Siyah Obama Beyaz Saray’da: 21. Yüzyıl dün başladı…

Acaba dünden itibaren 21.Yüzyıl başladı, 21. Yüzyıl’a girdik diyebilir miyiz?

Haberin Devamı

Artık Soğuk Savaş’tan bu yana ve görünebilir bir gelecek için daha “tek kutuplu” bir siyasi yapıya kavuşan dünyamızda, dünden itibaren dünyanın en güçlü ülkesinin, o “tek kutup”un kumanda merkezinde siyah derili bir liberal oturuyor. İsmi bile alışageldiğimiz Amerikan isimlerini çağrıştırmıyor: Barack Hussein Obama!

Tarihçilerin yüzyıl hesapları bizim kullandığımız Gregoryen takvime göre ayarlanmaz. Örneğin ünlü Marksist tarihçi Eric Hobsbawn, 20.Yüzyıl’ı 1 Ocak 1900’den başlatmaz. Ona göre, 1914’te Birinci Dünya Savaşı’nın patlak verdiği tarih, 20.Yüzyıl’ın başladığı tarihtir. Aynı şekilde, 20.Yüzyıl’ın Berlin Duvarı’nın yıkılışıyla simgelenen “Soğuk Savaş”ın bitişiyle sonlandığı siyasi tarihçiler arasında kabul görür.

Haberin Devamı

Bu yaklaşıma göre, yüzyılın bitiş anının ertesi gününü, yeni yüzyılın başlangıç anı olarak görmek gerekmez.

Eğer Avusturya-Macaristan Veliahtı Ferdinand, Saraybosna’da 29 Haziran 1914 günü tam Miljacka nehri üzerindeki köprülerden birine dönmek üzereyken, genç Sırp milliyetçisi Gavrilo Princip’in tabancasından çıkan mermilere hedef olduğu o anı 20.Yüzyıl’ın gerçek başlangıç anı sayabilirsek,pekalâ Barack Obama’nın dün Beyaz Saray’a Amerika Birleşik Devletleri Başkanı olarak girdiği anı da 21.Yüzyıl’ın başlangıç anı olarak kaydedebiliriz.

Obama’nın derisinin rengi o kadar önemli mi?

Evet.Afrika’dan ilk kölelerin Amerika’ya Virginia eyaletinin Jamestown liman şehrinden ta 1619’da giriş yaptığı ve o günden itibaren Amerika’nın kölelikle lekelenmiş uzun ve trajik bir tarihi olduğu göz önüne alınırsa, çok önemli. Amerika Birleşik Devletleri’nin 44. Başkanı’nın, bir Kenyalının oğlu olarak, siyah derisiyle ve ülkenin Anglo-Sakson geleneğiyle hiç ilgisi olmayan Barack Hussein Obama adıyla Beyaz Saray’a girmesi Amerika’nın tarihte ve dünyada elde etmiş olduğu yer bakımından çok önemli, özellikle önemli.

Bu nedenle, çok kişiye abartmalı gelecek olsa bile, 21.Yüzyıl’a dün girilmiş olunduğunu ilân ve iddia edebileceğimiz kadar önemli…

Haberin Devamı

***                ***               ***

21.Yüzyıl, zaten dünyada başdöndürücü, olağanüstü, büyük değişikliklerin gerçekleşeceği tahmin edilen bir yüzyıl sayılıyor. Neredeyse bir bin yıl yani millenium “Avrupa merkezli” olan dünyanın “Asya merkezli” olmaya 21. Yüzyıl’da yöneleceğin tahminleri zaten yapılıyordu. Yeni “millenium”u karakterize edecek olan da, “Atlantik eksenli” dünyadan “Pasifik eksenli” bir dünyaya geçecek olmamız idi.

