Türkiye-Azerbaycan-Ermenistan; Sorulması Gerekli Sorular...

Başbakan, önceki gün Antakya’da kestirdi attı, “Karabağ sorunu çözülmeden Türkiye Ermenistan konusunda adım atmayacaktır.”

Karabağ sorununu çözmek isteyen var mı?

Haberin Devamı

Örneğin, zamanın kendi lehine işlediğini düşünen Azerbaycan’ın Karabağ sorununu illa şu sıralarda çözmek için niyeti veya gerçekten acelesi var mı?

Azerbaycan, “Kafkasya statükosu”nun bozulmasından yana mı?

Bunlar sorulması gereken sorular.

Asıl önemli soru şu: Rusya, Karabağ’da çözüm istiyor mu?

“Niye istesin?” sorusuna çok mantıklı bir cevap bulmanız gerekecek. Aksi halde, Rusya ile “empati” yapmayı düşünürseniz, Rusya’nın Karabağ sorununun çözümünden şu dönemde hiçbir özel çıkarı olmadığı hükmüne varmanız zor olmaz.

Karabağ sorunu, Rusya’ya Güney Kafkasya’da geniş bir manevra alanı sağlıyor. Rusya, Karabağ üzerinden Ermenistan üzerindeki nüfuzunu devam ettiriyor.Rusya, yine Karabağ üzerinden Azerbaycan’ı da belli ölçülerde denetleyebiliyor.

Haberin Devamı

Kaldı ki, Karabağ sorunu, büyük ölçüde Sovyetler Birliği’nin dağılış sürecinde, Moskova’dan üretilen politikalar sonucu ortaya çıkmıştı. Ermenistan sınırlarını Rus askerleri tutuyor. Karabağ’da askeri güç kime ait, güvenlik kimden soruluyor sanıyorsunuz?

Kaldı ki, Rusya, ABD ve Fransa ile birlikte Karabağ sorununu çözmek üzere kurulan “Minsk Grubu”nun eş başkanı. “Minsk Grubu”nun ömrü neredeyse 20 yıla yaklaşıyor.

Karabağ sorunu, “Minsk Grubu”nun elinde sündü, hatta kangren oldu. Bir Keşmir, bir Kıbrıs olmaya aday.

Dolayısıyla, Türkiye ile Ermenistan arasında adım atmayı Karabağ sorununun çözümüne bağlamak, atılacak adımı yani “normalleşme”yi belki de asla gelmeyecek olan bir “bilinmeyen meçhul”e havale etmek ile eş anlamlıdır.

Bunun yanısıra, Başkan Obama’nın Türkiye ziyaretinin önemi ve değeri hakkında hiçbir şey anlamamış olmak demektir ve Obama’ya “hava aldırmak” ve soykırım konusundan çark etmesini boşa çıkartmak demektir.

Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Antakya’da öyle dediğini işittiğimde kulaklarıma inanamadım. Aklımdan “ne dediğini tam görmem gerek” düşüncesini geçirdim.

Nitekim, sözlerine dikkatle bakınca, çok dikkatle seçilerek söylenmemiş olsa dahi, “Karabağ sorunu çözülene dek Türkiye Ermenistan’la adım atmayacaktır”dan bir nüans farkı seziliyor.

Haberin Devamı

Anadolu Ajansı haberi şöyle diyor:

“Ermenistan’ın Türkiye sınırının açılacağı yönündeki beklentileri sorulan Erdoğan şunları söyledi: ‘... Kaç kez açıkladık, biz Azerbaycan ile Ermenistan arasında mutabakat sağlanmadığı sürece Dağlık Karabağ konusunda Türkiye-Ermenistan olarak nihai bir sözleşmeyi imzalamayız. Alt yapı çalışmalarını yaparız, ön çalışma yaparız. Bu kesinlikle Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorununun çözümüne bağlıdır.”

Başbakan, devamla şöyle konuşmuş: “ABD’nin bu konuda, bir defa Minsk Üçlüsü olarak üstlendikleri görevi yerine getirmesi lazım. Bunun içinde Fransa var, Rusya Federasyonu var. Önce bunu çözmeleri lazım. Bunu çözmelerinden sonra bizim için hiçbir sorun yok. Biz bunu aşarız. Bunu ben defalarca söylemiştim.”

Haberin Devamı

Peki “nüans” bunun neresinde?

Şurada; “Karabağ sorunu çözülmeden Türkiye-Ermenistan normalleşmesi sağlanmaz” demek başka, “Azerbaycan ile Ermenistan arasında mutabakat sağlanmadığı sürece, Tdağlık Karabağ konusunda Türkiye-Ermenistanolarak nihai bir sözleşmeyi imzalamayız” başka, hem de bambaşka.

