Humeyni Devrimi 20'sinde

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Demek Ayetullah Humeyni'nin bir Air France uçağıyla Paris'ten Tahran'a gelmesi ve çağımızın en aşağılık despotlarından biri olan Rıza Şah'ı yurdundan kaçmaya mecbur etmesi üzerinden yirmi yıl geçmiş.

Humeyni, İran'a bir kurtarıcı edasıyla inmişti. Şah'ın çevresindeki bir avuç insan hariç, herkesin desteğine sahipti.

Çünkü o bir özgürlük ve adalet sembolü idi. Nitekim Paris'ten onunla birlikte gelenlerin pek çoğu demokrasi, özgürlük, adalet, hukuk ilkelerine inanmış aydınlardı.

Ülke içinde Tudeh'çiler, yani İran komünistleri de Humeyni'yi destekliyorlardı. Çünkü önce Humeyni sayesinde meşrulaşacaklar, sonra da İran'da iktidarı ele geçireceklerdi.

Ne onların hesabı tuttu, ne aydınların, ne de özellikle Humeyni'yi bağırlarına basmak için sokağa dökülen İranlı kadınların...

Humeyni, İran halkına özgürlük, adalet, demokrasi ve hukuk devleti yerine binlerce (bazı kaynaklara göre 10 binden fazla) idam hediye etti.

Şah'ın yolsuzluklarla çürümüş zulüm rejiminin yerini, İran mollalarının bağnaz, gaddar ve çağdışı despotizmi aldı.

İddialarına göre bu devrim sayesinde şeriat devleti, 1400 yıldan beri ilk defa gerçekleşmekteydi. İslam topluluklarının geri kalmışlığını şeriatçı akımlara fatura edenler, ne büyük bir hata ettiklerini bu devrim sayesinde öğreneceklerdi. Deyim yerindeyse, Necmettin Erbakan'ın meşhur Adil Düzen'i fiilen orada uygulanacaktı.

Humeyni başarısından o kadar emindi ki, önce laikliğe, Atatürk'e ve Türkiye'ye saldırdı. İslam ülkeleri, kötü örnek(!) olan Türkiye yerine İran'ı izlemeliydi. Nitekim İran vakit kaybetmeden başta Türkiye, tüm İslam ülkelerine ‘‘devrim ihraç etmeye’’ kalkıştı.

Geçenlerde İranlı gazetecileri ve fikir adamlarını katlettikleri ortaya çıkan İran İstikamet Bakanlığı'nın elemanları, Türkiye'deki engelleri bertaraf etmeye başladılar:

Bir yandan Türkiye'deki Şah taraftarı İranlıları, öte yandan da (bizim kanaatimize göre) Muammer Aksoy, Çetin Emeç ve Turan Dursun'u (belki Bahriye Üçok'u da) onlar öldürttüler.

Bu satırların yazarı ise, listelerinde olmasına rağmen Allah'ın lütfuna ilaveten tedbirli ve şanslı olduğu için bugüne geldi.

Şimdi yirmi yıl sonra İran'a bakıp da ‘‘Bu devrim başarılı oldu’’ diyebilen neredeyse yok.

Türkiye (bazılarının alay ettiği) devrimler sayesinde 10 yılda her yaştan 15 milyon genç yaratmayı (halka o heyecanı vermeyi) başarmıştı. Oysa, İran'a gidip gelen Milliyet yazarı Ruşen Çakır dün, ‘‘Tahran'da devrimci coşku gözlemek mümkün değil’’ diye yazıyordu.

International Herald Tribune'de Douglas Jehl ise, İranlı gençlerin ‘‘Peki ama, bu İslami devrim neden yapıldı?’’ dediklerini bildiriyor.

Bir devrimi mahkûm etmek için bundan daha ağır ne denebilir?



Yazarın Tüm Yazıları