İlanla 300 yıl önce tanıştık

Güncelleme Tarihi:

İlanla 300 yıl önce tanıştık
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 1998 00:00

Haberin Devamı

Reklamcılar Derneği, ‘‘1840-1940 Reklamcılığımızın İlk Yüzyılı’’ adını verdiği sergiyle bu süreci 250 kadar örnekl ortaya çıkarıyor. Harbiye Askeri Müzesi ve Kültür Sitesi'nde 9-13 Aralık tarihleri arasında açık kalacak olan sergi, ünlü tarihçi Orhan Koloğlu'nun koleksiyonundan oluşturulmuş. Koloğlu'nun bu konuda yaptığı kapsamlı çalışması da önümüzdeki aylarda kitap olarak yayınlanacak.

‘‘Duyduk duymadık demeyin, tenbih var.’’ Yazılı ilana geçilmediği yıllarda halka duyurular bu sözlerle yapılırdı. Derken sözlü duyurular yerini yazılı ilana, ilan reklama bıraktı. Türk reklamcılığının temelini oluşturan ve toplumsal hayatın renkliliğini de yansıtan bu yüzyıllık tarih artık gözler önünde.

1800'lü yılların ilk yarısında ‘İlanat’ başlığıyla Ceride-i Havadis gazetesinde çıkan ev, arsa satışı ilanlarına diğer gazetelerde yer almaya başlayan ilaç, ziraat makinesi ilanlarının eklenmesi reklamcılığın ilk adımlarını oluşturuyor. 1842'de ilk resimli ilan, Samuel Rodoko adındaki bir doktorun icadı olan nasır ilacına ait.

Sergide, köle olarak satılan ‘sütnine’ ilanlarından göçler ve savaşlar nedeniyle dağılmış ailelerin kayıp ilanlarına, Kurtuluş Savaşı sırasında hareketlenen ticari hayatın acımasız örneklerinden Atatürk'ün ölüm ilanlarına kadar toplumsal yaşamı yansıtan pek çok örnek yer alıyor.

Türklerin ilanla tanışması, 1600'lerin sonunda yayınlanan bir ilanla başlamış. İstanbul'dan verilen ilan Venedik'te yayınlanan bir gazetede çıkmış. Bu bir ilk örnek. Daha sonra 1820'ler ve 30'larda İzmir'de yayınlanan fransızca bir gazetede yer alan ilanlar gittikçe artıyor. İzmirli levantenlere hitab eden ama Osmanlı'da yayınlanan ilanlar bunlar. Daha sonra çıkan Ceride-i Havadis'te Türklere de hitab eden ilanlar dikkati çekiyor.

Daha çok ilaç ve terzi ilanlarının yeraldığı bu yıllardan sonra savaş ve göçler nedeniyle kayıp ilanları ağırlık kazanmaya başlıyor.

Cumhuriyet'in ilanından sonra Ankara'nın önemli bir ticari merkez olmaya başlamasıyla Ankara merkezli giyim ve eşya ilanları öne çıkıyor.

Latin alfabesinin kabulünden sonra ise en çok dikkat çeken; yerli malı kampanyaları. Sümerbank ve yerli malı pazarları ilanda öne geçmeye başlıyor. Reklamları yönlendiren bir diğer etken ise teknolojinin gelişi. Amerika, Türkiye pazarına giriyor ve General Electric başta olmak üzere çeşitli radyo ve buzdolabı reklamları ağırlık kazanıyor. Teyyare piyangoları ve ilk promosyon örnekleri sayılan bankaların hediyeli mevduat hesapları da reklamcılığın ilk yüzyılının son dönemini temsil ediyor.

1840-1940 arasını aldık

Biz, Orhan Koloğlu'nun arşivinden ilginç bulduğumuz 1840-1940 arasını aldık. 90 tane tam sayfa orijinal gazete sayfası var. Biz bunlardan 250'ye yakın ilanı sergiliyoruz. İlan gerçekten toplumun aynası. Örneğin devlet iç borçlanmaya gidiyor. Bunun için ilan vermiş. Öyle ilanlar vermiş ki, memurun, öğretmenin, yetimin maaşını ödemek için ihtiyacımız var deyip kendine acındırıyor. Savaşların getirdiği göçler nedeniyle çıkan ilanlar var. Kardeşini kaybetmiş, babasını, anasını kaybetmiş ilan vererek onları arıyor. Toplumun neler çektiğini göstermesi bakımından çok güzel örnekler. Bir taraftan da toplum yaşıyor tabii. Bol bol güzellik kremlerinin ilanlarına rastlanıyor. Bugünkülerden hiç farkları yok.

İlan da bir haberdir

Basın tarihi üzerine araştırmalarımı yaparken ilk çıkan gazetelerden itibaren hepsini taradım. 30 yılı aşkın bir süredir yaptığım çalışmada ilan da bir haberdir mantığı ile yaklaştığım için onları da taradım. Gazetelerin başyazıları gibi ilanların da değişim ve gelişim çizgisini takip ettim. İslamın ayrı bir ilan anlayışı vardır. Öğünme yoktur onda. Ama ilan bir yerde kendini tanıtma işidir. Batıda bireyciliğin çıkardığı bir türdür. İlk ilanlar satılık ev, arsa ve at gibi şeyler üzerinde gelişiyor ve toplum yavaş yavaş ilana alışmaya başlıyor. İlk ilan yayınlayan Türk gazetesi Ceride-i Havadis'in sahibi bir İngilizdir. O aynı zamanda reklam ajansı anlayışının da kurucusu olarak kabul edilebilir.

Satılık Çerkes sütnine!

-1847 Çerkes Sütnine: 11 Kuruşa bir çerkez daye satılık olup istekli olanların Süleymaniye'de Tiryaki Çarşısı'nda esirci cambaz başı Ahmet'e yahut Kocamustafapaşa'da hanesine bilazime pazarlığını kesmeleri ilan olunmuştur.

-1901 Sünnet makineleri mucidi dişçi ve sünnetçi Hacı Süleyman Efendi İzmir'den İstanbul'a geldi.

-1922 Gözlüğümü kaybettim, başkası kullanamaz. Bulan getirsin.

-1922 Para bulanındır. Hüviyetimi ve notlarımı getirin.

-Besle kargayı oysun gözünü. Çıraklarım berber dükkanımı elimden aldı. Ben başka dükkan açtım.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!