Türkiye Telekulak Cumhuriyeti’ne hoÅŸ geldiniz

ÖYLE gözüküyor ki, Türkiye daha çok uzun bir süre telefon dinleme skandallarıyla çalkalanmaya devam edecek.

Haberin Devamı

*  Dinleme skandalları iki düzlemde gidiyor. Birincisinde, yasadışı yollardan yapılan ve açıkça suç olan telefon dinleme olayları yer alıyor. İkinci grupta ise mahkeme izniyle yapılan yasal dinlemelere ilişkin sorunlar karşımıza çıkıyor. Bu gruptaki dinlemelerin önemli bir bölümü ilk bakışta mevzuata uygun bir şekilde yapılıyor; sorunlar bazı durumlarda yasal sınırların esnetilerek yorumlanması ya da sınırların ihlal edildiği durumlarda yaşanıyor.

BAŞSAVCI’YI ‘DİNLEMEK’

*  Bu bölümdeki tartışmalı gözüken uygulamalardan şu son örneklere dikkat çekebiliriz:

*  Bunlardan birincisi, eski Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in 2008 yılında Ergenekon iddiaları çerçevesinde bir grup birinci sınıf hakim ve savcının telefonlarının dinlenebileceğine ilişkin ucu açık ve çok genel nitelikli bir onay vermiş olmasıdır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin’in de dahil olduğu bir grup hâkim ve savcının dinleme izinlerinin Ergenekon’a bakan ağır ceza mahkemesi tarafından onay görmüş olması, bu genel yetkilendirmenin bir türevi olarak ortaya çıkmıştır.

Haberin Devamı

Sadece hukuk değil, pek çok alanda ucu açık, genel nitelikli yetkilendirmeler her zaman istismara açıktır. Bu ölçüde geniş bir yetkilendirmenin yargı bağımsızlığı tartışmalarını alevlendirmemesi düşünülemez.

*  İkincisi, bizzat İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın aslında sicil amiri konumunda olduğu savcılar tarafından takibe alınmış olduğu gerçeğidir. Kamuoyunda Susurluk iddianamesini hazırlayarak temayüz etmiş saygın bir hukuk adamının hangi makul şüpheye dayanılarak dinlemeye ve görüntülü izlemeye alındığı konusunda Türk kamuoyunun ikna edilmesi gerekmektedir.

*  Bir diÄŸer sıkıntılı durum eÄŸer teknik takip bittiyse ve bir suç unsuruna rastlanmadıysa, yasa hükmü gereÄŸi (CMK/135) keyfiyetin Ä°stanbul BaÅŸsavcısı’na bildirilmesi gerekiyor. Bu yapılmamışsa, bu da suçtur.Â

EMNÄ°YETÄ°N YENÄ° MESAÄ°SÄ°

Haberin Devamı

*  Buna ek olarak dinlemeye alınan diğer isimlerin bir bölümünün genelde hükümete karşı muhalif duruşlarıyla bilinen yargı mensupları olması, ister istemez telefon dinlemelerin gerisinde siyasi etkilerin de bulunduğu kuşkusunu yaratıyor.

*  Tabloyu daha da vahim kılan Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda yapılan bir denetimde Yargıtay santral çıkışlı bir telefonun da dinlendiği yolundaki yapılan tespittir. Yargıtay Yasası’na göre Yargıtay üyelerinin telefonları ancak Yargıtay Başkanlık Kurulu’nun özel bir izni ile mümkün olabiliyor. Burada bir ihlalin olduğu konusunda kuvvetli şüpheler mevcuttur.

Keza Sincan ve İstanbul adliyelerinin de dinlenmiş olması işin yaygınlığının çarpıcı bir diğer göstergesidir. Sonuçta, İçişleri Bakanı Prof. Beşir Atalay’a bağlı Emniyet teşkilatının mesaisinin kayda değer bir bölümünü yargı mensuplarını dinleyip izlemekle geçirdiği anlaşılıyor.

Haberin Devamı

*  Buradan yola çıkarak, yargı mensuplarının hiçbir şekilde dinlenemeyeceği gibi bir sonuca ulaşacak değiliz. Hakkında suça karıştığı yolunda inandırıcı şüpheler olan yargı mensupları pekala dinlenmelidir. Yargıya ilişkin ünlü Neşter davası bunun önemli bir örneğidir.

YARATILAN GÃœVEN SORUNU

*  Buradaki sorun son dinlemelerin yaygınlığı ve dinleme izinlerinde makul şüphe sınırının fazlasıyla dışına çıkıldığı yolunda kuvvetli bir görüntünün kamuoyunda şekillenmiş olmasıdır.

Türkiye’de hiçbir iktidar döneminde telefon dinlemede ölçü bu kadar kaçmamıştı. Artık Türkiye’nin bir koca kulaklar ülkesi haline geldiği gerçeği ile yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.

Haberin Devamı

*  Bu tabloda en çok düşündürücü olan, yaratılan dinlenme tedirginliği ile bütün yargının psikolojik bir baskı altına sokulmuş olmasıdır. Bağımsız bir yargının en temel olmazsa olmazlarından biri, yargıçların cesur karar verebilme özgürlüğüne sahip olmasıdır. Bunu gölgeleyecek her şey, yargının bağımsızlığını sakatlar. Bu durumda kuvvetler ayrılığından söz edilemez.

*  Türk toplumu, telefon dinlemeleri konusunda ciddi bir güven sorunu yaşıyor. Bu sorunun nasıl aşılacağı hususunda en ufak bir ışık gözükmüyor. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in kamuoyuna tatminkâr bir açıklama yapması ve yaşadığımız bu rahatsız edici durumu giderecek adımlar atması zamanı gelmiştir.

 

Yazarın Tüm Yazıları