Abdullah Gül iyi ki Bağdat’a gidemiyor…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sağlık (kulak rahatsızlığı) sorunu nedeniyle, Bağdat ve ardından gelen Rusya ile İsrail-Filistin ziyaretleri iptal edildi.

Haberin Devamı

Bu iptal, özellikle 20-21 Aralık için tasarlanan Bağdat ziyareti bakımından isabetli oldu. Gül şayet gitseydi, Irak’a değil Bağdat’a gidecek idi.

Ne fark var? Bağdat, Irak’ın başkenti değil mi? Bağdat’a gittiği takdirde Irak’a resmi ziyaret yapmış sayılmayacak mıydı?

Fark yok gibi gözükse de, var. Abdullah Gül’ün Bağdat’a gitmesi, söz konusu ziyareti “tarihî” ziyaret yapacak nitelikte değildi. Zira Gül, Bağdat’a ayak basacak ilk Türk Cumhurbaşkanı olmayacaktı. 2003 yılındaki savaştan sonra Bağdat’a gidecek ilk Türk yetkilisi de olmayacaktı. Başbakan Tayyip Erdoğan, bu yılın Temmuz ayında Bağdat’a günübirlik bir ziyarette bulunmuştu.

Savaştan sonraki “yeni Irak”ın başkentine gidecek ilk yabancı devlet başkanı da sayılmayacaktı. ABD Başkanı George W.Bush, önceki gün Bağdat’a dördüncü kez gitti. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad bile Bağdat’a gitti. Gül’ün gidişini anlamlı kılacak olan Bağdat’a gitmesi değil, Irak’a gitmesi olacaktı ki, bu da Bağdat dışındaki Irak şehirlerine de, bu arada özellikle Kerkük’e ve Erbil’e gitmesi demekti. Oysa gitse dahi 20-21 Aralık tarihlerinde yapılacak ziyaret, sadece Bağdat’ı kapsıyordu.

Haberin Devamı

Bu yönüyle bakıldığı vakit, Gül’ün Bağdat ziyareti, Eylül ayındaki Erivan (Ermenistan) ziyareti gibi “dramatik” bir değer ifade etmeyecekti.

***                ***          ***

Kafaları karıştıran Irak Cumhurbaşkanı Celâl Talabani’nin bayram günlerinde Kerkük’te Türkmenlerle görüştüğü sırada, Gül ile birlikte Kerkük’e geleceğini açıklaması oldu. Ankara’da “rahatsızlık yarattığı” öne sürülen bu açıklama, Ankara’nın Abdullah Gül için sadeceBağdat için tasarladığı ziyaret hazırlığı ile çelişen nitelikteydi. Talabani, muhtemelen, Eylül sonlarında New York’ta Abdullah Gül ile yaptığı görüşmede, kendisini Bağdat’ta beklediğini ve Bağdat’a geldiği takdirde “Necef’e, Kerkük’e ve Erbil’e birlikte gitme” önerisini yaptığı vakit olumsuz bir karşılık almamış olmasından cesaretlenmiş olmalı.

Haberin Devamı

New York’taki Gül-Talabani görüştüğü gün, 26 Eylül’de bu köşedeki şu satırlarımızı bir kez daha hatırlatalım:

New York'un en nefes kesen manzaralarından birinin karşısında Celal Talabani ile oturuyoruz.  "Hürriyet Heykeli"tam karşımızda… "Acaba" diye soruyor, "Abdullah Gül, Bağdat'a geldiği vakit Erbil'e de uğrar mı? Oraya uğrasa yer yerinden oynar; çok iyi karşılanır…

Abdullah Gül'ün muhtemel Bağdat ziyaretinin Erbil halkası farklı bir olay. Abdullah Gül, Erivan'a tarihte ayak basan "ilk Türk cumhurbaşkanı" olarak ismini tarihe kaydettirdi. Bağdat'a ayak basan ilk Türk cumhurbaşkanı olmayacak. "Bağdat seferi"nde bir "ilk" olarak tarih kaydını düşürmek, "ezber bozan" bir devlet adamı konumuna yerleşmek, belki o ziyaret esnasında Erbil'e de uğraması olabilir.

Haberin Devamı

Bunu söylüyorum.

Celal Talabani, Bağdat ziyaretinin Erbil boyutunu bugün yapacakları ikili görüşmede Abdullah Gül'e aktaracak mı?

 

Bilmiyorum.”

Ertesi gün öğrendik. Çünkü aktardı. Erbil’i birlikte ziyaret etmek önerisinin yanına ülkenin Şiî dinî merkeziNecef’i ve Türkiye açısından özel bir anlam taşıyan Kerkük’ü de ekleyerek.

Talabani’yi heveslendiren, bu önerisine bir itiraz işitmemesi olmuş olmalı.Ancak,Ankara’nın hesapları farklı, Cumhurbaşkanı’nı Bağdat dışında bir Irak şehrinde görmeye pek hevesli olmadığı anlaşılıyor.

Abdullah Gül’ün sadece Bağdat’ı ziyaret etmesi, sağlık durumu elverse dahi, söz konusu ziyarete “sıradan” bir ziyaret olmaktan öteye bir değer kazandırmayacaktı.

Haberin Devamı

***            ***           ***

Bu nedenle, Abdullah Gül’ün sağlık durumunun Bağdat’a uçmasına elvermemesi şu aşamada daha isabetli oldu. Erteleme, ziyaretin Bağdat dışında Irak kentlerini –yani Kerkük’ü ve Erbil’i de- kapsaması için düşünmeye ve yeni bir hazırlık yapılmasına zaman kazandırdı.

Bağdat’ın yanı sıra Erbil ve Kerkük’ü de kapsayacak bir Irak ziyareti, gerek Türkiye’nin Irak Kürtleriyle “yakınlaşma politikası”ve gerekse ülkenin en çetrefil sorunlarının başında gelen “Kerkük sorunu”nun Türkiye’nin de benimseyebileceği bir çözüm modeline ulaşması açısından bir “değer” ve “tarihi anlam” taşır.

Irak, Türkiye açısından “rutin” ziyaret programı içinde yer alacak türden bir ülke değil.Abdullah Gül’ün Irak topraklarına ayak basmasını herhangi “sıradan” bir ziyaret olmaktan çıkartacak olan, Türkiye iç ve dış politikasında gerçekten bir “yeni sayfa” açacak nitelikte “tarihi” bir ziyaret olmasıdır.

Haberin Devamı

O da mutlaka ve mutlaka Erbil ve Kerkük’e de gideceği bir “Irak ziyareti” olabilir.

Kendimizi aldatmayalım; Irak’ı Türkiye açısından “özel” kılan Musul’u ve Basra’sı ile bir eski Osmanlı toprağı olması değildir. O nitelikte birçok ülke var.

Irak’ı Türkiye açısından “özel” kılan ve iç politikaya da izdüşümünü bırakan “Kürt sorunu” ile doğrudan ilişkisidir…

Yazarın Tüm Yazıları