Sanki üçüncü dünya müzesi

Güncelleme Tarihi:

Sanki üçüncü dünya müzesi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 01, 1998 00:00

Haberin Devamı

Dokunmak bile güzel

Üçüncü Dünya adı verilen mağazaya gelen müşteriler, bir müze ziyaretçisi gibi davranıyorlarmış ilkin. Neden sonra bu elsanatlarının satılık olduğunu anımsayıp seçmeye, karar vermeye çalışıyorlarmış. O ülkelere gitmek pek kolay olmadığı için, oralara ait bu nesnelere dokunmak bile çok mutlu ediyormuş. Bazıları da yanıbaşındaki bir nesneyi gösterip hayıflanıyormuş. ‘‘Ben bunu Senegal'den ne zahmetlerle getirmiştim. Oysa burada zaten varmış.’’

İster al, ister seyret

Yasemin Alpen ve Ahmet Çelik, Kamerun'dan Mali'ye, Nepal'den Filipinler’e, New Mexico'dan Papua Yeni Gine'ye, Guetemala'dan Kolombiya'ya Üçüncü Dünya ülkelerinin elsanatlarını İstanbul'a getirdi. İstanbul Valikonağı'nda açtıkları kocaman mağazada isteyen seyrediyor isteyen alıyor.

Nişantaşı'nda egzotik gezinti

Öyle bir mekan düşünün ki kocaman. Sayısız odaların her biri, Üçüncü Dünya dediğimiz geri kalmış ülkelerin sembolleriyle dolu. Mağazaya yayılan ezgiler de yine bu ülkelerden. Girişteki kocaman salon, Afrika ülkelerinin: Kenya, Zaire, Mozambik, Kamerun, Güney Afrika Cumhuriyeti, Mali, Nijerya ve Senegal. Yüzlerce nesne, gözünüzü alır. Yekpare ağaç oymalı sandalyeler, maskeler, heykeller, kalkanlar, kaşıklar, biblolar, mızraklar, resimler... Saatlerce oyalanabileceğiniz bu bölümden çıkıp Hindistan, Pakistan, Nepal, Endonezya ve Filipinler odalarını dolaşın. Sonra Avustralya, Papua Yeni Gine'ye doğru yönelin. Gitmediğiniz halde, o ülke halklarının sanatlarıyla ifade ettikleri her türlü duyguyu algılarsınız. Hüznü, coşkuyu, başkaldırışı, boşvermişliği, sevgiyi, cinselliği... Üçüncü Dünya'daki geziniz daha bitmedi. New Mexico'daki Kızılderililer'i görün. Ardından Meksika ve daha da güneye inin. Şili, Kolombiya, Panama, Ekvador, Guetemala ve Peru...

Üçüncü Dünya'nın sahibi olan Yasemin Alpen ve Ahmet Çelik, önceleri depo olarak kullandıkları bu yeri, mağaza yapalım demişler. Herkesin öyle kolay gidemeyeceği bu ülkelerin elsanatlarını, meraklılarına sunmaya karar vermişler. Çukurcuma'da eskici dükkanı da olan Yasemin Alpen, Üçüncü Dünya ülkelerine özel ilgi duyuyor. Bunun nedenini, bu ülkelerle ilgili çok kitap okumasına bağlıyor. Elsanatlarının yok olup gitmesine üzülüyor. Üçüncü Dünya ülkelerinin hemen hepsine gitmiş, insanlarıyla diyaloglar kurmuş. ‘‘Yüzde 90'ı çok geri kalmış. Ama sanatlarında doğallık var. Teknolojiden çok uzak yaşıyorlar. Açlık ve yoksulluğa karşı elsanatlarını ve kültürlerini değerlendiriyorlar.’’

Ahmet Çelik, hangi nesnenin hangi Afrika ülkesine ait olduğunu ilk bakışta anlıyor. Bir tek Güney Afrika Cumhuriyeti'nin heykelleri gülümsüyormuş. ‘‘Şimdi müreffeh olduğu için her halde’’ diyor. Yasemin Alpen de şimdi bağımsız olsalar da sömürgeci dönemin etkisini, elsanatında da sürdürdüğünü gözlemiş. ‘‘Kamerun'da soyut çalışmalar ağırlıkta. Kolonyal Fransa'nın etkisinde kalmışlar.’’ Yasemin Alpen, aracısız, direkt köylülerle bağlantı kuruyor ve ürünlerini alıp getiriyor. Özellikle Afrika ülkelerinde ve Filipinler'de köylüler, elsanatlarını daha iyi değerlendirmek için kooperatifler kurmuşlar. Yasemin Alpen de kooperatiflerden alıp ülkemize getiriyor. Onların para kazanmasından, kendileri gibi yoksul ülkelerinin bütçesine katkısı olmasından memnunluk duyuyor.

Alpen, geçtiğimiz Ağustos'ta New Mexico ve Arizona'daki Kızılderililer'le birarada epeyce kalmış. Gelirleri sadece elsanatına dayanıyormuş. Eğitim görenlerin oranı çok azmış. Bu şanslı Kızılderililer, bir okulu tercih ediyorlarmış: Güzel Sanatlar... Arizona'daki Kızılderililer ise tamamen Amerikanlaşmışlar. Navajolar'la da tanışmış. İkinci Dünya savaşı'nda, ABD ordusuna, kendi dillerini şifre olarak vermişler. Japonlar çözemediği için savaşı ABD'nin kazandığını belirtmişler. ‘‘Hepsi madalyalıydı. İş imkanları ve kendilerine verilen bölge, daha geniş ve verimliydi’’ diyor Yasemin Hanım. Navajolar'ın kilimlerini çok beğense de Türkiye'ye getirmemiş. Desenleri o kadar çok benziyormuş ki Anadolu kilimlerine...

Üçüncü Dünyacılardan bilmediğimiz bölgeleri, kabileleri öğreniyoruz. Malezya'nın Sarawak bölgesinde, 25 etnik kabile yaşıyormuş. İki milyona ulaşan nüfuslarıyla bu kabileler İban, Çinli, Malay, Bidayuh, Melanau, Orang Ulu ve Kayan/Kenyah'lardan oluşuyor.

Değişik ırkların karmasından oluşan bu kabileler, ilgisini çekmiş Yasemin Alpen'in. Malezya Ticaret Ateşeliği'yle bağlantı kurup, kabilelerle ticari amaçlı bağlantı kurmak istiyor. Başvurusunun üzerinden yaklaşık bir yıl geçtiği halde istediği bilgileri edinememiş. Nisan'da kendisi gidecek. Dışarıdan gelen kültür etkilerine karşı direnen kabilelere ulaşacak. Onların elsanatlarını Türkiye'ye getirip meraklılarına ulaştıracak.

Üçüncü Dünya'dan Ankara, İzmir, Adana, Mersin, Kırklareli, Kuzey Kıbrıs, Zonguldak ve Samsun'a da ürün gidiyor. İstanbullular'a daha kolay ulaşmak için başka semtlerde de şube açmak ise hedefleri arasında.

Öyle bir mekan düşünün ki, Üçüncü Dünya dediğimiz geri kalmış ülkelerin sembolleriyle dolu. Yüzlerce nesne: Yekpare ağaç oymalı sandalyeler, maskeler, heykeller, kalkanlar, kaşıklar, biblolar, mızraklar, resimler... Saatlerce oyalanabilirsiniz. Gitmediğiniz halde, o ülke halklarının sanatlarıyla ifade ettikleri her türlü duyguyu algılarsınız.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!