Sahibinden, az kullanılmış, ikinci el.....

Güncelleme Tarihi:

Sahibinden, az kullanılmış, ikinci el.....
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 2009 01:35

On dokuz yaşımda evlendim, on sekiz sene evli kaldıktan sonra geçtiğimiz Nisan’da da boşandım. Benim yaş otuz sekiz, kızım var Begüm, o da şimdi on altı.

Haberin Devamı

Sahibinden, az kullanılmış, ikinci el.....

AYŞE ARAL

Londra’da üniversitede okurken aşık oldum kocama. Anneme babama da haber vermeden topladım pılımı pırtımı döndüm İstanbul’a. Evde kıyamet koptu, günlerce kimse suratıma bakmadı bu yüzden.

 

Niye bu kadar büyütmüşlerdi durumu anlamamıştım. Alt tarafı evleniyordum. (Sonraki yıllarda az bile yaptıklarını tabi ki anladım.)

Haliyle erken evlenen ben, hayatımı pek yaşayamadım. Arkadaşlarım beni arayıp “Diskoya gidiyoruz” dedikleri zamanlarda ben, yeni makarna sosları keşfetmekle uğraşmaktaydım.

Haberin Devamı

 

Boşandıktan sonra haliyle bir süre bocaladım. En güzel yaşlarımı tek bir adamla geçirmişim. Geceleri sokağa çıktığımda, uzun bir süre kendimi “ceketsiz” hissettim. Bir eksik vardı hep. Kendime bir de isim taktım: “Sahibinden, az kullanılmış, ikinci el” diye. Bu sırada, aynı yaştaki bekar arkadaşlarım ise almışlar başlarını gitmişler, bir sürü sevgilileri olmuş hepsinin.

 

Evli arkadaşlarıma bir süreliğine veda ettim, “Tekrar evlenirsem ararım sizi” diyerek.

 

Bir süredir benim bekarlarla takılmaktayım. Fakat sanıyorum kendileri pek memnun değiller benimle takılmaktan.

 

Beraber bir bara gidiyoruz mesela… Bunların gözleri oynuyor fer fecir, ben ise hala evli modunda takılıyorum. Benim yüzümden masada hep bir soğuk hava esiyor. Anneleri gibi her şeylerine müdahale ediyorum:

 

“Sen çok içme araba kullanıcan. Senin de gözün fazla oynuyor. Biraz daha ağır ol, bırak adam baksın sana, sen adamabakma. Bu ne hal? Utanmasan sadece sütyenle çıkacakmışsın dışarıya! Çek şu bluzunu yukarıya.”

Haberin Devamı

 

Sahibinden, az kullanılmış, ikinci el.....

 

Gıcık oluyorlar tabi ki haliyle bana. Ama elimde değil işte. Geçen hafta Nişantaşı’nda bir barda oturmaktaydık. Yanımızda oturan iki adamdan bir tanesi arkadaşım Figen’le muhabbet etmeye başladı. Benim de bu duruma tepem attı, “Yüzsüz herif” dedim, “Hale bak. Düpedüz kıza asılıyor.” Çağırdım garsonu yanıma, “Lütfen şu beylerle ilgilenir misiniz!” dedim, “Rahatsız ediyorlar hanımefendiyi.” Sonrası fecaat! Figen tuttu kolumdan götürdü beni lavaboya, “Salak mısın nesin Ayşe ya! Kızım aylardır bu adamı takipteyim. Bitiyorum herife. Boşuna mı ben bu barı seçtim. Sen de bi silkelensen artık. Biraz etrafına bakınsan ya da sen hakikaten git tekrar evlen kır poponu otur evinde.”

Haberin Devamı

 

Bir süre sonra beni ekmeye başladılar. Arıyorum akşama bir yere gidiyor muyuz diye, “Hastayım,sabah erken kalkıcam. rejimdeyim dışarı çıksamşimdi yerim” gibi yanıtlar... Tabi ki hepsi palavra. Ertesi gün haberleri geliyor bana, yine sabahı sabah etmiş bizimkiler orda-burda.

 

Tek çağırdıkları yer sinema. Zararsızım tabi ben sinemada.

 

Bu durumda yapılacak tek bir şeykalmıştı, arkadaşlarımı kaybetmeyi göze alacak değildim herhalde….

 

Beni havaya sokacak bir şey lazımdı. İlk aklıma geleni yaptım, gittim aldım “Sex and The City”nin tüm sezon bölümlerini. Üç gün içinde tümünü seyrettiktensonra, Carrie’nin köşe yazarlığını, Miranda’nın kocasız ayakta duruşunu, Charlotte’ın aşk manyaklığını, Samantha’nın flörtöz halini aldım kendime monte ettim.

Haberin Devamı

 

Uzun kızıl saçlarımı açıp şöyle bir dağıttım, üzerime mini bir elbise geçiriverdim, altına da on beş pondluk nuh nebiden kalma “Malono Blahnik” ayakkabılarımı giydim.

 

Ve aradım benim kızları.

 

“Kalkın gidiyoruz kızlar, ben artık hazırımmmm…..………..”

 

Dip not: Yazımı kızkardeşime (küçük cadı”ya) okuttuğumda senin hala bir fırın ekmek yemen lazımbu hayata geçebilmen için dedi.Sex and the city bile bitip
rafa kalkalı yıllar oldu.. Lipstick jungle'ı da mı seyretmiyorsun diyede söylendi.

Sahibinden, az kullanılmış, ikinci el.....

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!