Kazanan haklıdır

MAKEDONYA takımına baktığımızda, 15-20 yıl önceki Türk Milli Takımı'nı andırıyor.

Makedonya, ilk yarı mükemmel mücadele etti. Beş tane net gol pozisyonları var. Bizim ise yalnızca iki. Hakem, ilk yarıyı bitirme düdüğü çaldığında skor 1-1. Rakip biraz dikkatli olsa, biz gol pozisyonuna girmeden onlar skoru 3-0 yapabilirdi. Ama, sahneye acemilik çıktı. Peki, rakibe bu kadar gol pozisyonu verirken hatayı nerde yaptık? Pres yapmadık, rakibe basmadık. İki ay önceki F.Bahçe gibi oynadı Milli Takım ilk 45 dakika. ‘‘Arkadaşlar alsın, ben oynayayım’’ zihniyetinde.

İkinci yarı özellikle hücumda başlayan pres, neticesini gösterdi. Bizim Makedonya'ya göre meşin yuvarlağı daha iyi kullanmamız, daha fazla sahip olmamız gerekirdi. Peki bu nasıl olacaktı? Daha doğrusu aradaki kalite farkı futbolda nasıl gözükür? Daha fazla mücadele eder ve koşarsan.

EKSİĞİMİZ ŞUT

İkinci yarı biraz kımıldadık, aradaki fark da meydana çıktı. Milli Takımımız'ın oyun şekli de değişti. 10 yıl topu kenarlardan havaya kaldırdık. Çünkü Hakan Şükür vardı. Ama şimdi verkaçlarla, ara toplarıyla pozisyona giriyoruz. Eksiğimiz şut. Ama bu şut hastalığı, Türk futbolunun en büyük hastalığı. Lig maçlarında atılan şut adedine bakın, ne kadar kısır olduğumuzu görürsünüz. Haliyle de bu, Milli Takım'a da yansıyor. Kısa boylu futbolculardan kurulu bir Milli Takımımız var. Onun için de oyunu ayağa toplarla çabuk oynayabiliyoruz. Bu da rakibi zorluyor. Ama, tempomuzu arttırmamız gerekir. Hem hücumda, hem de preste.

Hakem, son derece istikrarlı ve dengeli düdükler çaldı. Çok fazla koşmadı gözüktü. Ama duracağı yeri biliyordu. Düdüklerdeki istikrarı kartlarına da yansıdı. Şu bir gerçek, dün rakibi yenmeye ne kadar yetiyorsa o kadar oynadık, mücadele ettik. Her zaman bu geçerli olur mu? Onu bilemem ama şu bir geçek ki, kazanan daima haklıdır.
Yazarın Tüm Yazıları