Her yerde ‘test’ var

Güncelleme Tarihi:

Her yerde ‘test’ var
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 1998 00:00

Pakize SUDA
Haberin Devamı

Önüm, arkam, sağım, solum test. Hangi dergiyi, hangi gazeteyi açsam karşıma çıkıyorlar. ‘‘Aşık mısınız?’’, ‘‘Ne kadar dürüstsünüz?’’, ‘‘Eşinizi öldürebilir misiniz?’’, ‘‘Ürkek bir kız mı, cesur bir kadın mısınız?’’, ‘‘Paranoyak mısınız?’’, ‘‘Kazanmak için her şeyi yapar mısınız?’’, ‘‘İyi bir eş misiniz?’’, ‘‘Ne kadar erotiksiniz?’’ v.s. Bu böyle uzayıp gider. Bunların sayesinde ciğerinizi okursunuz, hayatınız kolaylaşır, ne istediğinizi bilirsiniz.

Mesela sabah kalktınız, canınız şöyle kızarmış ekmekli, tereyağlı, reçelli bir kahvaltı istedi. Ekmekler kızarırken gazetelere bir göz atayım dediniz. Sayfaları çevirirken karşınıza ‘‘Ağzınızın tadını biliyor musunuz?’’ diye bir test çıktı. Soruları tek tek cevapladınız. Sıra testin sonucuna geldi. Aaaa! Meğer siz kızarmış ekmekle tereyağından nefret edermişsiniz. Hele reçeli ağzınıza koymazmışsınız. Kahvaltıda sucuklu yumurtaya bayılırmışsınız. Şimdi, içeride boşu boşuna kızaran ekmeklere mi, bugüne kadar yediğiniz kavanozlar dolusu reçele mi, aranızdaki sımsıkı bağa rağmen bunca yıl ihmal ettiğiniz sucuklu yumurtaya mı, yoksa elin adamının beş dakikada şıp diye anladığını, sizin bugüne kadar nasıl olup da anlayamadığınıza mı yanarsınız?

Mesela ben geçen gün, bu testler sayesinde paranoyak olduğumu öğrendim. Gerçi bu benim için pek sürpriz olmadı. Acaba dinleyen var mı diye aniden kapıyı açmalar, gözetlerler diye perdelerde milim aralık bırakmamalar, taksiden evi öğrenmesinler diye bir sokak ötede inmeler vs... Yakınlarım bunu sık sık dile getiriyorlardı, ancak koskoca bir gazete tarafından onaylanınca, işin ciddiyetini anladım.

Sorulara bakın!

Anladım anlamasına da İstanbul'da turizmi canlandırmak için ‘‘Tarihi eserleri şehrin her yerine dengeli bir biçimde serpiştirir misiniz?’’, yoksa ‘‘Yerebatan Sarayı'nı yüzmeye mi açarsınız?’’, ‘‘Coca Cola'nın idaresi size verilirse şişesine kulp mu taktırırsınız?’’ sorularıyla paranoyak olduğumu nasıl olup da anladıklarını çözemedim.

Bu testlerdeki soruların çoğunu anlamak için üniversite mezunu olmanız yetmez, master yapmış olmanız gerekir. Bakın size bir örnek:

‘‘Komşunuzun gömleğini sormadan ödünç aldınız ve şimdi önünde leke var, ne yaparsınız?’’ Komşunun gömleğini ödünç almayı anlıyorum da sormadan ödünç almak nasıl oluyor anlamıyorum. Acaba şöyle mi oluyor? Kapıyı çalıyorsunuz, komşunuz açıyor, siz hiçbir şey söylemeden doğruca elbise dolabına gidip gömleği alıyorsunuz ve komşunuz şaşkınlıkla sizi izlerken elinizde gömlekle kapıdan çıkıp gidiyorsunuz. Ya da komşunuz evde yokken kapısına anahtar uydurup açıyorsunuz, dolaptan gömleği alıyorsunuz, dolabın kapağına ‘‘Ödünç aldım’’ diye not bırakıyorsunuz.

