Levazım

BODRUM’dayım. Televizyon başına oturdum. Bizim anlı, şanlı büyük spor yazarlarımız gibi bende televizyondan yorum yapıyorum. Dün gece bütün maçları seyrettim.

Haberin Devamı

Avrupa’da 4x4 yapabilirdik. Ama, dördün ikisi oldu. Yani iki çekişli. Bunlar önden iki çekişli mi, arkadan iki itişli mi onu zaman gösterecek. Çünkü, Sivasspor ve Trabzonspor için söylenecek cümle, “Hayırlı işler.”
Ne Trabzonspor’un, ne de Sivasspor’un aldıkları sonuçlar sürpriz değil. İşin kötüsü ikisi de kötü oynuyorlardı ama “İyiyiz” diyorlardı. Sonunda ne kadar iyi olduklarını dün akşam gördüler.
Sivasspor maddiyattan bahsediyor, Trabzonspor’un ki ise tam bir acemilik. Neyse biz attan düşenleri bırakalım, dereyi geçenlere bakalım.
Galatasaray da, Fenerbahçe de yollarına devam edecekler. Ama, onların da sorunları yok mu? Var. Mesela Lugano iki aydır, “Gelecek mi, gelmeyecek mi” diye tartışılıyor. Sonunda anlaşma yapıyor, dönüyor, formayı giyiyor. Dün gece de sahaya çıkıyor. Yani, Fenerbahçe’de haftalarca antrenman yapanlarla, yolda gezip, muhabbet edenler çok farklı değil demek ki.
Fenerbahçe’de bir tuhaflık daha var. Mehmet Topuz ile Bilica’ya tonlarca para veriyorlar. Böylesine önemli bir maçta ikisi de yoklar. Bu tablo üzerine yönetim tonla hikaye anlatabilir. Ama bu da bir gerçek. O zaman Daum’un bunlardan haberi yok muydu? Veya Fenerbahçe’nin paraları bu kadar ucuz mu? Sonra da diyorlar ki “Fenerbahçe’nin borcu bu kadar.” Geçiniz.
Fenerbahçe maçını seyrederken Lugano’yu görenler, “Nerede antrenman yaptı” diyorlar. Diğer masadan hemen cevap geliyor, “Uçakta hazırlanıp, antrenman yapmıştır.”
Cevabı Daum bulacak
Kazım Kazım. Levazım, her eve lazım. Kazım, bence çalışıyor. Sonra laubalilik yapıyor, top kaptırıyor. Biraz dişli bir rakip olsa, o kaptırdığı top gol olur. Belki de Fenerbahçe elenir. Ama aynı Kazım sonra sonucu belirliyor. Yani, levazım oluyor. Levazımın karşılığı, bir şey yapmak için kullanılan malzeme. Yani, Kazım Kazım da herşey var. Nasıl istersen öyle kullanırsın. Hem lazım, hem levazım, hem de tehlike.
Güiza çok çalışıyor. İstediği topları alamıyor. Çünkü, Alex yok. O da sinirleniyor, geriliyor. Nedeni, ona hava topları atan kişi sahada değil. Santos, sahada koşuyor mu? Koşuyor. Nerede farkediliyor? Topu ayağına alınca. Kolay kolay kaptırmıyor. Peki rakibe basıyor mu? Şu ana kadar hayır. Cristian daha bir farklı. Onun varlığı Emre’yi rahatlatıyor. Onun daha rahat top oynamasını sağlıyor. Ama şu da var, Fenerbahçe orta alanda hala sıkıntı yaşıyor. Santos’un ne yapması lazım? Cristian, ne kadar defans yapacak? Emre ne kadar ofans yapacak?. Alex gelince ne olacak? Bu soruların cevabını bulmak Daum’un işi.
Palavrayı bırakın
Fenerbahçe’deki oyuncular teker teker topu ayaklarını aldıklarında, rakibe zor veriyorlar. Bu bir takım için avantaj. Yani, boşa top kullanıp, haybeye pas veren yok. Bu da rakibi yoruyor. Hem psikolojik, hem de fizik olarak. Hücum, defans balansı, Fenerbahçe’de henüz hazır değil. Çünkü, Lugano gelip bir günde oynuyorsa, Semih haftalar sonra oyuna girip bir pozisyonda gol attırıyorsa, o zaman bir tuhaflık var demektir. Fenerbahçe’de dün gece kolay kartlar alındı. Sakın, “Hakem” demesinler, futbolcular önce kendilerine baksınlar.
Yurt içindeki maçlarda, “Biz iyiyiz, süperiz” diyenler, kötü oldukları halde cila yapanlar, dün gece yok oldular. İnşaallah, Fenerbahçe ve Galatasaray, gruplarda başarılı olup, UEFA Avrupa Ligi’nde daha yukarılara giderler. Çünkü, Türk futbolunun artık palavralara ihtiyacı yok. Hem milli takımda, hem de kulüp takımlarında geriliyoruz. Hikaye dinleyecek zamanımız yok. Oyunculara verdiğimiz paralar, futbolda dönen paralar çok Avrupa ülkesinin önünde ve üstünde.

Yazarın Tüm Yazıları