Katilin robot resmi...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Son rapor sayesinde umuyoruz ki pek çok olay aydınlanacak. Ve belki de, ölümünün beşinci yıldönümünde dün kendisini sevgiyle andığımız Uğur Mumcu olayı dahil pek çok olayın esrar perdesi kalkacak.

Örneğin 1990'ın Ekim ayında öldürülen Doç. Dr. Bahriye Üçok ile 1992 Eylül'ünde öldürülen Musa Anter olayları belki de bu sayede aydınlanacak.

Aradan 20 yılı aşkın süre geçtiği için 1 Mayıs 1977'de Taksim Meydanı'nda işçiler miting yaparken kalabalığın üzerine ateş eden ve -yanılmıyorsak- 92 kişinin ezilerek yahut vurularak ölmelerine yol açanların ortaya çıkartılabileceğini söylemiyoruz. Çünkü bulsanız bile ‘‘O olaylar zamanaşımına uğradı’’ derler.

O nedenle eski Malatya Belediye Başkanı Hamit Fendoğlu'nun Nisan 1978'de aynen Bahriye Üçok gibi, evine gönderilen bombalı bir paketin patlaması sonucu öldürülmesinin de artık ele alınabileceğini iddia etmiyoruz. Çünkü bizim yetkililer kımıldayıp da konuyu incelemeye başlayıncaya kadar onun da 20 senesi dolmuş olur.

Neden bunlardan söz ediyoruz da örneğin Muammer Aksoy'un, Çetin Emeç'in, Turan Dursun'un öldürülmelerini saymıyoruz biliyor musunuz?

Biz Aksoy'un, Emeç'in ve Dursun'un Türkiye'deki laik kesime gözdağı vermek isteyen ve Türkiye'de birçok cinayete karışan İran gizli servisi veya onun tuttuğu kiralık katiller tarafından öldürüldükleri inancındayız.

Oysa ötekilerin arkasında, ‘‘elinin ne kadar kirli’’ olduğu Kutlu Savaş'ın raporuyla bir kere daha ortaya çıkan devletin -özellikle MİT'in- bulunduğu iddialarına artık biz de ciddiyetle kulak veriyoruz.

Zaten resme bu açıdan bakınca sözünü ettiğimiz olayların yani -hadi çok eskileri bir yana bırakın- Üçok, Anter ve Mumcu cinayetleri soruşturmalarının neden bir milimetre olsun ilerlemeden rafa kaldırıldığını açıklayabiliyorsunuz.

Kaldı ki Mumcu olayının soruşturmasını yapan Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Ülkü Coşkun'un, Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'ya, ‘‘Bu iş ancak devlet isterse çözülür’’ anlamında sözler söylediği ve Coşkun'un ‘‘görevini savsakladığı’’ yargı hükmüne bile bağlandı.

Savsaklanma o kadar bariz idi ki, daha ilk dakikalardan itibaren ‘‘delil toplama’’ bahanesiyle ‘‘delillerin süpürülüp yok edildiği’’ ortaya çıktı. Keza Çetin Emeç'i öldüren İslami Hareket isimli örgütün lideri Şefik Polat iki kere yakalandı, ama ikisinde de polis, Polat'ı serbest bıraktı.

İslami Hareket örgütü elemanlarının yakalanmalarıyla ilgili tutanakların tarihleri her nedense tahrif edildi (değiştirildi). Mumcu'nun öldürülmesinden 10 dakika önce olay yerinde olduğunu söyleyen Ayhan Aydın isimli biri, tanık olarak ortaya çıktığına bin kere pişman edildi.

Bu da yetmedi TBMM'nin ‘‘Faili Meçhul Cinayetleri’’ araştırmak amacıyla geçen dönemde kurduğu Araştırma Komisyonu'nun çalışmaları engellendi. Bunu Komisyon Başkanı Sadık Avundukluoğlu çok söyledi, ama kimseye işittiremedi.

Ama katilin yüzünü göremesek de artık robot resmine sahibiz.

Ölümünün beşinci yıldönümünde Uğur Mumcu hâlâ gerçekler ortaya çıksın diye tüm şer güçleriyle boğuşuyor. Çünkü kendi katilini bulacağını biliyor.













Yazarın Tüm Yazıları