Korkak olmayın

Bülent Yavuz, ofsayttan gol attırırsam korkusuyla eski korkak hakem ağabeylerinin etkisi altında kalıp, en az 150 tane gol olacak pozisyonu kesen korkak yardımcı hakemler yetiştiriyorsun.

Takımlar Antalya'da, hakemler Kuşadası'nda. Her geçen yıl hakem seminerlerine kulüplerden ve teknik adamlardan daha fazla izleyici gelmeye başladı. Çünkü düdük nasıl öterse, sonuç öyle belirlenecek. Eğitim için seçilen pozisyonlar güzel, Bülent Yavuz'un anlattıkları da iyi. Yalnız hakemler Bülent'in sıkı disiplini yüzünden rahat değiller. Gerginler.

Basının ve kamuoyunun karşısında Bülent onları koruyor ama tahmin ediyorum teke tek yaptıkları konuşmalarda herhalde biraz ciğerlerini söküyor gibi geldi bana. Yani iki yüzlü Bülent diyebiliriz. Aslında doğru da. Çünkü hakem bir maçta hata yaptımı özellikle büyük takımlar 10 sene sonra bunu hatırlatırlar. Ama kendileri lehine olan hiçbir şeyi hatırlamazlar. O sırada hafıza kaybına uğrarlar.

Seminerde bir gün Güvenç Kurtar konuştu. Hakemlere bolca yıkama yağlama yaptı. Onları hep okşadı. Ben de kenardan konuşmayı keyifle izliyorum. Kurtar öyle kendini kaptırdı ki, açıldıkça açıldı. Şeytan dediki o sıradaGüvenç'e bir laf atayım, 'Yalancının gözünü seveyim mi' diyeyim. Sonra vazgeçtim. Hatta dinleyenler bu konuşmadan sonra dinleyenler ‘Kocaelispor ligden düşmez’ esprisi yaptılar.

Sahada ayırım yapmayın

Bir gün sonra Samet Aybaba geldi, konuştu. ‘Arkadaşlar’ diye söze başladı, ‘‘Hep strese girdiğinizi söylüyorsunuz. Ben en son 4 yıl evvel sizlere karşı konuştum. Maşaallah hepiniz yerinizdesiniz. (Sağ tarafına bakarak, MHK'yi kasdederek) sizler de buradasınız. Ben ise 6 tane takım değiştirdim. Müsaade edin de strese biz girelim beyler’’ dedi. Anlattıkları ve söyledikleri doğruydu. En önemlisi lütfen sahada küfür ettirmeyin. Ve burada takım ve futbolcu ayırımı yapmayın.

Antalya'da Efes Cup'ta Fenerbahçe-Trabzon maçını izleyen bir arkadaşım anlattı. Oyundan çıkan Fatih Tekke yedek kulübesinde oturuyor. Aslında oyundan çıkan oyuncu soyunma odasına gider.

Ben yıllar önce Konya-F.Bahçe maçında yaptığım uygulama sonrası sahadan çıkan oyuncuları soyunma odasına gönderdim. Maalesef o zamanki fedarasyon, çıkan oyuncuları yedek kulübesinde oturtturma kararı aldı. Bu hala yürürlükte. Mahsurlu. Ama hala yürürlükte.

İşte bir örnek. Antalya'da oynanan F.Bahçe-Trabzon Efes Kupası'nda oyundan çıkan ve yedek kulübesinde oturan Fatih Tekke ile Ümit Özat'ın tartışmaları. Aslında en ilginci; Dördüncü hakemin üzerinde yürüyen Ümit, ‘‘Görmedin mi lan. Senin gözünü eşşek ......’’ diyor. Ve dördüncüden çıt yok. Bir düşünün ikinci yarıda hakemlerimiz bu küfürleri eden futbolcu ve teknik adamları sahadan atmaya kalksa, acaba kimler kırmızı kart görür, tel örgünün öbür tarafına gider.

Kaos doğuruyorsunuz

Futboldan anlayan 100 kişiye kağıt dağıtayım, 98'inin vereceği cevap aynı isimler üzerinde birleşir. İşte bütün olay bu Bülent Yavuz. Senin hakemlerin bunu yapamıyorlar. Aslında garibanlara yapıyorlar, babalara yapamıyorlar Bülent Yavuz. Kaosda bundan doğuyor. Bazı teknik direktörler ve menajerler yedek kulübelerinin yanlarında bulunan televizyon naklen yayın ses alma cihazlarını dördüncü hakemlere emir (!) vererek yedek kulübesinden 20-30 metre ileriye attırıyorlar. Neden, edecekleri küfürler duyulmasın diye. Dördüncü hakemler de bunların emirlerini, emir eri gibi harfiyen yerlerine getiriyorlar. Bunları sen de en az benim kadar biliyorsun Bülent Yavuz. İşte kaos bundan çıkıyor. Yoksa hakem penaltıyı da faulü de atlar. Bunlara zaten kimsenin fazla bir şey dediği yok.

