Bu neyin özürü

BU hakem kardeşlerimiz utanmadan bir de televizyonlara, gazetelere çıkıp, kişilik haklarına dokunulduğundan, rahat bırakılmadıklarından, yoksa çok iyi hakem olduklarından filan bahsediyorlar.

Zaten onlara herşey tesir ediyor. Benim televizyonda konuşmam, Ahmet'in konuşması veya yazmalarımız. Federasyon da cin gibi. ‘‘Madem hakemler dış tesirlerden etkileniyor!..’’ diyor, ‘‘Küfürden de etkilenecekler o zaman’’ bahanesiyle, ihaleyi onlara yıkıyorlar. Arkadaşlar, küfürden dolayı bir hakem etkilenmemeli. Küfürden dolayı da bir hakem anons yaptırmamalı. Hele bunu bizim hakemlerimiz hiç yapmamalı. Neden mi...

İşte bay İsmet Arzuman. Fenerbahçe-Elazığ maçını idare ediyorlar. Bir hakem, yanlış da karar verebilir, bu da çok doğaldır. Göremezsin veya veremezsin. 90 dakika boyunca hakem elinden gelen herşeyi yapmalı, maç bitince de huzur içinde çekip gitmeli. Ama bizimkiler öyle değil, her tarafları ayrı oynuyor. Sen açıyorsun Fenerli yöneticiye telefonu, ‘‘TV'yi seyrettim. Üzgünüm, hata yaptım’’ diyorsun. O da yetmiyor, konuştuğun telefonun o grupta bulunan bir başka idareciye verilmesini ve ondan da özür dilemek istiyorsun. O idareci seni refüze ediyor ve sen bu arada Aziz Yıldırım'a da saygılarını ve özürlerini yolluyorsun. Sonra da hakem kıyafeti giyip, maçlara çıkıp düdük çalıyorsun.

Bu İsmet Arzuman kendince o kadar akıllı ki, özrü kabahatinden büyük. ‘‘Ben’’ diyor, ‘‘Sahada yanlış görmüşüm, sizden özür’’ dilerim. Ey Arzuman, Fenerbahçe sahası ilk 2 küfür anonsundan sonra kapandı. Yani, maç tarafsız bir sahada seyircili oynanacak. Sen 3 nolu anonsu sahaya atılan madde yüzünden yaptırdın. Yani, bu 3. anons seyircisiz oynatma anonsu değil, sen maçtan sonra hani o TV'yi seyredip, dağlara taşlara yaptığını görüp raporuna yazarak F.Bahçe sahasını seyircili oynatmaya kapattın. Neyin özürünü diliyorsun. Ayrıca da Adanaspor seyircisinin günahı ne? Adam İstanbul'da yaşıyor, takımını görecek, Fener yüzünden o da ceza alıyor.

Siz oyun kurallarından önce, adam kurallarını, insan kurallarını öğrenin. Siz öyle tarz hakemlersiniz ki, hani biriniz küfürden çok alıngan, diğeriniz az alıngan olabilirsiniz. Ama siz bırakın ayrı ayrı, bireysel olarak farklılıkları, tek olarak bile küfüre değişik statlarda, değişik tepki koyuyorsunuz. Bazı statlarda anneniz, babanız, karınız çok kıymetli, bazı statlarda hiç önemleri yok. Bu yukarıda yazılan olaylar doğru, şimdi olay öyle bir hale gelecek ki, Fener Tahkim'e gidecek, değişir mi değişmez mi bilemiyorum. Değiştirseler ayrı bir bela alacaklar, değiştirmeseler ayrı bir bela. Peki bunu yaratan kim? Hakemin ta kendisi. Sakın ondan sonra da çıkıp sağda solda ‘‘Biz çok cesaretliyiz... Bizim hakemlerimiz’’ falan demeyin.

Federasyon başkanının televizyonlara çıkıp da göstere göstere küfür ettiği bir ülkede küfürsüz bir maç bekliyorsunuz. Geçiniz. Eğer küfürden dolayı maçlar seyircisiz oynanacaksa, bizim Millet Meclisimiz’in hiç açılmaması gerekir, ebedi kapanması lazım.

Doktorlar aman dikkat!..

Avrupa
Spor Travmolojisi Başkanı bizden, Mahmut Nedim Doral. Türkiye'de çok iyi doktorlar da var, Beşiktaş'ın yöneticisi Mete Düren de üst düzey bir doktor. Ama İlhan birinci olduğu ameliyattan sonra kimseyi sallamadan Almanya'ya gitti. Oradaki doktorun açıklaması da enteresandı. İkinci bir yırtık unutulmuştu.

