Menopoz ve öğrenme!

Başlığı okuyunca “Menopoz ve öğrenme mi? Ne alaka?” diyebilirsiniz. Ama ikisi arasında ilginç bir ilişki var.

Haberin Devamı

Birçok canlı içgüdüleri ile hareket ederken, insan içgüdü ve iç dürtülerine ek olarak öğrenilmiş davranışları ile hayatını idame ettiriyor.

Kültür yaratıyor ve bunu gelecek nesillere aktarıyor.

Durum böyle olunca, beden bu duruma ayak uyduracak şekilde değişiyor ve gelişiyor.

BEYİN VE ÖĞRENME

Sanırım bunun en iyi örneği, beynimizin büyüklüğü ve oluşumu.

Bedene oranla en büyük beyin insanoğlunda.

Haberin Devamı

Bazı araştırmacılar da bu durumu şöyle açıklıyor.

İnsanlar zamanla daha büyük topluluklarda yaşamaya başladı. Kültür yarattı.

İlişkileri ve yaşamları daha karmaşık hale geldi.

Bu karmaşık hayatı öğrenmesi ve yönetmesi için de daha güçlü ‘öğrenme kapasitesine’ ihtiyaç duydu.

Bu da beynin büyümesine sebebiyet verdi.

İnsan beyninin bir özelliği de oluşumunu, çoğu diğer canlılar gibi anne rahminde değil, doğumdan sonra tamamlaması.

İnsanın beyni zamanla büyüdü. Ama bu insan için bir problem teşkil etti.

Çünkü bu kadar büyük bir beyin, oluşumunu 9 ayda tamamlayamaz oldu. 21 aya ihtiyaç vardı. Ama bebek 21 ay anne karnında bekleyemezdi. Onun için beyin, oluşumunu doğumdan sonra tamamlamaya başladı.

Kısacası, insan hayatı öğrenme üzerine kurulu olmasa, beynimiz bu kadar büyük olmazdı. Doğumdan sonra da beyin gelişmeye devam etmezdi.

Haberin Devamı

MENOPOZ VE ÖĞRENME

Başka bir örnek de menopoz.

İlginçtir ki aşağı yukarı bütün canlılar menopozdan kısa bir süre sonra ölürler. Bazıları hemen, bazıları 3–5 yıl içerisinde.

Menopozdan sonra uzun bir süre yaşayan tek canlı, insanoğlu.

Bu konuda bütün araştırmacılar hem fikir. Ama bunun sebebine gelince çok büyük tartışmalar ve çeşitli açıklamalar var.

Ama Jared Diamond’a ait bir açıklama var ki bana çok mantıklı geliyor. O da şu:

İnsan hayatı ‘öğrenme ve kültür’ üzerine kurulu. Bu da ebeveynlerin, küçüklere bilgi ve kültür aktarımını gerektiriyor.

İnsanoğlu, diğer canlılar gibi menopozdan hemen sonra ölseydi, bu bilgi ve kültür aktarımı gerçekleşemezdi.

Haberin Devamı

Çocukların belli bir yaşa gelmesini beklese, kültür aktarımı yine de zayıf kalırdı.

İnsan da büyüklerinden yeni davranışlar öğrenmez ve var olamazdı.

Özellikle bilgi aktarımının sadece yüz yüze yapıldığı dönemlerde.

Bunun için de insan üreme kapasitesini kaybetse bile, yaşama devam etmesi ve çocuklarına kültür aktarması gerekiyordu.

Kısacası, insan hayatı ‘öğrenme’ üzerine kurulu olmasaydı, insanlar da muhtemelen diğer canlılar gibi menopozdan kısa bir süre sonra ölürlerdi.

Öğrenme kurumları okullar (!)

Peki, bütün bunlar ne anlama geliyor?

İnsan, tam bir öğrenme makinesi!

Beyni ve bedeni öğrenmek üzere tasarlanmış. Aksini yapamıyor.

Küçük çocuklara bakınca, ben bunu görüyorum! Öğrenmek için her yere saldırıyor.

Haberin Devamı

Sürekli soru soruyorlar. Hayatı deneyimliyor, keşfediyor, sorguluyor, anlıyor ve problem çözüyorlar.

Beden de buna uyum sağlıyor.

Ama okullar, bütün bu süreçleri durduruyor.

Çünkü çocuklar okullarda keşfedemiyor, sorgulayamıyor, problem çözemiyor, anlayamıyor. Dört duvar arasında sadece ezberliyor…

Çocuklar için doğal öğrenme ortamları yaratılsa, ne harikalar yaratacaklar…

Eğitimciler, çocuklara bu gözle bakmalı!

Yazarın Tüm Yazıları