Halkın günahı ne?

Doğan HIZLAN
Haberin Devamı

35. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde sanatçı örgütlerinin protestosu yüzünden tatsız günler yaşandı.

Bizim en eski, en etkili film festivalimiz de kurumlar arası iletişimsizlikten, düzenlemedeki, nasıl olsa hallolur, anlayışımızdan ötürü halkı üzdü.

Her yıl kortejde, tanınmış sinema sanatçılarını görmeye alışmış halk, onların yokluğuna yadırgıyordu.

Televizyonda söylenenleri dinledim, onlar, sanatçıların bir iç mesele yüzünden buraya gelmeyişlerini anlayamadılar.

Neden anlasınlar? Böyle bir zorunlulukları yok.

Festivali, Türkiye'nin Oscar'ı olarak takdim ediyorsunuz, iddialısınız. Ama her zaman olduğu gibi, dereden geçip çayda boğuluyoruz.

Menderes Samancılar ve Kadri Yurdatap yaptıkları açıklamada, bir yanlış anlaşılma ve iletişimsizlik yüzünden bu aksaklıkların ve polemiklerin kamuoyuna yansıdığını belirttiler.

Peki, iyi güzel de, aynı ülkede yaşayan, aynı iş kolunda faaliyet gösteren insanların iletişimsizliklerini, iletişim çağında anlamak mümkün değil.

Anadolu Ajansı'nın bir panel haberinde şöyle bir cümle var:

‘‘Tüm olumsuzluklara rağmen, başarılı bir biçimde devam eden festivalde...’’ Ben bu cümleden bir şey anlayamadım. Olumsuzluklar var ama gene de başarılı.

Başarı sözünü o kadar yerli yersiz kullanıyoruz ki, bazan başına koyduğumuz bir açıklama, başarıyı götürüyor.

***

ATİLLA Dorsay'ın yönettiği ‘‘Altın Portakal Film Festivali'nin Türk Sineması ile İlişkileri ve Etkileşimi’’ konulu panelde, bu yıl festivale gelmeyen sanatçılar ve protesto eden dernekler tartışıldı tartışıldı, haberini okurken, bir düzenleme hatasından doğan tatsızlığı düşündüm.

Dorsay, 1975 yılında Lütfi Akad'ın Gelin filmi ile festivalin havasının değiştiğini söylüyor.

Gerçekten de festivallerin kaderini ve saygınlığını ödül alan eserler tayin eder. Çok doğru bir saptama.

Altın Portakal Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü Gaye Doğanoğlu'nun açıklamasında, ÇASOD ve SODER'in bağış alamaması yüzünden katılmadığını açıklaması da doğrusu beni üzdü.

Halkın önüne çıkacak sanatçıların bu tür bir karar almalarını doğrusu anlayamıyorum.

Bakın işin kötü yanı ne?

Şimdiye kadar basında ve televizyonlarda festivale katılan fimlerin niteliği yerine, kim katıldı, kim protesto etti gibi konular öne çıktı.

İşin sanat yönüne eğileceğimize, biraz abartma payını saklı tutsak da, dedikodusuna takıldık.

Türk Oscar'ı iddiaları da gereksiz bir anlaşmazlık yüzünden polemik konusu oldu.

***

İDDALARIMIZI, iyi niyetlerimizi gerçekleştirecek planlama yeteneğinden yoksunuz.

Tartışamalar bunu ispatlıyor.



Yazarın Tüm Yazıları