İkinci yırtığı doktor mu unuttu, yoksa koltuk değneği ile Reina'ya giden İlhan mı merdivenlerden inerken yırttı? O tartışılır. Ama şunu kesin olarak tartışmam. Şu görüntüde Türkiye'deki doktorlar biraz yırtıldılar. Önüne gelen futbolcu Avrupa'ya gitmeye başladı, tedaviye kontrole. Ama normal. Artistlik yapıp, Atatürk'ün ‘‘Beni Türk doktorlarına emanet edin’’ sözünü kullanan Türk büyüklerimizden bazıları, Amerika'ya gidip, ameliyat olmadılar mı? O zaman bir tek şık kalıyor.

Bu doktorlar oturup, bir konsensus yapsınlar, ‘‘Hatayı nerede yapıyoruz’’ desinler ve bir tavır koysunlar. Günde 30 hastaya bakıp yolumu bulurum, bize ne demesinler.

Saddam öyle bir adam kİ!...

1976 kışı. Yani, 26 sene önce Ankaragücü takımı ile Bağdat'ta kamp yapıyoruz. Bir ay kaldık. Bir gün en işlek caddesinde yanımızda Kerküklü bir mühendis olan mihmandarımızla yürüyoruz. Bir anda eskortlar belirdi, 10 tane siyah Mercedes arka arkaya ilerliyorlar. Ve belli fasılalarla da birbirlerini geçiyorlar. Hepsinin arka tarafından siyah elbiseli biri oturuyor.

Mihmandar diyor ki, ‘‘Saddam, saraydan çıktı havaalanına gidiyor. Güvenlik için de buna başvuruyor.’’ Ertesi gün TV'yi açtığımızda Saddam'ın Rusya'da olduğunu gördük. Arkadaşlar dikkatinizi çekerim, Saddam bunu 26 yıl önce, hem de ikinci adam olduğu bir durumda yapıyordu. Şimdi sağda solda Saddam'ın halkın arasına girdiği görüntülerine rastlıyorum. İddia ediyorum, onların hiçbirisi gerçek Saddam değil. Dikkat edin, dünya böyle bir adamla uğraşıyor. İş kolay değil.

Hatalı Evren, NETEKİM...

Bu
Kenan Evren'e sinirleniyorum. Neden mi? Şimdi seçim yapılacak, büyük ihtimalle 1-1.5 yıl sonra Türkiye'yi bir seçim daha bekleyecek. Ya kardeşim, 1980'de tam gelmişsin, tank, tüfek hepsi elinde. Millet Meclisi de elinde. Herkes karşında ‘‘Emret komutanım’’ diyor, hazır oldalar. Değiştir şu seçim sistemini, bu bizim hakemlerimiz gibi hareket eden milletvekili kardeşlerimiz de hizaya gelsinler, biz de kurtulalım, Türkiye de kurtulsun. Şimdi bu seçim sisteminin değişmesi için bir seçim daha fazla yapılacak Türkiye'de. Bunun tek hatalısı da Kenan Evren'dir! Netekim...

Eğitim sorunu düzelmez

BENİM oğlum Ankara Ayrancı Lisesi'nde 2. sınıfta Türkçe Matematik okuyor. Okulun Millet Meclisi'ne mesafesi 400 metre. O Millet Meclisi'nden yıllar önce eğitime katkı fonu kararı çıktı. Ama o fonun eğitime kullanılmadığını ismim kadar biliyorum. Çünkü benim oğlumun Türkçe Matematik dersleri, okullar açılalı beri, yani bir aydır boş geçiyor.

Türkiye için eğitim hikaye, çok uzun vadeli yatırım. Göstermez, çünkü siyasetçinin işine gelmez. Ama şehirlerdeki kaldırımlar son 10 yılda 8 defa değişti. Sahtekarlık diz boyu. Niye, çünkü onu görüyorsunuz, bizim oğlan yetişmese de olur. Alt tarafı analitik geometri ve matematik dersleri boş geçiyor. Önemli değil Türkiye için. Çünkü siyasetçi için önce kendi geleceği var. Sonra partisinin geleceği var, sonra vatanın geleceği var. Ama bu gidişle o vatan bir gün yatan olacak.
Yazarın Tüm Yazıları