Kim bu Yanal?

İki kulüp başkanı onu suçluyor. O gittiği her takıma iyi futbol oynatıyor. Yanal, söylendiği gibi biriyse, önce ona futbolcu inanmaz. Ne dersiniz?

SON 5 yılda Fatih Terim'den sonra, takımına en iyi futbol oynatan teknik adam, bence Ersun Yanal. Gittiği her takıma, kendi düşündüğü futbol çizgisiyle futbol oynatıyor. Hem de keyifli oynatıyor. İlk yıllardaki mantalitesi, ‘‘Benim takımım göze hoş gelen futbol oynamalı’’ düşüncesini taşıyordu. ‘‘Benim maçlarımda seyirci adedi artmalı’’ diyordu. Ama son 2 yıldır, yalnız güzel futbol değil, neticeye de oynamaya başladı.

6 ayda değiştirdi

6 ay gibi kısa bir sürede G.Birliği'nin oyun yapısını değiştirdi. Bazı teknik adamlar, aylar geçmesine rağmen hala, ‘‘Sabır’’ diyorlar. Neredeyse taş çatlayacak. Kırmızı siyahlıların seyircisi de yok, arkasında basını da.

Geçen haftaki Ersun Yanal yazısından sonra Ankaragücü Kulübü Başkanı Cemal Aydın telefon açtı. ‘‘Yanal'ın teknik adam olarak başarılı olduğunu kabul ediyorum. Ama kişilik ve sportif ahlak olarak son derece olumsuz bir insan’’ dedi. Cemal Aydın, ‘‘Madem G.Birliği Kulübü ve Ersun Yanal haklıydı da, her işi doğru yapmışlardı da niye Ankaragücü kulübüne 250 milyar para ödediler? Bu onların hatalarını belgelemiyor mu?’’ diye de sordu.

İsmi açıklanmama şartıyla bir başka Birinci Lig kulüp başkanı daha konuştu, ‘‘Milano'da buluşacaktık. Ersun Yanal, Hollanda'ya futbolcu bakmaya gitmişti, randevu yerine gelmedi. Telefon açıp gelemeyeceğini söyleyince, telefonu suratına kapattım’’ dedi. Onun da görüşleri Cemal Aydın ile paraleldi.

Maraton programında bunları yazacağımı söyleyince, Ersun Yanal aradı. ‘‘Erman hocam, ben adam gibi adamım. Ne Cemal Aydın, ne de Celal Doğan'a yanlış yapmadım. Neredeyse 24 saat çalışırım. İnsanlar beni elinden kaçırdıktan sonra neyi kaçırdıklarını farkediyorlar. Bu sefer saldırıya geçiyorlar. Hiç bir kimseyle spekülasyona girmek istemiyorum, sadece işimi yapmak istiyorum. Bana boş kağıda imza attırıp, sonra suçluyorlar. O kağıtın altına imza atan mı suçlu, yoksa kağıdın üstünü dolduran mı? Bu olaylarla artık uğraşmak istemiyorum, beni rahat bıraksınlar. Benim aklım sahada’’ dedi.

Hemen sonra İlhan Cavcav telefon açtı, ‘‘Erman hocam, hala yarayı kaşıyorlar mı?’’ dedi ve devam etti, ‘‘Bu olay 250 milyar verilerek bitmezdi. Ve bitmemesi gerekirdi. Federasyonun verdiği karar yanlış ve haksızdı. Tahkim'e gittik, tahkimdeki bütün arkadaşlar bize hak verdiler. Futbol Federasyonu Başkanı Haluk Ulusoy, federasyon kararı paralelinde karar çıkması için Tahkim Kurulu Başkanı Türker Arslan'a baskı yaptı. Araya kıramayacağım Aydın Torunoğlu ve Nevzat Karataş girdiler. Bunun üzerine olay bağlandı. Hala mı konuşuyorlar, ayıp ediyorlar.’’

Kaçan balık büyük olur

Ne demişler, ‘‘Kaçan balık büyük’’ olur. Yapı olarak ben önce futbolcudan yanayım. Sonra antrenör ve hakemden, sonra yöneticiden. Olaya genel baktığımda Ersun Yanal her tarafa burnunu sokan, basınla fazla sıkı fıkı olan her televizyon kanalına kendini atan bir adam değil. İşiyle uğraşıyor. Hatta bu konuda bir gün Şenes Erzik ile konuşurken, onun ‘‘Bu çocuk çok başarılı, ama başarı tek başına gelmez. Her halde sosyal yanı yok’’ dediğini hatırlıyorum. Bu konuda zaman herşeyi gösterecek. Ama bir şeyi net görüyorum. Yanal hangi takıma gittiyse, futbol oynatıyor. Eğer karakter olarak zayıf ise ona önce futbolcusu inanmaz. Haliyle de başarılı olamaz. Ne dersiniz.


