz.

Haberin Devamı

* Açık söylemem gerekirse, ben hiç böyle hissetmiyorum. İtirazımı kayda geçirmek için de bu yazıyı kaleme alıyorum.

Türkiye’de çalışan bir gazeteci ve yazar olarak teneffüs ettiğim havaya bakıp kendimi yokladığımda, sizinle aynı görüşte olmadığımı belirtmekten kendimi alıkoyamıyorum.

* Bana inanmayabilirsiniz. Ama kendimi eskisi kadar özgür hissetmiyorsam ve bu bende yerleşmiş sahici bir duyguysa, siz de bu ülkenin başbakanı olarak benim ne hissettiğimi anlamaya çalışmalısınız.

ABD ÖLÇÜLERİNDE BİR BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ TARİF ETTİĞİNİZE GÖRE

“Türkiye’de basın ABD’deki basından daha özgürdür” dediğinizden yola çıkarak, ABD ölçülerinde bir basın özgürlüğünü tarif ettiğinizi anlıyorum. Bunu taahhüt ettiğinize göre, Amerikan demokrasisinin yüksek tahammül ölçüleri içinde bu yazıyı da hoşgörüyle karşılayacağınızdan eminim.

Haberin Devamı

* Benim bu yazıyı kaleme alma rahatlığımın gerisinde “Ailemi yerden yere vuruyorlar. Hakaretler yapıyorlar, hakaretlere basın özgürlüğü diyorsak buna bir şey diyemem” şeklindeki sözleriniz de yatıyor.

Buradaki eleştirilerinizin benim açımdan geçerli olduğunu zannetmiyorum. 35 yıla yaklaşan meslek hayatımda hakkımda açılmış tek bir hakaret davası olmadı. Çünkü kimseye hakaret etmedim, böyle bir suçlamayla hiç karşılaşmadım.

* Ne yazılarımda, ne de katıldığım TV programlarımda size saygısızlık anlamına gelebilecek herhangi bir söz de ağzımdan çıkmış değildir. Keza, ailenizi yerden yere vurmak gibi davranışların da bana atfedilebileceğini düşünmüyorum. Örneğin, eşinizle ilgili tek bir satır yazdığımı hatırlamıyorum

YAŞATTIĞINIZ BELİRSİZLİK DUYGUSU

* Gelgelelim, Türkiye’de kendimi eskisi kadar özgür hissetmiyorum. Üstelik, askeri yönetim döneminde gazetecilik yapmış, bu tür baskı dönemlerinin gazeteciliği ne kadar sıkıntıya soktuğunu tecrübe ederek yaşamış biriyim. Zaman zaman kendimi o baskı dönemlerinde yaşadığım duygu ikliminin içinde bulduğum oluyor.

* Böyle bir duyguyu sivil bir yönetim döneminde hissediyor olmamı, meslek hayatımın dramatik bir tecrübesi olarak not ediyorum.

Haberin Devamı

* Yanlış anlamayın, bu duygum çalışmakta olduğum Doğan Grubu’na vergi cezasının kesilmesinden çok önce bende yer etmişti. Eleştiriyi genelde hoş karşılamamanız, basın karşısında sıkça azarlayıcı bir üslup kullanmanız, gazeteleri boykot kampanyaları yürütmeniz gibi pek çok davranışınızın uzun bir listesini çıkarabilirim.

* Vatandaşların bireysel özgürlüklerinin ihlal edildiği uygulamaları, telefon dinleme skandallarını, insanların özel hayatlarının dokunulmazlığının ihlal edilmesi gibi otoriterliğe kayma eğilimlerini de unutmamak gerekiyor.

* Gruba kesilen vergi cezası olsa olsa bende yer etmiş olan duyguyu ağırlaştırdı. Evet doğrusunu söylemem gerekirse, artık geleceğimi göremiyorum. İktidarınız bana böyle bir belirsizlik duygusu yaşatıyor. Çalıştığım gruba vicdan ölçüleriyle bağdaşmayan astronomik bir ceza keserek burada çalışan binlerce insanın geleceğini tehlikeye attığı için yaşatıyor.

Haberin Devamı

Kendimden yana bir sıkıntım yok; daha mütevazı bir hayata çekilebilirim. Ama çalıştığım kurumda ofis boydan muhabirine kadar herkesin bu tedirginliği yaşadığını görmek beni üzüyor, kendi açımdan olmasa da onlar açısından endişeye sevk ediyor.

ÖZGÜRLÜK ORTAMINDA TEREDDÜDE YER YOK

* Bu arada bir yanlış anlama olmasın, korkuyor değilim. Askeri idare döneminde görev yapmış bir gazeteci olarak bu saatten sonra kimseden çekinecek değilim. Ama yazdığım bir yazı nedeniyle çalıştığım kurumun sahibine her an yeni bir güçlük çıkartılabileceğini bilmek ister istemez beni tereddüde sevk ediyor. Bir gazetecinin sahip olması gereken mutlak özgürlük ortamında benim böyle bir tereddüt yaşamamam gerekiyor oysa.

Haberin Devamı

Bu arada Türkiye’de basın özgürlüğünün içinde bulunduğu durumla ilgili olarak yurtdışında çıkmakta olan eleştirel yazılara, yayımlanan kaygı verici raporlara baktığımda bu duygunun sadece bana ait olmadığını da anlıyorum.

* Bu arada benim geçen hafta ABD Kongresi İnsan Hakları Komisyonu’nun düzenlediği özel bir oturuma katılıp konuşma yapmış olmamdan rahatsız olduğunuzu da anlıyorum. Neden gittiğimi ve orada ne söylediğimi yarınki yazımda anlatacağım.

Yazarın Tüm Yazıları