Şükrü Küçükşahin
Şükrü Küçükşahin
Şükrü KüçükşahinYazarın Tüm Yazıları

Irak'a, ‘gösterilere güvenme’ uyarısı

IRAK Başbakan Yardımcısı Tarık Aziz, geçen pazar İstanbul'a uğradığında Sultanahmet Camii'ni de gezdi. Kendisinin Hıristiyan olduğunu bilmeyen İmam Osman Nuri Bedir, ‘‘Namaz kılacak mısınız?’’ sorusunu yönelttiğinde içten içe gülüp, ‘‘Hayır’’ demekle yetindi.

Ancak, Sultanahmet gezisinden biraz önce buluştuğu AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin'in söylediklerinin hiç de gülünüp geçilecek sözler olmadığının farkındaydı.

Özellikle Başbakan Yardımcısı Şahin, net uyarılarda bulunmuştu.

İlk uyarı, ‘‘Dost acı söyler’’ vurgusunun ardından yapıldı:

‘‘Dünyanın dört bir yanında yapılan gösteriler sizi aldatmasın.’’

Sonra, ‘‘Durum çok ciddi. Kendimizi, size her şeyi bütün çıplaklığıyla söylemekle yükümlü görüyoruz’’ uyarısı geldi.

SADDAM'IN ÇEKİLMESİ

Gösterilerin Irak yönetimine destek anlamına gelmediği; savaşa karşı yapıldığı aktarılıp, komşu Arap ülkelerinin bile gerçekleri söyleyemediğine işaret edildi. Tarık Aziz'e, ‘‘Göremediklerinizi biz söylüyoruz, bunların gereklerini en kısa sürede yapın. Zaman yok’’ denildiğinde, Irak yönetiminin ‘‘abondene’’ olduğu izlenimi alındı.

Bu görüşmeden sonra hükümet çevrelerinde, ‘‘Irak yönetimi, Başbakan Abdullah Gül'ün, Taha Yasin Ramazan'a yaptığı uyarıların bir kısmını yerine getirerek, süreci uzattık’’ görüşünün oluştuğu kanısı yer etmeye başladı.Aziz'le yapılan görüşmenin üzerinden üç gün geçmiş olmasına karşın, Irak tarafından yeni bir ses çıkmaması bunun bir göstergesi kabul ediliyor.

Oysa Türkiye, Irak'tan net olarak şok bir karar bekliyor. En güzel şokun da Saddam'ın çekilmesiyle yaşanacağını düşünüyor. Bunun zorluğunu gördükçe de barış umutlarını azaltıyor.

AVRUPA KUŞKUSU

Umutlar azaldıkça da bardağın dolu tarafı gündeme geliyor. Hükümet çevreleri, soğuk savaş sonrası önemi azaldığı sanılan Türkiye'nin çok daha önemli bir yere sahip olduğunun anlaşılmasından oldukça memnun.

İngiltere'nin Ankara Büyükelçisi Peter Westmacott, ‘‘Bu bölgede, sizin ve bizim desteğimiz olmadan hiçbir ülke başarı sağlayamaz’’ dediğinde, bunun gerçeğin ifadesinden başka bir şey olmadığı kabul ediliyor.

Ankara'nın pozisyonu, hem Amerika, hem Avrupa Birliği, hem de Arap ülkeleri için böyle görülüyor. Bunun en çok farkında olan isim Başbakan Gül. Görüşme yorgunu olmasına karşın, gülümsemesini eksik etmemesi bundan olsa gerek.

Bu üç blokla ilişkilerin büyük bir dengede tutulması için çabalıyor. Ancak Gül'ün de, kurmaylarının da kafasında bir büyük kuşku var.

Türkiye iki büyük ekonomik kriz yaşadığında, ülkeyi ilk terk eden Deutsche Bank oldu.

Türkiye, ekonomik destek istediğinde, Avrupa, ‘‘IMF üzerinden yapacağız’’ dedi, ama sonrasında kılını bile kıpırdatmadı, her şey IMF'ye bırakıldı.

Türkiye, terörle boğuşurken, Avrupa'nın silah ambargosuyla karşılaştı.

Türkiye'ye NATO koruması gerektiğinde de engel Avrupa'dan geldi.

Bu dönemlerde en büyük destek ise ABD'den alındı. Ankara, bunları gözettiğinde, AB hedefinden uzaklaşmadan, Avrupa'ya kuşkulu yaklaşmayı, ABD'yi ise küstürmemeyi temel hedef haline getiriyor.

Kuşkular, ABD askerlerinin Türkiye'ye gelişini sağlayacak tezkerenin Meclis'e doğru yol almasını da etkileyecek gibi.

NOT: Başbakanlık, Basın Merkezi aracılığıyla 13 Şubat Perşembe günkü yazımızla ilgili bir açıklama göndererek, İbrahim Düzyol'un ön inceleme yapmasında hukuka aykırı bir durum olmadığını, Müsteşar Yardımcısı Mustafa Çetin'in ise atama kararlarında imzası bulunmadığını bildirdi.
Yazarın Tüm Yazıları