Okullarda adalet istemiyorum!

Salı günkü yazım üzerine birçok kişi mesaj atıp, ÖSS’deki başarısızlığa dair çözüm önerimi sormuş. Benim çözüm önerilerimden bir tanesi şu:

Haberin Devamı

Çözüm, adil olmayan bir eğitim sisteminde!

 

Evet! Ben okullarda adalet istemiyorum.

 

Sınıfta bütün öğrencileri aynı kabul edip, aynı şeyleri, aynı şekilde, aynı hızda öğretmek en büyük adaletsizliktir.

 

BİR HİKAYE

 

Güzel bir hikaye ne demek istediğimi çok iyi örneklendirecektir.

 

Bir gün ormanların kralı aslan, bir okul açmış. Okul, herkes için zorunluymuş. Okulda koşma, zıplama, uçma, yüzme ve dalma dersleri veriliyormuş. Başarılı olmak için de en az dört dersten yüksek not almak gerekiyormuş. Ama yılsonunda hiçbir hayvan başarılı olamamış.

Haberin Devamı

 

Örneğin, çita çok hızlı koşmasına rağmen, uçma ve dalma derslerinden kalmış. Leylek çok iyi uçmuş, ama zıplama ve dalma derslerinden kalmış. Balık çok iyi yüzmüş ve dalmış, ama uçma ve zıplama derslerinden kalmış. Karıncalar hele, çok çalışmış ama hiç başarılı olamamış.

 

Sonuçta okul hiç mezun verememiş. Aslan da “Kurul kurun herkesi geçirin,” demiş.

 

Böylece bir adaletsizlik başka bir adaletsizlik ile önlenmiş.

 

DURUM BİZDE DE AYNI

 

Bizim eğitim sistemiz de böyle işte.

 

Bu tür eğitim öğrencileri ürün olarak görmektedir. Farklı beceriler, hayaller, ilgi alanları ile okula giren öğrenciler, aynı ürün olarak dışarı çıkmaktadır.

 

Zaten aksi olsa, okul başarısı eşittir hayat başarısı olacak.

 

 

Haberin Devamı

SERDAR İLE TANIŞIN

 

Size canlı bir örnek vereyim. 11 yaşındaki Serdar’dan “çocuklar isyan etti” başlıklı yazıma istinaden bir mektup aldım. Okullar, hapishane gibidir demiştim.

 

Serdar’ı tanıtayım. Serdar 11 yaşında IQ’ sü yüksek, üstün yetenekli bir çocuk. Geleceğin bilim adamı. Onun gibi 1 milyondan fazla öğrenci var Türkiye’de.

 

Bu özelliğinden dolayı mutsuz olup, birçok okul değiştirmiş. “Bu son okuluma gelinceye kadar, kendimi ifade etme şansı bulamadım’ diyor.

 

Bakın ne diyor mailinde, 11 yaşındaki Serdar.

 

SBS ile ilgili yazınızı okudum. Okuyunca “oh be, nihayet benim gibi düşünen bir büyük var” dedim. Okul, dediğiniz gibi bir hapishane idi. Farklı olmamız yasaktı. Ben de öteki çocuklardan biraz farklıydım. Hep önde gidiyordum. Bu yüzden çok sıkıntı çektim. Yaşımın ve seviyemin çok üzerindeki sorunlarla bastırıldım, itilip kakıldım. Anladım ki; arkadaşlarım sadece öğretmenlerin dediklerini ezberliyor, ama sonuçlar üzerine yorum yapamıyorlardı. Derslerde konuşmak yasaktı ama teknik olarak hiç kimse 45 dakika put gibi duramaz. Fısıldasanız bile ceza alırdınız.

Haberin Devamı

 

Bir müdürün benzer bir çocukla ilgili, “Merak etmeyin biz onu diğer çocuklara benzetiriz,” dediğini biliyorum.

 

RADİKAL BİR ÇÖZÜM

 

Şimdi Serdar kendini ifade etme olanağı buldu yeni okulunda, ama ya bulamayan milyonlarca öğrenciye ne olacak?

 

ÖSS’de olan olacak.

 

Çözüm, var olan sistemi iyileştirmekte değil, çocukların ilgi alanlarını, becerilerini, hayallerini dikkate alan yeni radikal bir sistem kurmakta. Bunu yapmak da liderlik gerektirir.

 

Bu arada okul bunu yapmıyorsa, aileler yapmalı.

 

Unutmayın, “Eğitim, okula bırakılmayacak kadar önemlidir,” diyor bir düşünür.

Yazarın Tüm Yazıları