Avrupa’dan Asya’ya, Atlantik’ten Pasifik’e eksen kayması, Amerika açısından Batı Yarımküresi’nin diğer ülkelerinden farklı bir konumda bulunacağını ifade edecek. Amerika, hem Atlantik ve hem de Pasifik ülkesi. Küreselleşme olgusu, Amerika’nın geleneksel Doğu Kıyısı’nın yerine Silikon Vadisi’nin, Hollywood’un, Microsoft’un, Starbucks’ın, Boeing’in merkezi olan California ve Washington eyaletleriyle Batı Kıyısı’nın alacağına çoktandır işaret ediyordu.

Haberin Devamı

Obama’nın kendisinden önce herhangi bir seçilmiş Amerikan Başkanı’na birinci gün bakımından nasip olmayan yüzde 80’lik desteği arkasına alarak, pek rastlanmadık kitlesel katılımlı törenlerle Beyaz Saray’a “culûs”u bir yandan da, Amerika Birleşik Devletleri’nin nasıl bir değişime gebe olduğunun simgesi olarak anlaşılabilir.

Obama, 18-28 yaş arası Amerikan nüfusunun üçte birinden fazlasının, yüzde 66’sının oyunu elde etti.

Amerika’nın yeni kuşaklarının, genel nüfus yapısına oranla çok daha çeşitlilik gösterdiği, kadın sayısının oransal olarak daha fazla olduğu, daha laik ve toplumsal anlamda daha az muhafazakâr olduğu ve kendilerini “liberal” olarak tanımladığı itibarlı araştırma kuruluşu Pew Research Center’in bulguları arasında.

Haberin Devamı

 Obama’nın 2009 yılında Amerikan Başkanlık koltuğuna oturmasında büyük rol oynayan bu “belirleyici dinamik”e bakılarak , 2009 yılı kimilerince, “Yeni Amerika”nın, bir başka deyimle “Gelecekteki Amerika”nın başlangıcı kabul ediliyor.

2050 yılında Amerikan nüfusu bugünkü 300 milyon düzeyinden 438 milyona yükselecek ve Çin ve Hindistan’ın ardından dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesinin nüfusunda beyazların nüfusa oranı yüzde 47 olacak. Böylece, yüzyıllardır beyaz-çoğunluklu Amerika Birleşik Devletleri sona ermiş olacak.

O yüzden, dünden başlayarak “Yeni Amerika”nın, “Obama’nın Amerika’sı”nın sesi işitilmeye başlandı deniyor.

Amerika’nın 21. Yüzyıl’da her alanda, her yönde kendisiyle yarışması beklenen iki önemli adaydan, Çin ve Hindistan’dan temel bir farkı var. Coğrafyası nedeniyle, Atlantik ve Pasifik’e aynı anda bakan yüzüyle Amerika bir “Dünya Devleti”.

Haberin Devamı

Ama, daha önemlisi Çin ve Hindistan’ın görece “etnik” ve “dinsel” saflığından farklı olarak da, Amerika her renk, her etnik köken, her dinden gelen insanlardan oluşan yapısıyla bir “Dünya Devleti”.

Siyah Barack Hussein Obama’nın dün Beyaz Saray’a yerleşmesi tam da bu anlamda “Yeni Amerika”nın habercisi, bir “Yeni Dünya”nın başlangıcı…

***           ***             ***

Amerika gibi bir “süperdevlet”in politikaları, “ulusal çıkar” algılaması, alışılmış “refleksleri” elbette ki Beyaz Saray’a Obama’nın oturmasıyla birlikte 24 saat içinde 180 derece değişecek değil. Bırakın 24 saati ve 180 derecelik değişikliği, yıllar boyu köklü siyaset değişiklikleri olmayabilir.

Fark etmez.

Dünyanın en güçlü ülkesi, müthiş bir değişim yeteneğini ortaya koyduğuna göre, dünyanın hiçbir yerinde fosilleşmiş siyasi yapıları ve siyasi şahsiyetleri ayakta tutmak bundan böyle pek kolay olmayacak.

Barack Hussein Obama, küresel değişim dinamiğinin simgeleşmiş ismidir.

Siyah teniyle Beyaz Saray’a dün yerleşti.

21. Yüzyıl’a girdik…

Yazarın Tüm Yazıları