Ermenistan protokolünde 1 Mart kazası olur mu?

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın Washington gezisi sırasındaki en ilginç açıklamalarından biri, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokollerin TBMM’deki onay işlemiyle TBMM’nin 1 Mart 2003 tarihinde hükümetin savaş tezkeresini ret kararı arasında kurduğu paralellikti.

Haberin Devamı

Erdoğan’ın bu benzetmesi, ABD Başkanı Barack Obama’nın bu protokollerin bir an önce imzalanması yolundaki beklentisine verdiği yanıtın en can alıcı bölümüydü.

OBAMA’NIN İLK BÜYÜK DIŞ POLİTİKA BAŞARISI OLACAK

* Protokollerin onaylanıp sınırın açılmasıyla birlikte Türkiye ile Ermenistan arasında kalıcı bir barış ortamının kurulması, Obama yönetiminin en önemli dış politika hedeflerinden birini oluşturuyor.

Yönetimin bu konudaki ısrarının gerisinde, Başkan Obama’nın neredeyse bir yıla yaklaşmakta olan iktidar döneminde dış politika alanında henüz elle tutular tek bir başarı sağlayamamış olması da yatıyor. Afganistan’da işler iyice sarpa sararken, Ortadoğu’da barış sürecini de başlatabilmiş değil ABD Başkanı.

Haberin Devamı

* Protokollerin onaylanıp Ankara ile Erivan arasında tarihi bir dönemin başlaması, Obama yönetimi tarafından dış politikadaki belki de ilk somut başarı öyküsü olarak takdim edilecek.

Israrın bir diğer nedeni de, kuşkusuz, protokoller onaylanmadığı takdirde Türk-ABD ilişkilerinin önümüzdeki nisan ayında ciddi bir sarsıntıya girmesi olasılığının bulunması.

* Obama başkan olmadan önceki açıklamalarında “soykırım”ı kabul eden, seçim kampanyasında da bu yönde vaatlerde bulunmuş bir politikacıyken, kısmen Türkiye’den açılım olacağı yolunda gelen sinyaller üzerine geçen 24 Nisan’da bu sözcüğü telaffuz etmekten kaçınmıştı.

ERDOĞAN RİSKLERİ OBAMA İLE PAYLAŞTI

* Obama’nın önümüzdeki 24 Nisan’da hangi sözcüğü kullanacağı, Amerikan tarafına göre biraz da bu protokollerin akıbetine bakıyor. Metinlerin geçen 10 Ekim’de imzalanmasından sonra, Türk tarafı onay için atacağı adımı açık bir şekilde Karabağ sorununun çözümüne bağlıyor. ABD tarafı ise bu iki dosyanın birbirinden ayrı tutulmasını istiyor, bu çerçevede protokollerin hemen onaylanmasının daha isabetli olacağını düşünüyor.

Başbakan Erdoğan’ın ABD gezisinin en önemli yönlerinden biri, iki dosya arasındaki bağlantıyı bugüne dek ağzından çıkan en kuvvetli ifadelerle kayda geçirerek, kendisini bu pozisyona tam anlamıyla kilitlemesi oldu.

Haberin Devamı

* Ancak burada ilginç olan, Başbakan’ın TBMM’de Karabağ’a çözüm bulunmadan gerçekleştirilecek bir onay işleminin taşıdığı yüksek riskleri ABD Başkanı Obama ile de paylaşmış olmasıdır.

* Erdoğan’ın görüşmeden sonraki şu sözleri not edilmelidir: “1 Mart tezkeresini, 1 Mart’ta parlamentonun takındığı tavrı düşünün. Demokratik parlamenter sistemde bizim parlamentomuza tahakküm etme hakkımız yok. 1 Mart’ta benim parti grubumun ciddi bir kısmı buna olumsuz yaklaştı. Aynı şekilde daha farklı olaylarda da bakıyorsun bir anda iktidarıyla muhalefetiyle bu konuda rahatlıkla ittifak edebiliyorlar. Tabii bu konu da Türkiye için, Türk parlamentosu için çok hassas bir konu. Genel kuruldan çıkacak olan netice bizim tasarrufumuzda değil.”

Haberin Devamı

TÜRKİYE’NİN ELİNDEKİ TEK KART GİDERSE...

* Belli ki, Başbakan, Obama’ya karşı parlamento kartını yalnızca taktik mülahazalarla masaya sürmüyor. Erdoğan’ın bu yönde bir adım atmaya kalktığı takdirde 1 Mart krizinde parti grubunu kontrol edemeyerek yaşadığı büyük sıkıntıya benzer bir kazayı göze almaktan çekindiği aşikar.

Ayrıca, protokoller Türkiye’nin Karabağ sorununun çözümünde Ermenistan’ı tutum değişikliğine zorlayabileceği ön önemli baskı kartı. Bu metinler Karabağ koşulu kaldırılarak onaylandığı takdirde, Türk tarafının elinde Ermenistan’ı esnek davranmaya zorlayabilecek başka hiçbir manivela kalmayacak.

* Sonuçta, Başbakan Erdoğan’ın Washington gezisinin bu aşamada Ermenistan dosyasında tam bir kilitlenme getirdiğini söylemek abartılı olmaz. Bu kilitlenme aşılamadığı takdirde 24 Nisan’la birlikte Türk-ABD ilişkilerinin yeniden bir türbülansa girmesi ihtimal dahilindedir.

Yazarın Tüm Yazıları