Dolandırıcı ‘uzman’laşıyor

Güncelleme Tarihi:

Dolandırıcı ‘uzman’laşıyor
Oluşturulma Tarihi: Ekim 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

Artık dolandırıcılar hemen her alanda değil, sadece daha yetenekli oldukları alanmlarda uzmanlaşarak, iş bitiriyor... Rol güçlerini zeka ve çalma yetenekleriyle birleştiren günümüz dolandırıcıları, insanları kandırarak paralarını alabilmek için akla hayale gelmedik yöntemler kullanıyorlar. İşte bu alanlardan birkaçı:

Vaybabamcılık

Yankesici, kalabalık içinde gözüne kestirdiği şahsa bilerek çarpıyor. Daha sonra kaza ile çarptığını belirterek özür dilerken, sol eliyle kurbanının çenesi okşuyor, sağ eliyle de iç cebinden cüzdanını çekiyor. Dolandırıcı, tükürükle ıslattığı parmaklarıyla cep ağzından cebin astarını yukarı doğru topluyor. Cüzdanın görünmesinden sonra usulca çekerek alıyor. Ancak bu hareketini, özellikle araçtaysa, aracın ani fren yapmasına denk getiriyor. Bazen alımlı bir kadının da ortak olduğu bu yöntemde, kadın hareketleriyle kurbanının dikkatini çekiyor. Bu arada diğer dolandırıcı, kurbanın dikkatinin dağılmasından yararlanarak cüzdanını çalıyor. Bu yöntemde dolandırıcı, ‘çarık’ olarak adlandırdığı cüzdanı üzerinde taşımıyor ve hemen iş arkadaşına veriyor. Bazı vicdanlı dolandırıcılar da, çaldıkları cüzdandan çıkan evrakı sahibine postalıyor.

Zarfçılık

İki dolandırıcı rol alıyor. Bu yöntemde dolandırıcılardan biri, genellikle taşradan gelen vatandaşlara yanaşarak arkadaşlık kuruyor. Bu kişi, yolda yürürken kurbanının, önceden hazırlanmış, içi para dolu görüntüsü verilmiş bir zarfı bulmasını sağlıyor. Burada ikinci dolandırıcı devreye giriyor. Para dolu bir zarf kaybettiğini söyleyen dolandırıcı, kurbanın üzerini arama bahanesiyle ceplerindeki parayı çalıyor.

Söğüşçülük

Dolandırıcılar kurbanlarını, kadın ya da erkek bulmak vaadiyle daha önceden ayarladıkları bir mekana götürüyor. Dolandırıcılardan biri kurbanıyla uygunsuz durumdayken, diğer dolandırıcı kurbanın parasını alıyor. Kendisine kadın bulmak için götürülen erkek kurban, kadınla cinsi münasebet halindeyken, diğer dolandırıcının, ‘Para vermediği takdirde mevcut durumu etrafa yayma tehdidiyle’ de karşı karşıya kalabiliyor.

Manitacılık

En az iki dolandırıcı rol alıyor. Bu yöntemde dolandırıcılar yere içinde para dolu bir paket bırakarak kurbanı beklemeye başlıyor. Yoldan geçen biri bu paketi bulunca, olayı tezgahlayan şahıslardan biri, bulunan parayı gördüğünü söyleyip bölüşmeyi teklif ediyor. Anlaşamayıp karşılıklı konuştukları sırada ikinci dolandırıcı devreye girerek, her ikisine de sakin olmalarını söylüyor ve onları tenha bir köşeye çekiyor. Dolandırıcılar bu arada paketi el çabukluğuyla değiştirerek, para bulduğunu sanan kurbana, ‘‘Paket sana kalsın, sen bize yüklü bir harçlık ver’’ teklifinde bulunuyor. Teklifi kabul eden kurban, paketi açtığında tatsız bir sürprizle karşılaşıyor.

Tırnakçılık

Dolandırıcı karşınıza para bozdurmak isteyen bir turist rolüyle çıkıyor. Bu kişi, para bozdurmak bahanesiyle tezgah üzerine çıkardığınız paraların bir kısmını el çabukluğuyla ve dalgınlığınızdan istifade ederek çalıyor.

Muslukçuluk

Daha çok cami şadırvanlarında kullanılıyor. Dolandırıcı, vatandaşların abdest almak için askıya astıkları ceket veya pardösülerinin ceplerinden paralarını alıyor.

Dızdızcılık

Kalpazanlığın dolandırıcılık dünyasındaki adı. Bunda da, basit makinelerle fazla özenilmeden kağıtlara basılan paralar harcanmaya çalışılıyor.

Keskincilik

Dolandırıcının, kalabalık yerlerde, otobüs duraklarında bekleyen kişilerin ceplerini jiletle keserek, paralarını alma yöntemi.

Papelcilik

Dolandırıcıların üç adet iskambil kağıdı ile oynattığı bir şans oyunu. Oyun kağıtlarından ikisi boş, biri dolu... Dolandırıcı, tuzağa düşürdüğü kurbana, dolu kartı bulması için para koymasını teklif ediyor ve kurbanın çoğunlukla boş kartları bulmasını sağlıyor. Bu arada diğer dolandırıcı para kazanıyor. Bu ortaklıktan haberi olmayan kurban, durumu görünce daha da hırslanıyor ve tüm parasını dolandırıcılara kaptırana kadar oyun oynuyor.

Tavcılık

Dolandırıcı, herhangi bir vatandaşa yaklaşarak yurtdışından geldiğini ve ibadet yerlerini öğrenmek istediğini söylüyor. Kendini dindar bir insan olarak tanıtan dolandırıcı, parasız kaldığını belirterek, üzerindeki değeri düşük altın ve pırlanta görünümündeki maddeleri kıymetliymiş gibi yüksek fiyata satıyor.

