Demek ki oluyormuş

ALİ Sami Yen'de tribünler dolu, ufak bir grup seyirci, yönetimle uğraşıyor.

Yine o ufak seyirci, ‘‘Biz holigan değiliz’’ diyor. Geçen yıl o tribünlerden yarı çıplak aşağıya sarkan tipler vardı. Ama bu maç gösterdi ki, polisin hafif kendisini göstermesi bile tribünlere çeki düzen vermiş. Polis kameraları da saha içinde bayağı çalıştılar. Demek ki, istenirse bazı şeyler oluyor.

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi maçları dahil dün gece, sezonun en iyi futbolunu oynadı. Mutlaka hata yaptılar ama herkes ikili mücadeleye girdi, rakibe ve topa bastı. Yalnız iki takımın da dün gece ortak bir özelliği vardı. Mücadele ediyorlar, topu kapıyorlar, sonra gereksiz yere alıp o topu rakibe veriyorlar. Trabzonspor özellikle ilk yarı hücuma çok çabuk çıktı. Ama defansta bir felaketlerdi. 90 dakika boyunca özellikle Hüseyin, dört defa topla dripling yaparak ileri çıkmaya gayret etti, hepsini kaptırdı. Galatasaray bu pozisyonlarda Trabzon kalesine bazen 3'e 1, bazen 4'e 2 geldi. Ama Christian'ın takıma uyumsuzluğu veya takımın Christian'a uyumsuzluğu yüzünden fark artamadı.

Ayhan iyiydi

Fatih Terim
'in bir karar vermesi lazım. Taşlarla artık çok fazla oynamamalı. ‘‘Kadrom kalabalık, o da girer, bu da çıkar’’ dememeli. Nasıl olsa Avrupa kupalarında yok. Oynayan oynar, oynamayan tribüne çıkmalı. Orta alanda Suat ile Ayhan iyi işler yaptılar. Özellikle daha geniş alanda oynayan Ayhan çok verimliydi. Arkada Mehmet Polat da iyi oynadı. Rakibini ilk pozisyonda ya bozuyor, bozamasa da bu sefer arkadaki arkadaşı rahatça topa sahip oluyor.

İlk top deyince aklıma geldi. Trabzon defansındaki futbolculara soruyorum, dünyanın neresinde yüksekten gelen toplar, önce yerde sektirilir sonra müdahele edilir? O seken bütün topları rakip alır. Çünkü yüzü sana dönük geliyor. Top sekince o, pozisyonu senden daha iyi görür. Fatih Tekke takıma değil, kendisine oynamaya kalktı. Bu tarz düşünmeye hiç de ihtiyacı yoktu. Penaltıyı laubali attı. Böyle atarsan, dün geceki gibi kaçırma şansın fazla, gole çevirme şansın az olur.

Hangisi doğru?

Pinto
yine yok. 55'inci dakikada Hasan topu elle düzeltiyor. Rakibinin arkadan bir hareketi var, faul de değil. Bu arada Hasan topu ceza alanı içindeki Arif'e geçiriyor. Bir düdük, Hasan'ın yanındaki Mustafa'ya sarı kart. Allah Allah, eğer Mustafa'ya sarı kart vereceksen, bırak pozisyon devam etsin, sonra sarıyı kullanırsın. Yani pozisyonu hakem dört bilinmeyenli bir denkleme çevirdi. Sizce hangisi, a, b, c mi, yoksa hiçbiri mi? Bence 'a', Hasan'ın topu elle alması. Ama hakem en alakasız olan 'b' şıkkına ‘‘evet’’ dedi.

Trabzon, bu defansla nasıl son maçlarda 5'te 5 yapıp, puanları toplamış, anyabilmek mümkün değil.

Böyle penaltı olmaz

Fatih
'in kaçırdığı penaltı pozisyonunda Mehmet Polat'ın Erdinç'e yaptığı bir hareket var. Hakem takdiri derseniz, olur mu? Bana sorarsanız olmaz. Yani böyle penaltı olmaz. Eğer böyle bir itmeye inanıp, penaltı çalabiliyorsan, ki inandığın için çaldın, ben sana maçta en az 30 tane böyle pozisyon bulurum, devam ettirdiğin. Selçuk Dereli, düdüğü bir defa çalıp istikameti göstereceğine, düdüğü çeşit çeşit 5-6 defa üflüyor. Takım çalıştıran antrenör bile pozisyonlarda böyle düdük kullanmaz. Hakem, bu maçın altında kaldı. Biraz daha avantaj uygulayabilen, tempo verebilen, ikili mücadeleye izin verebilen ve oyun oynatmaya cesareti olan bir hakem bulabilseydik, dün gece çok daha keyifli bir müsabaka izleyebilirdik.

Yazarın Tüm Yazıları