Kürtçe TV devrimi

DEVLET televizyonunun Kürtçe yayına başlamış olması bir d-e-v-r-i-m’dir!

Evet evet, adıyla sanıyla ve koca, koskoca bird-e-v-r-i-m’dir!

Kürtler açısından da bir devrimdir, Türkler açısından da bir devrimdir!

Çünkü, gün gibi ortada ki, TRT "Şeş" kanalının sadece anten dalgalarındaki varlığı dahi, bütün bir inkar politikasının bir daha geri dönmemek üzere iflas ettiği anlamına geliyor.

***

EVET öyle, zira aynı devletin aynı televizyonu, çok değil bundan daha birkaç yıl öncesine kadar, aman ağzımdan yel alsın hesabı, Kürt kelimesini dahi telaffuz etmiyordu.

Sanki bütün spikerlerin ağzına zehir zakkum biber sürülmüştü.

En kabadayısı, öyle çocuklara masal saatinde falan değil ciddi siyaset programlarda, yorumcu, "dağ Türkü" (!) diye yutturmaya çalıştığı İrani kavme Kürt denilmesinin, karda yürürken çıkan "kart-kurt" sesinin deformasyonundan kaynaklandığı "öğretiyordu" (!)

Nitekim, bu satırların yazarı da askerdeyken aynı "kışla rahle-i tedrisi"den geçmişti.

***

EH
, zaten kendisi mevcut "olmayan" (!) bir halkın dili olabilir mi?

Tabii ki hayır ve dolayısıyla, "Kürtçe" diye bir lisan da yoktu!

Oysa şu işe bakın ki, gerçekler inatçıdır ve işte o devletin o televizyonu bugün, o "olmayan" (!) dilde, "Be xer hati TRT-6" diye başlayan yayın yapıyor.

Nereden nereye geldiğimizin farkında mıyız?

***

BURADA en önce, şoven Kürt milliyetçilerine iki çift láf söyleyeceğim.

Kadı kızında kusur bulup, "AB zorladığı için resmi ideoloji ağzımıza bal çalıyor" diye burun kıvırmak, hadi nankörlük demeyeyim ama, siyasi basiretsizliğin daniskasıdır.

Bu aşamada daha ne bekliyorsunuz ve beklenebilir?

"İnkarcılık paradigması" yıkıldığı için egosu cidden yara almış statükodan şimdi, hemen, derhal ve acilen "yeni şeyler" talep etmek, ancak ve ancak politik ahmaklıktır.

Kaldı ki, "resmi" mesmi ama, yayınlar eninde hem Kürt dilinin gelişim sürecine ivme kazandıracaktır, hem de aynı dilin "sivilleşmesi" açısından büyük bir şans oluşturacaktır.

Nitekim, Cengiz Çandar’ın dünkü yazısından alıntılayarak, hayatını Kürtçeye adamış Muhsin Kızılkaya’dan aktaracağım aşağıdaki saptama çok büyük önem taşıyor.

"Yayınla birlikte Kürtçenin masumiyeti kurtulacak. Dil siyaset cenderesinden çıkacak. Kürtçe hak etmediği ölçüde siyasetin aracı kılındı. Şiir, edebiyat, müzik vs. gibi alanlarda Kürtçe kullanımı ile, bir dili dil yapan özellikler Kürtçe için de geçerli olacak."

Evet, bu "devrim"den sonra Kürt şovenlerinin de ayağının yere basması gerekiyor.

***

ZIT kutuptaki şoven Türk milliyetçiliğine gelince, aslında onlara yukarıdakilerini tekrarlamaktan fazla bir şey yapamayacağım.

Bütün bir yakın tarih boyunca "Kürt yok, dağ Türkü var" dediniz. Tutmadı!

Bu defa, karda çıkan "kart- kurt" sesinden bir kavim ismi üretmeye yeltendiniz.

Artı, o "olmayan" (!) halkın yalnız kimlik aidiyetini değil, beşikten itibaren merámını anlattığı lisánın varlığını dahi inkár ettiniz.

Ve tabii yine tutmadığı içindir ki de, işte bugün kendi devlet televizyonunuzu zappinglediğininde dahi karşınıza Kürtçe konuşan kanal çıkıyor!

Evet, inatçı ve nesnel gerçekler, o asla kabul edilemez yalanlara, tükürdüğünü yalattı.

Peki de, bütün bunlara değer miydi?

Vicdanınızla başbaşa vereceğiniz cevabı bana karşı değil, ekranında "Be xer hati TRT-6" yazan televizyon karşısında verin!
Yazarın Tüm Yazıları