ABD, Erdoğan’a 3 kritik mesaj verdi

YARGIYI hedef alan telekulak skandalının Türkiye’nin gündemini sarsması, önceki gün Ankara’ya yapılan çok önemli bir dış ziyaretin kamuoyunda yeterince değerlendirilmesini önledi.

Haberin Devamı

*  Bu ziyaretin önemi, Başbakan Erdoğan’ın önümüzdeki ayın ilk haftasında yapacağı Washington ziyaretinin hemen öncesinde, Türkiye ile ABD arasında İran, İsrail ve Sudan gibi bir dizi başlık üzerindeki görüş ayrılıklarını belirgin bir şekilde ortaya koymasıydı.

BEYAZ SARAY’DAKİ RANDEVU YAKLAŞIRKEN

*  Ankara’ya ayak basarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve kurmaylarıyla ayrıntılı görüşmelerde bulunan yabancı konuk, ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın Avrupa İşlerinden Sorumlu Yardımcısı Phil Gordon’du.

Bu, Gordon’un yeni görevine geldikten sonra Türkiye’ye yaptığı ilk ziyaret. Gordon, Türkiye’yi çok yakından tanıyan bir Washington şahsiyeti. Üstelik, geçen yıl, The Brookings Institution adlı saygın araştırma kuruluşunun Avrupa Direktörü iken Ömer Taşpınar ile birlikte kaleme aldığı “Winning Turkey” (Türkiye’yi Kazanmak) adlı kitabında Adalet ve Kalkınma Partisi’ne sıcak baktığını gizlemeyen, mevcut hükümetin reformlarını övmüş olan bir isim.

Haberin Devamı

*  Obama Yönetimi’nde Washington’da Türkiye konusundaki en önemli otorite olarak kabul edilen Gordon’un temasları, bir bakıma Başbakan Erdoğan’ın 7 Aralık’ta Beyaz Saray’da Başkan Barack Obama ile yapacağı görüşmenin de bir ön hazırlığını oluşturdu.

İSRAİL VE SUDAN’DA AYAR BEKLENTİSİ

*  Bu hazırlık çalışmasından sonra Phil Gordon’un basına yaptığı açıklamalardan yola çıkarak, özellikle üç ana başlıkta Türk ve ABD taraflarının Beyaz Saray görüşmesine ciddi görüş ayrılığı içinde girdiğini söyleyebiliriz.

Burada önem taşıyan, Amerikan tarafının Ankara’nın dış politikada attığı bazı adımlardan ve yapılan çıkışlardan duyduğu rahatsızlığını uzun bir sessizlikten sonra ilk kez gizlememesi, çekincelerini kamuoyu önünde açıkça kayda geçirmesidir.

*  Bu başlıklardan biri, Türkiye’nin Sudan konusundaki tutumu. Gordon, “Oradaki olayları nasıl gördüğümüz, nelerin olmamasını arzuladığımız hususlarında uluslararası dayanışma içinde hareket edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu anlayışın bir unsuru da Sudan liderliğine geçit verilmemesi gereğidir” demiştir. Bu ifadeler, kuşkusuz Türk hükümetinin Sudan lideri Ömer El Beşir hakkındaki hoşgörülü tutumunu değiştirmesi beklentisini taşıyor.

Haberin Devamı

*  Gordon’un Sudan gibi beklenti ifade ettiği bir diğer alan İsrail ile ilişkileri konu alıyor. Başbakan Erdoğan’ın İsrail ile ilişkiler konusundaki söylemi hatırlatıldığında Gordon’un “Türkiye komşularıyla ‘sıfır sorun’ istediğini söylerken, buna İsrail’i de dahil ettiğini ümit ediyoruz” diye konuşması, Erdoğan’ın tutumundaki sertleşmeyi sona erdirmesine dönük bir temenni olarak okunmalıdır.

İRAN’DA ‘ULUSLARARASI KONSENSÜSÜ BOZUYORSUNUZ’ MESAJI

*  Ama daha önemlisi, Gordon’un Erdoğan’ın Guardian’a verdiği ünlü mülakatta İran’ın nükleer silah elde etme çabası içinde olmadığı yolunda Tahran rejimine kefil olan açıklamasına katılmadıklarını şu sözlerle açıkça kayda geçmesidir:

Haberin Devamı

“Bu konuda mutabık değiliz. Biz olsaydık bu şekilde söylemezdik. İran’ın nükleer programı üzerinde şüpheler var. Kaygılanmamız gereken bir şey olmadığı, İran’ın sözüne güvenmemiz gerektiği hususundaki sözlere gelince şunu söyleyebilirim ki, İran’ın sözüne neden güvenmememiz gerektiğini gösteren pek çok delil var. İran’a karşı oluşmuş olan uluslararası konsensüsün düzeyinden hoşnuduz. Bazı açıklamalar ya da yapıldığı söylenen açıklamalar oluşturmaya çalıştığımız uluslararası konsensüsü güçlendirmiyor.”

*  Bu sözler tersinden okunduğunda, Erdoğan’a, yaptığı bazı çıkışlarla İran konusundaki uluslararası mutabakatı bozduğu mesajının verildiği yeteri kadar açık olmalıdır.

Haberin Devamı

*  Beyaz Saray buluşmasına yaklaşık üç haftalık bir zaman var. Bu süre içinde Ankara ile Washington görüş ayrılıklarını bir şekilde gideremedikleri takdirde, Erdoğan-Obama görüşmesinin en azından bu üç dosyada sıkıntılı geçeceği tahmin edilebilir.

Yazarın Tüm Yazıları