Azerbaycan ile Ermenistan arasında sağlanması kastedilen “mutabakat” Karabağ sorununun “nihai çözümü”nü ifade etmiyor. Karabağ’ı çevreleyen ve Ermeni işgali altında bulunan 7 Ermeni reyonundan Ermeni silahlı güçlerin çekilmesi, Azerbaycan egemenliğinin oralarda sağlanması, Azerbaycanlı göçmenlerin geri dönmeleri, Azeri toprakları üzerindeki işgal kalktıktan sonra, Ermenistan anakarası ile Karabağ arasındaki geçişlerin nasıl yapılacağı ve yolların güvenliği ve Karabağ’ın nihai statüsünün nasıl belirleneceğine ilişkin bir uygulama ilkesi üzerinde Baku ile Erivan’ın uzlaşmasını ifade ediyor.

Haberin Devamı

Bunun “mutabakat zaptı” Azerbaycan ile Ermenistan arasında ortaya çıktığı anda, Türkiye-Ermenistan normalleşmesinin önünde bir engel kalmamış olacak.

Tayyip Erdoğan’ın sözünü ettiği “alt yapı çalışmalarını yaparız, ön çalışma yaparız” dediği Cenevre’de İsviçre gözetiminde Türkiye ile Ermenistan arasında ta 2007 Ağustos ayından beri yapılıyor ve bu aşağı yukarı tamamlandı.

Sıra geldi, Türkiye ile Ermenistan arasında içinde diplomatik ilişkilerin kurulması ve sınırın açılmasını kapsayan “paket anlaşma”nın açıklanmasına.

Bu açıklama, işte Azerbaycan ile Ermenistan arasında Karabağ sorununa ilişkin bir “mutabakat”ın ilan edilmesini bekliyor. O konuda da taraflar yani Azeriler ile Ermeniler epey yol almıştı.

Haberin Devamı

Birbirine paralel yürüyen bu iki süreç arasında bağlantı zaten kurulmuştu. Azerbaycan-Ermenistan mutabakatı Karabağ’a ilişkin oluşmadan Türkiye-Ermenistan normalleşmesinin gelmeyeceğini zaten biliyorduk. Defalarca yazdık, dile getirdik.

Bu yönüyle bakıldığında, Tayyip Erdoğan, yeni, yepyeni bir şey söylemiş sayılmaz.

Bu “mutabakat”ın Minsk Eş Başkanları çerçevesinden gelmesi de bekleniyor. Başbakan’ın açıklamasının o bölümü de, “malumu ilam” sayılabilir.

Peki, Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev niçin Tayyip Erdoğan’ı incitecek şekilde İstanbul’a Medeniyetler İttifakı toplantısına gelmedi? Niçin Azerbaycan’da kıyamet kopartılmak isteniyor? Niçin Türkiye’de iç politika dalgalandırılarak, Ermenistan ile normalleşme adımlarının önü kesilmek isteniyor? Niçin Tayyip Erdoğan köşeye sıkıştırılmak, hatta Obama ile Türkiye’nin arasına “balayı”nın daha ilk günlerinde “nifak sokulmak” isteniyor?

Bu soruların da sorulmasında yarar var.

Ve de tabii, kim; bunları kim öyle istiyor?

 

***         ***        ***

 

Bir masum ve iyimser açıklama, “mutabakat”a pek az kaldığı ve İlham Aliyev’in “elini güçlendirmek” istediği. Bu, Türkiye ile Azerbaycan arasında bir “eşgüdüm” bulunduğu anlamına gelir.

Görünürde Türkiye ile Azerbaycan arasında sıkıntı yaratan durumun bir “muhtemel” açıklaması ise, İlham Aliyev’in Türkiye’nin Azerbaycan-Ermenistan mutabakatını beklemeden “normalleşme” adımlarını atmasından ve elinin bu yüzden zayıflayacağından endişelenerek, gürültü çıkartması. Bu açıklama, bugüne dek sanılanın aksine Azerbaycan’da Türkiye’ye yönelik bir “güvensizlik”e işaret ediyor.

Bir başka açıklama, bir ABD-Türkiye inisyatifiyle Ermenistan’ın kendi nüfuz alanında çıkıp, Batı ve Amerika’ya yönelmesinin önünü kesmeyi isteyen Rusya’nın bu amaçla Azerbaycan’ı kullanması.

Bir soru da şu: Türkiye’nin eline geçen ve özellikle Obama ziyaretiyle önüne konan geleceğe dönük muazzam imkanları “siyaset hatası” ile heba etme ihtimali var mı?

Bütün bunların cevaplarını almak için çok uzun vakit geçeceğini sanmam...

Yazarın Tüm Yazıları