İşte hakem bu

Nasıl sahadaki bir oyuncu rakip futbolcunun onuruyla, haysiyetiyle oynarsa bu seyirci için de aynıdır. Yani centilmenliğe aykırı harekettir. Ve Çulcu o anda, bundan sonra oynanacak bütün maçlarda örnek olacak bir hareket yaptı.

DÜNKÜ maçın bence en kritik anında Mustafa Çulcu vardı. Hasan Yiğit kafa vuruşuyla kendi kalesine golü atınca, o dakikaya kadar zaten kaleci Şenol'la uğraşan G.Saray seyircisi, artık iyice Şenol'u hedef alarak, onunla dalga geçmeye başladı. Önce ‘‘Şenol buraya’’ diye tempo tuttular, sonra da ‘‘I love you Şenol’’ diyerek. Ve Şenol yürüyerek santraya kadar geldi. Çıldırdı, bir şeyler yapacak, yapamıyor. Seyirci de bindirdikçe bindiriyordu... İşte hakemlik burada başlıyor beyler. Mustafa Çulcu mükemmel bir şekilde devreye girdi ve 1 nolu küfür anonsunu yaptırdı. Nasıl sahadaki bir oyuncu rakip futbolcunun onuruyla, haysiyetiyle oynarsa bu seyirci için de aynıdır. Yani centilmenliğe aykırı harekettir. Ve orada Çulcu bütün direksiyonu eline aldı. Bırakın direksiyonu, bundan sonra oynanacak bütün maçlarda örnek olacak bir hareket yaptı. İşte hakemlik bu. Yoksa golü vermemişsin, penaltıyı vermemişsin hepsi hikaye. Zaten Çulcu da maçı 90 dakika iyi yönetti.

Neyi görecek?

Top bir pozisyonda aniden geri döndü. Çulcu da pozisyonu takip ediyordu. Felipe o anda Evren'e dirseği yapıştırdı. Kesin kırmızı kartlık bir pozisyon. Hem de tam 4. hakem Ali Uluyol'un önünde. Çulcu geldi, ona sordu. Ali Uluyol da her zamanki Ali Uluyol gibiydi. Görmemişti. Peki o zaman Ali Uluyol'un 4. hakemlikte işi neydi? Bırakın 4. hakemliği, bu Ali Uluyol iki sene önce o meşhur Diyarbakır'daki Altay maçının hakemiydi. Hani şu Altaylı futboluların hakemin gözü önünde katledildiği maç. Onları göremeyen bir Ali Uluyol, bunu nasıl görsün! O zaman bu adama hala daha 4. hakemliği bile veren Bülent Yavuz'a sormak lazım.

Bildiğimiz gibi

G.Saray yine bildiğimiz gibi. 90 dakika boyunca Diyarbakır kalesinde kayda değer bir tek net gol tehlikesi yaratamadılar. Attığı gol de zaten rakipten geldi. Diyarbakır'ın ilk yarıda net 3 gol pozisyonu var. Futbol için dün gece ne yapılacaksa Diyarbakırspor yaptı. Sahayı daha iyi parsellediler, yardımlaştılar ama gol vuruşlarında beceriksizlerdi. Özellikle Saffet. G.Saray'ın Saffet'i neden verdiğini Saffet dün kendisi kanıtladı.

G.Saray'ın defansında bir hastalık belirmiş. Sağdan sola veya soldan sağa enlemesine hem de yerden ve vücut hizasında birbirlerine top atıyorlar. Dört tane yaptılar, ikisini rakip kaptı. Bu kalitede bir takımda bu tarz hataların yapılmaması gerekir. Fatih Terim ilk yarı Batista ile Ümit'in yerleri konusunda bir türlü karar veremedi. Onların yerlerini rakibe göre de değiştirmedi. Peki G.Saray takımı mutlak bunu antrenmanlarda da yapıyordu. Çünkü Batista'nın oynamayacağı tek yer varsa o da sağ dış. Ümit'in de orta taraf. Ümit de oyun stili itibariyle önünde geniş alan bulursa giden bir oyuncu. Alan daraldıkça hiçbir iş yapamıyor.

Geçmişiyle yaşıyor

Hasan Şaş
bir çalım atıyor, bir çalım daha atıyor. Arada gölgesini görüyor ona da bir bacak arası yapıyor. O sırada pozisyonlar zaten ölmüş. Bu sefer kapalı tribünün üzerinden seyirciler bağırıyorlar, dönüp onlara pis pis bakıyor. Yani kafası maçta değil, başka yerlerde. İşin en kötü ve tehlikeli yanı Hasan Şaş son zamanlarda hala geçmişiyle yaşıyor. Sarı kırmızılılardaki en iyi adam Ergün. Bir de Mondragon'u sevdim. Düşünün, 9 futbolcunun iyi oynamadığı bir takımın zaten gol pozisyonuna girmesi de düşünülemez.

Diyarbakır oynadığı futbolun karşılığını alamadı. Bunun sebebi de hakem değil, kendileriydi. Ümit Kayıhan, Diyarbakır'a iyi top oynattırmaya başlamış. Ama bu iyilik dün gece onlardan mıydı, yoksa G.Saray'ın çok kötü olmasından mı? İlerideki haftalarda zaten bunları da göreceğiz.
Yazarın Tüm Yazıları