Nasıl birisiniz?

Ben de bugün bu köşede size bir test uygulamaya karar verdim. ‘‘Nasıl birisiniz?’’ Bunu hâlâ anlamış değilseniz, üzülmeyin. Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Aşağıdaki soruya en uygun cevap sizce hangisiyse derhal işaretleyin, kim olduğunuzu öğrenin.

Kafanıza saksı düşse ne yaparsınız?

a) Ay! diye bağırırım

b) Sevgilim bana çiçek yollamış derim

c) Saksının kırılıp kırılmadığına bakarım

d) Hemen koşup piyango bileti alırım

Sonuç:

(a) Şıkkını seçenler

Acı katsayınız yüksek, canınız çok kıymetli. Siz gözünüzü görseniz yara zannedersiniz. Hayat acılarla dolu unutmayın. Her başınıza düşen saksıya böyle bağırıp çağıracaksanız evinizde oturun, dışarıya çıkmayın. Hadi çıktınız diyelim, o zaman biraz açıktan yürüyün. Sizin canınız tatlı diye kimse penceresine önüne saksı dizemeyecek mi?

(b) Şıkkını seçenler

Siz iflah olmaz bir romantiksiniz. Biri sizi boğmaya kalksa ‘‘Bana gerdanlık alacak, boynumun ölçüsünü alıyor’’ diye düşünürsünüz.

(c) Şıkkını seçenler

Bugüne kadar hep başkaları için yaşamışsınız, kendinize hiç önem vermemişsiniz. Asla bencil değilsiniz. Başkalarının mutluluğu sizin için her şeyden önemli. Gerçi bu şıkkı seçen biri olduğuna inanmıyorum, ama eğer varsa ve erkekse ve de boyu boyuma, yaşı yaşıma uygunsa beni arasın.

(d) Şıkkını seçenler

Siz şimdi aklınız sıra ‘‘Binlerce kişinin içinden bu saksı bula bula beni bulduğuna göre, şans niye bulmasın’’ diyorsunuz değil mi? Çok iyimsersiniz. Böyle olmaya devam edin, Allah'tan umut kesilmez.

Mış, muş köşesi

Almanlar Yozgat'lıymış.

Oh! Yıllarca bizi küçümsediler, ‘‘Evinize dönün’’ diye yazılar yazdılar, şimdi kendileri dönsünler evlerine de görelim.

Hülya Avşar ‘‘Azma noktasındayım’’ demiş.

Eyvah! Şimdi ötekiler de ‘‘Ben daha azgınım’’ diye çıkarlar ortaya. Bir zaman milletçe ‘Hangisi daha güzel’ sorunumuz vardı, şimdi de bu çıktı başımıza.

Rus kadınları Türk erkeklerini nazik, şefkatli ve sevgi dolu buluyorlarmış.

Sizleri bilmem, ama ben bunu hiç farketmedim bugüne kadar. ‘‘El iyisi’’ diye bir tabir vardır, bizimkiler de öyle demek ki.

Hollanda'nın ilk Türk milletvekili Nebahat Albayrak ‘‘Türkiye'de siyaset erkek işi’’ demiş.

Bizde siyasetçiler genelde milletin anasını sevdikleri için, bunun erkek işi olması gayet doğal.

Tansu Çiller DYP'yi yürütmüş.

Aaa! Pes doğrusu, bu kadarına cesaret edeceği aklıma gelmezdi.

Tayyip Erdoğan, Efes Pilsen basket takımının 1996 yılında aldığı Koraç Kupası'nı kadeh zannetmiş.

Takımın ismi Efes Pilsen ya, ‘‘Bunların zaten isminde meymenet yok ki kupalarında olsun’’ demiştir.

Bilimadamları cehennemin 445, cennetin 232 derece olduğunu söylemişler.

İster misiniz şimdi günahkâr patlaması olsun? Nasıl olsa öyle de yanmak var böyle de.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!