ANKARA'da siyaset Irak operasyonu ile yatıp kalkıyor, ancak vatandaşın derdi iş.
AKP'li bakanlar bir yandan savaş kararının sıkıntısını hissederken, diğer yandan da partililerden, vatandaşlardan gelen yoğun iş taleplerinden bunalmış durumdalar.
Bu durumun en çarpıcı yaşandığı ortam ise AKP'nin her salı günü yapılan grup toplantıları oluyor.
AKP Grubu'ndan aktaracağımız insan manzaraları, bu baskının bakanları hangi ölçülerde bunalttığını, aynı zamanda da vatandaşın çaresizliğini çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
İşte son salı gününden üç sahne.
KADIN BAKANIN YUFKA YÜREĞİ
Turizm Bakanı Güldal Akşit, süratli adımlarla Meclis çıkış kapısına doğru ilerlerken önü birden üç kadın, bir erkekten oluşan bir grup tarafından kesiliyor.
Kadınlardan daha yaşlı olanı hemen söze giriyor:
‘‘Bir yakınım Devlet Memuriyet Sınavı'nı kazandı. Bakanlıkta iş verebilir misiniz? Dört çocuğun geleceği söz konusu.’’
Bakan, sıkıntılı bir şekilde şu yanıtı veriyor:
‘‘Benim yapabileceğim tek şey, Başbakanlık Personel Genel Müdürlüğü'ne durumu bildirmektir. Bunu da yapacağım.’’
Kadının gözleri, talebi sanki sonuçlanmış gibi parıl parıl parlıyor.
Bir yandan yakını ile ilgili bilgileri bir káğıda dökerken, diğer yandan ‘‘bini bir para’’ dedirten dualar dilinden dökülüyor.
Bakan notu alıyor, havaalanına yetişmek zorunda olduğunu söylüyor.
Kadın, Bakan'ın cep telefonunu istiyor. Bakan'ın verdiği numarayı avucuna yazıyor. Umut, avuca yazılan o telefon numarasında saklı.
TAYİNİM NE OLDU BAKANIM?
Kısa bir süre sonra gruptan çıkan Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, önünü çevreleyen kalabalığı yarmaya çalışıyor.
Bir milletvekili Şener'in koluna giriyor.
‘‘Bizim arkadaşın işi olacak mı, Sayın Bakanım?’’
Şener, ‘‘O iş olmaz, istersen anlatayım’’ diye kestirip atıyor.
Bakan'ın serbest kalan koluna bu kez partili bir vatandaş giriyor:
Bakan, bu kez ‘‘Gel atamayı da sen yap’’ dercesine bakışlarıyla yanıt veriyor.
SANA OLMAZ DEMEDİM Mİ?
Şener, Meclis kapısına geldiğinde bu kez bir başka vatandaşın gölge gibi takibine yakalanıyor.
Bakan gölgeyi tanıyor ve artık sinirlendiğini gizleyemeden çıkışıyor:
‘‘Sen ne istiyorsun kardeşim? Sana demedim mi olmaz diye? Geçen sefer de söyledim, olmaz...’’
Vatandaş, boynu bükük bir şekilde çaresizce Bakan'a bakıyor, susuyor...
ERDOĞAN'A CENNET DUASI
Daha sonra AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da TBMM'den ayrılıyor.
Kendisiyle asansörün kapısında karşılaşıyoruz. Onun da yolu iş isteyen partililer ve vatandaşlar tarafından kesiliyor. Bir kadın derdini Erdoğan'a anlatabilmenin mutluluğu içinde. İş talebini iletiyor.
Erdoğan, kadının duymak istediği güzel şeyler söylüyor. AKP'nin eylem planına dikkat çekiyor, iş talebini kurmaylarına havale ediyor.
En azından muhatabının umudunu yaşattığı için karşılığını da manevi olarak alıyor:
‘‘Sadece mekánınız değil, hayatınız da cennet olsun.’’
Erdoğan, asansöre binip giderken, dualar da sürüp gidiyor.