Hakem depremi

Bu iş artık geçim kapısı oldu. Bazı hakemler bulundukları klasmana güvenerek, ev aldılar, araba aldılar, borçlandılar. FIFA listesi açıklandığında, bazıları bağıracaklar... Ama artık geçti o günler...

TÜRK futbolu için önemli şeyler oluyor. Asker hakemlerin liglerden alınma hareketi, bir milattır. Ve Genelkurmay tarafından alınan, en doğru karardır. Bunun artılarını önümüzdeki 8 yıldan sonra görmeye başlayacağız. FİFA listesinde deprem oldu. Bence, yapılan iş doğru. Ama eksik.

Metin Tokat'ın, Erol Ersoy'un, Orhan Erdemir'in çıktığı listede, Mustafa Çulcu, Muhittin Boşat, Bülent Uzun kalmışsa, bu bir hatadır. Hem de büyük hata. Bir işi yapıyorsanız tam yapacaksınız. Senelerdir söylediğim olay, Amerikan sistemi, ‘‘Yıkacaksın yeniden yapacaksın, onarmayacaksın.’’

Allah sizi...

Bakın, yıllardır bu arkadaşlar eyyam yaptılar. Gördüler, görmemezlikten geldiler. Bir futbolcuyu attılar, dönüp bu sefer diğer takımdan birini eksilttiler. Aynı takımdan 2-3 kişiyi atamadılar.

Bazılarına teknik direktörler tarafından küfürler, hakaretler edildi. Bu teknik direktörler onlara, elleriyle işaret ederek, ‘‘Allah sizi...’’ dediler. Etkili kulüplerin futbolcularına yıllardır dokunamadılar. Bunların yöneticileri, futbolcuları ve teknik direktörleri, ‘‘Biz yaparız olur, kimse karışamaz’’ dediler.

Tribünlerdeki ve TV başındaki insanlar tırnaklarını yediler, kollarını ısırdılar. Ve siz, yıllarca hakemlik yaptınız veya yaptığınızı zannettiniz. Bakın deniz bitti. Şimdi ne konuşursanız konuşun, hikaye.

Zamanında mücadele edecektiniz. Ama sizler hep yağcılık yaptınız. Size maç verildi, herşeyi unuttunuz. Sizin için varsa yoksa, maçtı. Tribünlerden sahaya şişeler, taşlar yağdı. Onları sıkılmadan, eğilip eğilip temizlediniz. Yine maçlara devam ettiniz. Şimdi hiç bir şekilde kızmaya hakkınız yok.

FİFA listesi açıklandığında, lig devre arasına girecek. Sizler, bağırıp çağıracaksınız. Bazıları size, ‘‘Arkanızdayız’’ diyecekler. Ama MHK onlara 2 maç verecek, önce onlar sizi satacaklar. Çünkü ben bu filmi çok gördüm. Ama bizim zamanımızda bu filmlerde para yoktu. İstanbul'a İzmir'e deplasmana gider, aldığımızdan fazlasını yerdik. Hem de misafirhanelerde kalarak.

Geçim kaynağı...

Şmdi öyle değil. Hakemlik bir geçim kaynağı oldu. Üst klasmandaki bir hakem, bulunduğu klasmana güvenerek ev aldı, araba aldı, borçlandı. Artık, Metin için, Erol için, Orhan için fedakarlık yapmazlar.

Genç hakemler akıllı olsunlar. Herşeyi dinlesinler, görsünler ama doğrusunu yapsınlar. Kural ne diyorsa, onu uygulasınlar ve en önemlisi gördüklerini çalsınlar. Mutlaka onları koruyan birileri olacaktır. Artık olay eskisi gibi değil. TV var. Ve en önemlisi kendisine küfür eden aşağılayan futbolcuya da, teknik direktöre de, yöneticiye de hak ettikleri şekilde davransınlar, korkmasınlar.

Yoksa, bir müddet sonra onlar da, giderek bu ağabeyleri gibi olurlar yamulurlar.

Lucescu niye sempatik?