Bülent'in seminerde söylediği önemli bir şey daha vardı. ‘‘Koskoca ilk yarıda ofsayttan atılan gol adedi bir’’ dedi. ‘‘Mükemmel değil mi arkadaşlar?’’ diyerek ilave etti. Hayır Bülent, mükemmel değil. Keşke ofsayttan gol adedi 5 olsaydı da ofsayt olmayan ama ofsayttan gol attırırsam korkusuyla eski korkak hakem ağabeylerinin etkisi altında kalıp en az 150 tane gol olacak pozisyonu kesen korkak yardımcı hakemler yetiştiriyorsun Bülent. Yani senin bu sözlerini kabul etmiyorum.


Adaleti dağıtamıyorsunuz Bülent Yavuz


Beşiktaş Kulübü İkinci Başkanı Hüsnü Güreli seminerde yaptığı konuşmada dedi ki, ‘‘Biz hakemler hakkında açtığımız bütün davaları geri alıyoruz’’ Gözlerim fal taşı gibi oldu. Ondan sonra kürsüde söz alan Bülent Yavuz, Güreli'ye bu sözlerinden dolayı teşekkür etti. Bu sefer gözlerim yuvalarından çıktı. Bülent Yavuz kardeşim, orada çıkıp cesaretle diyecektin ki, ‘‘Sayın Hüsnü Güreli, sizin penaltımız verilmedi, golümüzü vermediniz gibi gerekçelerle hakemlere dava açma hakkınız yönetmelikler gereği yok. Ama hırsız dediğiniz hakemin sizi mahkeye verme hakkı var. Siz açmaya hakkınız olmayan davaları geri aldınız diye şov yapıyorsunuz. Ama ben hakemlerimin yanındayım’’ diyemedin Bülent Yavuz. Sen bu cesareti gösteremezsen hakemin de maçlarda senin gibi cesaretsiz olur. İşte hakeme sahip çıkmak veya aslanların önüne yem atmak budur Bülent Yavuz. İşte iki örnek. Sen hangisini yaptın?

Metin Tokat ve Muhittin Boşat davalarını geri almayacaklarını söylediler. Ben Boşat davasını geri aldı diye duymuştum. Demek ki, o da doğru olanı yapmış. Yalnız Boşat deyince aklıma geldi. Kuşadası'ndan İzmir'e gelip, basının önünde koşu yapacak hakemler tam takım koşarken, FIFA hakemi Muhittin Boşat'ın ya bileği dönmüş, ya da kılı dönmüşki rapor almış, koşmamış. İstanbul'da koşacakmış. Demek ki benim hakemlik zamanımla şimdilerdeki olay aynı. O zamanlarda da İstanbullular kendi aralarında koşarlardı. Hiç kimse onların koştuğu yeri bilmezdi. Ondan sonra da Muhittin'i listede bırakıyorsunuz. Avrupa'da öyle ya da böyle maç alan Metin Tokat'ı çıkarıyorsunuz. Bu Metin Tokat Cupoer testinde Boşat’a 1.5 tur bindirir. Atletik testte bile adaleti doğru dağıtamıyorsunuz sevgili Bülent Yavuz.


Hakemliği bıraksınlar

Seminerde Erol Ersoy'un Avrupa'da geriye dönük 12 maçından görüntüler geldi. Erol Ersoy'un yaptığı hataları gösteriyordu. Acaba özel mi seçilmişti? Aynı şekilde Metin Tokat'ın da. Orhan Erdemir, ‘‘Beşiktaş camiası beni suçladı. G.Saray camiasından etkili kişileri şirketimde sigorta yaptırdığımı söylemişler. Bir tane isim göstersinler, alınlarından öpeyim. Ama atıp da kaçmasınlar. Arıyorum Hüsnü Güreli'yi karşıma çıkamıyor’ dedi.

Aslında bu 3 hakemimizin o gün hakemliği bırakmaları gerekirdi. Hata yaptılar. Orhan Erdemir, sanki her an bırakacakmış gibi geldi bana. Tahmin ediyorum Erol Ersoy son idare ettiği Denizli-Beşiktaş maçı ile anılmak istemiyor. Onun için devam ediyor. Metin Tokat niçin devam ediyor, onu anlamak mümkün değil. Çünkü iyi hatırlıyorum Haluk Ulusoy’un Star'dan Atilla Türker'e Metin Tokat ve Erol için ‘‘Onlar kalıbının adamı değil’’ dediğini hatırlıyorum. Ulusoy ayrıca şunları da söyledi: ‘‘Ben onlara basının ve kamuoyunun önünde çok sahip çıktım. Ama aynı delikanlılığı onlarda görmedim.’’ Şimdi onların neden bırakmaları gerektiğini herhalde daha iyi anlıyorsunuzdur.


UYARIM İŞE YARADI


Geçen hafta Atatürk Havalimanı ve bıçaklar hakkındaki yazıdan sonra bu hafta çok dikkatli arandım. Çantamı görevli arkadaşlar en ince noktalarına kadar dikkatle ve titizlikle (!) incelediler. Yani görevlerini mükemmel yaptılar. Hem de saygıyla!
Yazarın Tüm Yazıları