Önce tarihe bakın

ANKARA
ERGENEKON’da son bomba, sanıklardan Ümit Oğuztan’ın mahkemeye verdiği dilekçeyle patladı.

Oğuztan dilekçesinde, haham Tuncay Güney ile MİT eski görevlisi Mehmet Eymür arasındaki irtibata, bir telefon konuşması vesilesiyle tanık olduğunu açıkladı. Zaten MİT Müsteşarlığı’nın da aynı yönde iması hatırdaydı.

Her ne kadar Tuncay Güney reddetmiş olsa da...

Bu iddia sadece zabıtlara değil medyaya da yansıdı.

Aslında Ümit Oğuztan’ın dilekçesinde Eymür-Güney irtibatının ötesinde ipuçları vardı.

Çünkü Oğuztan’a göre, Tuncay Güney, Eymür’e İranlı bir diplomat hakkında bilgi ve fotoğraf temin ediyordu.

İranlı diplomatın ismi Muhsin Karger Azad idi. Türk basınında "Cellat" diye anılırdı.

Uğur Mumcu ve Jak Kamhi suikastlarına karıştığı iddiası mahkeme kayıtlarına geçmişti.

Dolayısıyla Oğuztan doğru söylüyorsa;

1) Tuncay Güney’in MİT’in İran masasında çalıştığı teyit ediliyor.

2) Ergenekon ile İran derin devleti arasında ilk resmi temas ortaya çıkıyor.

* * *

Ne var ki bu kocaman iddianın çok fazla derinine gitmeden sorulabilecek amatör sorular da mevcut.

Örneğin, isimlere ilişkin tarih ve takvim incelemesi/kıyaslaması herhalde birilerinin aklına gelir...

Elimizde üç hatta dört tane isim var: İranlı diplomat Muhsin Karger Azad, MİT görevlisi Mehmet Eymür, haham Tuncay Güney ve iddia sahibi Ümit Oğuztan. Sırasıyla bakalım....

Diplomat Muhsin Karger Azad, İstanbul Başkonsolosluğu Muavin Konsolosu sıfatıyla ve 008166 numaralı diplomatik pasaportla 8 Şubat 1991’de Türkiye’ye geldi. 24 Ocak 1993 tarihinde Uğur Mumcu’ya düzenlenen suikasta adı karıştı. 1995 yılında Türkiye’den ayrıldı, Tahran’da Ankara ilişkilerinden sorumlu göreve getirildi.

En önemlisi ve aklınızda tutmanız gereken tarih 1997...

Türkiye’de 28 Şubat süreci başlarken... Tuncay Güney ile Ümit Oğuztan’ın hizmetine başvurulurken...

Muhsin Karger Azad, Tahran’da görevliydi. Hatta Rıza Zelyut gibi İran’ı ziyaret eden tanıdık Türk gazetecilerle buluşup Caferi mezhebi sohbeti yapıyordu. (Kaynak: Akşam Gazetesi, 12 Mayıs 2000)

* * *

Neden 1997 yılı üzerinde o kadar duruyorum?

Çünkü Ümit Oğuztan ile Tuncay Güney’in yolları 1997’de kesişti.

Tuncay Güney’in -Ergenekon iddianamesinde de bulunan- 2 Mart 2001 tarihli polis ifadesine göre; askerlik dönüşünde Akşam Gazetesi’nde çalışırken Ümit Oğuztan ile tanıştı. Turgut Büyükdağ’ın parasıyla çıkan Strateji Dergisi’nde -Ergenekon iddianamesinin neredeyse dörtte üçü, Danıştay bölümü hariç aynı ismi taşıyan belgeden alıntı- işe başladı.

Amatör sorulardan ilki, işte tam bu noktada aklıma geliyor:

İranlı diplomat Muhsin Karger Azad, Türkiye’den 1995 yılında ayrılıyor.

1997 yılında Tahran’da çalıştığına dair tanıklar var.

Ümit Oğuztan ile Tuncay Güney, 1997’de tanışıyor.

Peki o zaman Oğuztan, Güney’in Azad ile ilgili bilgi toplamasına, aktarmasına nasıl tanık olabiliyor?

* * *

Gelelim diğer kritik ismin kısa özgeçmişine... Tuncay Güney’den Azad ile ilgili bilgi aldığı iddia edilen Mehmet Eymür, 1988 yılında ayrılmak zorunda bırakıldığı MİT’e 1994 Ocak ayında döndü, 13 Şubat 1994’te resmen işbaşı yaptı.

Azad daha önce de yazdığımız gibi Eymür, MİT’e döndükten sadece aylar sonra Türkiye’den ayrıldı.

Bu noktada da tarih çelişkisine işaret eden kara delikler mevcut.

(Ama illa ki İranlı arıyorsanız, ben size Mehmet Eymür’ün ilgilendiği iki ismi vereyim: Asgar Simitko ve Lazım Esmaeili... Bizzat Eymür’ün değerlendirmesine göre, "Esasında uyuşturucu bağlantılı iki İranlının kaçırılması ve öldürülmesi olayı günümüzde ’Susurluk’ olarak bilinen olayın başlangıç noktasıdır" (ATİN, 9 Haziran 2000). Dolayısıyla Eymür’ün eğer irtibatı varsa Güney’den bu iki isimle ilgili bilgi almış olması beni şaşırtmaz.)

* * *

Aklınız karıştı değil mi, zaten beklenen ve amaçlanan da o!

Psikolojik harekátta tek doğru ile 40 yalan söylenir.

Üzüldüğüm, Türk yargısının alet edilmesi.
Yazarın Tüm Yazıları