Vampirler...

Hasta çocukların sırtından vurgun

Ankara'da hastanelere tıbbi malzeme satan bazı şirketlerin, hasta çocukları kullanarak kurumları milyarlarca lira tokatladıkları ortaya çıktı. Dolandırıcılık olayı şöyle gelişti: Tıbbi malzeme satan bazı şirket yöneticileri, hastanelerde tedavi gören hasta çocukların yakınlarıyla temasa geçti. Yöneticiler, tedavide yardımcı olmak bahanesiyle hasta yakınlarından çocukları hakkında gerekli bilgileri, hatta sevk kağıtlarını aldılar. Daha sonra bu hastaların bağlı bulundukları kurumlara, sağlık malzemesi satılmış gibi naylon faturalar gönderip, milyarlarca lira dolandırdılar. Hasta çocukların sırtından para kazanan şebeke tesadüfen ortaya çıkartıldı. Aziz Öztürk, Ankara Hastanesi'nde ameliyat olan oğlu Ertan Öztürk için Bio Medikal Şirketi'nden toplam 150 milyon lira tutarında malzeme aldı. Bir süre sonra Aziz Öztürk'ün çalıştığı kuruma 1 milyar 809 milyon liralık fatura geldi. Tesadüfen faturayı gören baba Öztürk, savcılığa başvurdu. Savcılığın talimatıyla polis olaya adları karışan Raşmed, Çığ Medikal, Ün-Ka Medikal, BİO Medikal şirketlerinin yöneticilerinden Cemalletin Aslan, Yusuf Kara, Nezih Aslan, İbrahim Topsakal ve Ayhan Özel tutuklanırken, Esat Bayat, Orhan Özel'in tutuksuz yargılanmalarına karar verildi. Sanıkların, Türk Telekomünikasyon Genel Müdürdlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı, Başkent Elektrik dağıtım, Türk Telekom A.Ş. gibi bir çok kuruma milyarlarca liralık fatura gönderdiği ortaya çıktı. Sanıkların işyerlerinde yapılan aramalarda, kurumlara gönderilmek üzere hazırlanan çok sayıda naylon fatura bulundu. Bir ilkokulda hizmetli olarak görev yapan Ömer Bahadır da başına gelenleri Hürriyet muhabirine şöyle anlattı: ‘‘Çocuğum altını ıslatıyordu. Mevki Hastanesi'ne götürdüm. Burada iki hap verdiler. Sevk kağıdını orada unutmuştum. Nasıl ele geçirdiler bilmiyorum, okula 1 milyar 839 milyon liralık fatura göndermişler.’’

Otuz ayrı bankadan emekli maaşı aldılar

Ankara'da bir dolandırıcılık şebekesinin SSK'yı dolandırma yöntemi, duyanları hayrete düşürdü. 5 kişiden oluşan şebeke elamanlarının, ölmüş kişilerin SSK'daki dosyalarını kullanıp kendilerine ve akrabalarına yaklaşık 30 ayrı banka şubesinden, 40'ın üzerinde hesapla emekli ve yetim maaşı bağlayıp, 10 yıl devleti dolandırdıkları belirlendi. Olay SSK Tahsis Dairesi'nde araştırma yapan bir müfettişin şüphelenmesi üzerine ortaya çıktı. Araştırma sonunda banka şubelerinden düzenli olarak para çeken kişiler belirlendi ve savcılığa bildirildi. Sanıklardan Ramazan Celair'in 1987 yılında SSK'da görev yaparken, ölmüş kişilerin dosyalarını kullanarak, Cevriye Ceyhun, Zekerya Damgalı, Bedriye Damgalı, Mehmet Emin Çengel, Kadriye Çengel ile akrabaları ve çocuklarına emekli ve yetim maaşı bağladığı ortaya çıktı. Bu kişilerin 1988'den bu güne kadar 30 ayrı banka şubesinden, 40 ayrı hesapla SSK'yı milyarlarca lira dolandırdığı belirlendi. Ramazan Celair'in 1988 yılında SSK'daki işinden ayrılarak, Zekerya Damgalı ile ortak lokanta açtığı anlaşıldı. Soruşturmayı yürüten Savcı Tekin Koçtekin'in talimatı üzerine Mali Şube polisi tarafından gözaltına alınan sanıklardan Ramazan Celair, Zekerya Damgalı, Bedriye Damgalı, Mehmet Emin Çengel ve Kadriye Çengel tutuklanarak cezaevine konuldular. Sanıklar mahkemede bilerek dolandırıcılık yapmadıklarını, bankadan kendilerine gelen belgeler üzerine gidip paraları çektiklerini iddia ettiler.

Ne olacak bu memleketin hali!

Çeteler, vurgun, soygun, dolandırıcılık, ahlaksızlık, rüşvet... Ve Başbakan Yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı İsmet Sezgin'in hali... ‘‘Ne olacak bu memleketin hali’’ dercesine düşünceli görünen Sezgin, yorgun ama bıkkın değil. Bursa Genç İşadamları ve Yöneticileri Derneği'nce (GESİAD) düzenlenen toplantıya katılarak bir konuşma yapan Sezgin, ‘‘Çetelerle, mafya bozuntularıyla siyaseti kişisel çıkarlarına alet edenlerle, ülkeyi tek boyutlu insanlardan oluşan bir yobazlar topluluğuna dönüştürmek isteyenlerle çağdaş uygarlık seviyesine ulaşılması mümkün değildir. Çağdaşlık ve uygarlık, serbest düşünceyle akıl, teknoloji, bilim ve demokrasiyle mümkündür. Kirlerden, bu safralardan arınmak gerekiyor. Bunun için verilen mücadele her zaman diri tutulmalıdır’’ dedi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!