Lucescu ve hakemler

LUCESCU
, maç kötü gidince hakemlere konuşuyor. Bu onun bizim ülkeyi çabuk tanıdığını mı gösteriyor? Yoksa, sayın Lucescu'nun, G.Saray'da çalıştığı yıllarda, G.Saray-Hakem müessesesi arasında bizim bilmediğimiz ama kendisinin bildiği bir şeyler mi vardı acaba, bunun için mi hakemler hakkında bu kadar şartlı ve yargılı konuşuyor.

Bakın, birkaç tane genç hakem çıktı, özellikle basının belli isimleri hemen hücuma geçtiler. Onlar çok zekiler. Yazılarla ve TV konuşmalarıyla gençleri şaşırtmak istiyorlar. Ama gençlik demek, cesaret demektir. Bildiğini yapmak demektir. Zaten yaşlandıkça, kafandan bin tane tilki geçer. Aynen bizim yaşlanan futbol yazarları gibi.

Zaten gençler çıkınca, o bizim 42 yaşına gelen hakem grubunda da telaş başladı. Metin Tokat ile Muhittin Boşat'ın avukatı bana ihtar çekiyor. ‘‘Müvekkillerimizi tenkit etme’’ diye. Metin ile Muhittin'e bir tavsiyem var. Maçlara çıkarken avukatları yanlarına alsınlar. Çaldıkları ve çalmadıkları düdüklerle futbolcuların çok ciğeri yanıyor. Veya onlara da ihtarname yollasınlar.


Hakem kim?

BİR
derbi daha geldi, yaklaştı. Galatasaray- Beşiktaş maçının hakemi merakla bekleniyor. Şu sıralar cesaretli hareket eden Bülent Yavuz'un yerinde olsam, cesaretimi bir kaç kademe daha artırırım. Erol Ersoy, Metin Tokat, Muhittin Boşat, Mustafa Çulcu, Ali Aydın, Orhan Erdemir, Bülent Uzun'un yaşları 40-42 arasına gelmiş. Üç sene sonra listede yoklar. Artık önemli maçların hepsine gençler verilsin. Mesela bu haftaki maça, ben olsam gözümü kırpmadan Bülent Demirlek'i yollarım. Yaşı 26, sahada mücadele edecek çok futbolcudan daha genç, hem de cesaretli. Önünde 20 yılı var. Ama MHK, yine de zorluk derecesi yüksek maçlara gitme adedi fazla olan Kuddusi Müftüoğlu'nu düşünecektir. Ama Kuddusi, sahada, genç yaşına rağmen biraz fazla düşünmeye başladı. Ve bazı şeyleri görmemeye başladı. Bakalım görelim.

Amigolar

İSTANBUL
polisi eksik de olsa, amigolar konusunda bir operasyon yaptı. Sorgulama yaptığı bir çok kişinin resimlerini de, ‘‘Stada giremez'' diye kapı girişlerine astı. Bu iş orda kaldı. Bunların çoğu, o statlara girip maç seyrediyor. Maçlara giremeyecek bu şahısların, maç günleri evlerinden alınması veya onların belli bir güvenlik birimine gelip teslim olup maç bitimine kadar gözaltında kalmaları gerekir.


Özkan Sümer ve deli

İKİ yıl önce Trabzonspor'a kimse başkan olmak istemiyordu. Kötü, belli olmayan inanılmaz bir borç, temlik, kulüpte 3'lük, 4'lük, tribünlerde parçalanma ne ararsanız vardı. Futbola ilk başladığım yıllarda karşılıklı oynadığımız Özkan Sümer'e ‘‘Deli’’ derlerdi. O deli çıktı ortaya, çok şeyi düzeltti. Sistemi raya oturttu. Zaten kendini zeki zannedenlerin pisliğini, ancak deliler temizler. Şimdi bakıyorum, tonla başkan adayı çıktı. Nerelerdeydiniz beyler? Saklanmıştınız, kafanızı kaldıramıyordunuz. Niye, çünkü o zamanlar bazı yerlerden korkuyordunuz. Bu Özkan Sümer oraları karşısına alarak yürüdü. Helal olsun Özkan Sümer'e.

Sergen...

SERGEN
ikinci sarıyı görmeli miydi? Yuh olsun Sergen'e mi, Aferim Sergen'e mi demeliydik. Bunların hepsi göstermelik. Futbol Federasyonu, hadi geçtiğimiz yıllarda yapamadı, bu sezonun sonu toplanıp, ‘‘Sarı kartlar ve kırmızı kartlar, oynandığı katagoride kabul edilir’’ der, hepsinin önünü keser. Yani kupadaki ceza, kupada, ligdeki de ligde çekilmiş olur.
Yazarın Tüm Yazıları