Gördün mü,gördün mü!

Olduğu yerden atlıyor, zıplıyor, isyan ediyor. Oyuncu değişikliklerinden bahsediyor. Adanaspor 3 oyuncu değiştirdi, yarımşar dakikadan 1,5 dakika eder, 2 de Galatasaray'dan. Eder 2,5 dakika. Hasan'la Arif'e de sedye istedi. Ortalama 30'ar saniyeden, 2,5. Diyelim ki, 4 dakika. Futbol maçında 2 dakika çok önemli, tamam. Yani hakemin hatası. Peki, hakem hata yapmayacak mı? Yapacak. Hakem senin yaptığın oyuncu değişikliklerine aynı tepkiyi atlayarak, zıplayarak gösteriyor mu? Hakkı var mı? Yok. Senin de olmayacak.

Futbol acımasız

Maç 90+3 veya 90+4 oynanmasa da 150 dakika daha oynansa ne fark eder? Fatih Terim'in takımı bu sürede maçı değiştirebilir mi? Çok zor. Işık var mı? O da zor. O zaman niye tek yönlü bu tepki. Haksızlık olmuyor mu? Fatih Terim Adanalı, Hasan Şaş da Adanalı. Ama maç bitiyor, enteresan bir parça mikrofonlardan yükseliyor: ‘‘Gördün mü, gördün mü? Havaları basmayı gördün mü? Aynaya bak, gördün mü? Hani dünya güzeliydin, paraları basmayı gördün mü?’’ Futbol acımasız. Dün yok. Adanaspor ile Galatasaray Süper Lig'in iki takımı olarak maç yaptılar. İkisi arasındaki fark, sadece isim. Hem de Adanaspor, Adana'da gibi değil de Ali Sami Yen'de oynuyor gibiydi. Bahri Kaya, takımını Galatasaray'ın üzerine fazla yollamadı. M.Ali ile Sead Dost Halilagiç neredeyse milli olacaklardı? Ama Bahri Kaya'nın beklemediği bir şey vardı. Necati takımına değil de, kendine oynamaya gayret etti. Herhalde kafasında 3 büyükler var. Çok fazla şey yapmak isteyince, hiçbir şey yapamadı. Aslında meziyetleri olan bir oyuncu.

Hasan farkı göremiyor

Hasan Şaş arkadaşları ile beraber hücuma çıkıyor. Soldan iniyor, bir çalım atıyor, o sırada arkadaşları da artık hareketlenmişler. Orta yapmasını bekliyorlar. Hasan bir çalım daha atıyor. Bu çalımı attığı andan itibaren arkadaşları rakip defansın altına girmiş durumdalar. Artık havalanma şansları yok. Hasan ikincide ya ortayı yapıyor, ya da rakip alıyor. Ve pozisyon bitiyor. Hasan'a soruyorum, birinci pozisyonda orta atmakla, ikinci pozisyonda orta atmak arasında ne fark var? Hiçbir şey. Hatta ikincisi bütün arkadaşlarının pozisyonunu öldürüyor. Onları köreltiyor. Dün gece direklere vuran toplar fazlaydı. Ama 7,32 ile 2,44'ü değiştirmenin şansı yok. O topu oradan içeri atacaksın. Galatasaray, puan kaybetmeye devam edecek. Çünkü kazanmak için lazım olan gayret de onlarda yok. Öylemesine oynuyorlar. Felipe yine araya toplar attı. Arif yine aralara girdi. Ama o sezon başındaki hava ve iletişim Galatasaray'da kaybolmuş. Galatasaray'da kaybolan çok şeyler var. Çok acil hem de mert olarak futbolcular, teknik adam ve yardımcıları oturup, tartışmaları gerekir. Bu işler ancak böyle düzelir. Fatih Terim futbolculara düşündüklerini en acımasızca söyleyecek. Oyuncular da içindekileri ve düşündüklerini en acımasız ve korkusuz biçimde Fatih Terim'e anlatacaklar. Böyle bir tartışmaya iki tarafın da yüreği ve cesareti yeter mi bilemem. Ama bu yapılmazsa eğer Galatasaray bundan sonra sabun gibi erimeye devam edecek. Futbolda müneccimlik olmaz. Ama görünen şeylerin de üstünü kapatamazsın. Terim, sahada takımının oyununu, verdiği mücadeleyi, daha doğrusu mücadele etmeyen futbolcularının faturasını 2 dakika uzatma veren hakeme çıkartmaya kalktı. Bu, kısır bir şovdan başka bir şey değil. Bu tarz hareketler ancak kameralara ve gazetecilere meze olur.

Pişmesi lazım

Hakem Cem Papila iyi niyetli ama acemi. Hep aynı tempoyla maçı yönetiyor. Oyuna ve pozisyonlara girip, çıkmıyor. En az 7-8 tane avantaj var, kesiyor. Demekki, daha pişmesi lazım. Pişince nasıl lezzet verir, bilinmez. Veya pişmeye müsait bir hakem mi onu da göreceğiz. Dördüncü hakem Hamza Mısır'ın Fatih Terim'in karşısındaki aczini beğenmedim. Tepkileri gören ve görmezlikten gelen Cem Papila da bu konuda benden eksi puan aldı. İdare sizin elinizde. Eğer Fatih Terim bu işi çok iyi biliyorsa, hem Galatasaray'ın teknik direktörlüğünü yapsın, hem de düdüğü alsın maçı idare etsin. Bunu mu istiyorsunuz?