BEŞİKTAŞ
sempatik geliyor. Lucescu'nun insanca davranışları ve teknik adam olarak takım üzerindeki ağırlığını hissettirmesi, siyah beyazlıların raitingini yükseltti. Bu takımın maçlarını seyretmek, keyif vermeye başladı. Ve bunu sezonun birinci maçından itibaren yükselterek götürüyorlar.

Bir teknik adamın, bir kulüp üzerindeki etkinliğinin büyüklüğünü Lucescu- Beşiktaş yönetimi eşleşmesinde görüyoruz. Fazla para harcatmadan kulüp kasasını zorlamadan futbolculara da kazandırarak Lucescu bu işi iyi götürüyor.

Lucescu başarılı oldukça, içlerinde G.Saray ve F.Bahçe taraftarlarının da bulunduğu çok büyük bir kesim, keyif alıyor. Ve, ‘‘Eğer yukarıda Allah varsa....’’ diye onun başarısını alkışlıyorlar. Enterasandır, bu tarz bir olayı ilk defa görüyorum. Belki de, Türk insanının duygusallığından olsa gerek. Biz, mağdur olana sahip çıkarız. Lucescu da bundan nasibini fazlasıyla alıyor.

Keramet kimde?

FENERBAHÇE
karışık, her kafadan bir ses çıkıyor. Galatasaray, Antep maçı neticesiyle durulmuş gibi. Ama onlarda da sorunlar bitmiş değil. Teknik direktörler bol bol TV'lere bağlanıp, bir şeyler anlatmaya kalkıyorlar. İşin ilginç yönü, ne söylediklerini anlatamıyorlar. Teknik direktörün işi yazılı ve görsel basınla mücadele etmek değildir. Teknik direktörün kendisi konuşmaz. Onun takımı konuşur. Dikkat edin, takımları konuşmayan teknik direktörler fazla konuşurlar, hep konuşurlar. İhtiyaçları vardır çünkü. Sıkıntıdadırlar. Herkesi düşman bilirler. İyi olduğu zaman keramet onlardadır. Kötü olduğunda karşıda.

Yanal ve tuzak

ERSUN YANAL
ile Dedeman Otel'de karşılaştım. ‘‘Hocam, takımın iyi gözüküyor. Ümitli misin?’’ diye sordum. Verdiği cevap ilginçti, ‘‘Ağabey, biz ilk yarı zorları geçtik. Bütün doğu takımları, ikinci yarıda bize geliyor. Ben sadece iki maçı düşünüyorum. Biri Ankaragücü, diğeri de İstanbul'daki Galatasaray maçları. Bu ikisini geçersek, ligi banko ilk ikide bitiririz. Çünkü, mükemmel bir takım yakaladım. Müthiş yetenekli futbolcularım var. Böyle bir kadro, Türk futboluna belli aralıklarla gelir. Henüz fazla bir şey yapmadık. Bekleyin göreceksiniz’’

Yanal
bir şeyi de eklemeyi ihmal etmedi, ‘‘Ahh bir de büyük takımlar bazı futbolcularımızın kafasını çelmeseler. O zaman daha iyi olacak ama biz o tuzağa düşmeyececeğiz.’’

Mükemmel kongre

TRABZON'DA
mükemmel bir kongre yapıldı. Ve Trabzonspor, kulüp olma yolunda hızla ilerliyor. Özkan Sümer, Ahmet Ağaoğlu ikilisi bu işi iyi götüreceğe benziyor. Çünkü şu ana kadar iyi getirdiler. Ve en önemlisi, doğru getirdiler. Kulübü çok şeyden temizlediler, tebrikler... Aynen devam.

Bozuk düzen

ALTAN
Tanrıkulu... Yıllarca beraber çalıştık, iyi dönemde de, zor dönem de de. Hani derler ya, ‘‘İnsanlar seyahatte belli olur’’ diye. Uzun seyahatlere de çıktık, içki masalarına da oturduk. Basındaki az sayıda bulunan kaliteli adamlardan biridir Altan. İşini de, paraya karıştırdığını hiç görmedim. Ama maalesef bu bozuk düzende, bozuklara değil de, düzgünlere sallıyor, bazı terbiyesizler.
Yazarın Tüm Yazıları