Trafik yalnız bizim başımızın belası değil

Tufan TÜRENÇ
Haberin Devamı

Önce Anadolu Ajansı'nın trafik kazalarıyla ilgili şu ilginç haberini hep birlikte okuyalım:

‘‘Uluslararası Karayolları Güvenliği Teşkilatı'nın 1996 yılı rakamlarına göre, 48 milyon aracın bulunduğu Almanya'da trafik kazalarında 9 bin 400 kişi yaşamını yitirdi.

Nüfusu 58 milyon ve taşıt sayısı 24 milyon 584 bin olan Fransa'da ise 1996 yılında 125 bin trafik kazası oldu. Bu kazalarda 8 bin 80 kişi öldü.

İtalya'da ise 1996 yılında meydana gelen 180 bin trafik kazasında 6 bin 600 kişi öldü. 1996'da 57 milyon nüfusu bulunan İtalya'nın 35 milyon taşıtı bulunuyor.

Nüfusu geçen yıl 1 milyar 231 milyon olan Çin'de halen 35 milyon 797 bin araç bulunuyor. Çin'de geçen yıl 287 bin kaza oldu ve 73 bin 655 kişi hayatını yitirdi.

Araç sayısı 9 milyon 553 bin olan Güney Kore'de geçen yıl 265 bin trafik kazası meydana geldi ve bu kazalarda 12 bin 653 kişi yaşamını yitirdi.’’

Nasıl, şaşırtıcı değil mi?

Doğrusu, okuyunca ben de şaşırdım. Yalnız şaşırmadım, biraz da sevindim.

Sakın bunu insanların ölümüne sevinmek diye değerlendirmeyin.

Ama bu faciayı tek başına yaşamadığımızı öğrendiğim için yüreğime su serpildi. ‘‘Bu katliam yalnız bizde olmuyormuş’’ diye de düşündüm.

Türk toplumunun bilim ve teknolojiye uyum sağlayamaması konusundaki karamsarlığım, hatta korkum biraz olsun dağıldı.

Şimdi de Anadolu Ajansı'nın Türkiye ile ilgili haberini okuyalım:

‘‘Ülkemizde bu yılın ilk 7 ayında meydana gelen trafik kazalarında 2 bin 713 kişi hayatını yitirdi. Emniyet Genel Müdürlüğü Trafik Hizmetleri Başkanlığı'ndan verilen bilgiye göre, aynı dönemde 220 bin 798 trafik kazası meydana geldi.

Bu kazalarda 62 bin 539 kişi de yaralandı. Kazalar 1996 yılının ilk 7 ayına göre yüzde 19 arttı. Yaralı sayısı yüzde 5 artarken, ölüm oranlarında yüzde 5.5 oranında bir azalma oldu.

Türkiye'nin 1987 yılında toplam karayolu 59 bin 169 kilometre iken, 1997 yılında 3.6 oranında artarak 61 bin 326 kilometreye çıktı.

Türkiye'deki araç sayısı ise 1987'de 2 milyon 987 bin 215'ten 1997 yılında 7 milyon 367 bin 870'e ulaşarak, yüzde 146.6 oranında arttı.

Son 10 yılda Türkiye'nin nüfusundaki artış yüzde 24.2 olarak belirlenirken, sürücü belgesi sayısında 139.5 oranında artış kaydedildi. Aynı dönemde trafik kazalarında yüzde 277.9'luk yükselme meydana geldi.’’

Dünyadaki durum ne olursa olsun, bizim hiç tutar tarafımız yok.

Çünkü, rekor her şeye rağmen bizde. Böyle giderse aradaki farkı her geçen yıl biraz daha da açarız.

* * *

Biliyorum, bizdeki durumu uygar ülkelerle karşılaştırmak yanlış olur, çünkü bizdeki araç sayısı çok düşük.

Ama bizim karayolu ağı da onlarınkinin yanında çok zavallı kalır.

33 ölümlü son kazaya bakmayın. O anormal bir durum. Aslında otoyollarda kaza oranı sıfıra yakın.

Demek ki, bu trafik facialarını azaltmak için baş döndürücü bir hızla artan araç sayısını kaldıracak kadar yol yapmak zorundayız.

Tansu Hanım'ın durdurduğu otoyol inşaatlarını yeniden başlatmalı ve çok hızlandırmalıyız.

Çünkü, Hanımefendi bu konuda bize çok zaman kaybettirdi.

Sonra... Kamyon ve otobüs sürücüleri arasındaki, sayıları hiç de az olmayan ruh hastalarını acilen ayıklamalıyız.

Kuralları çiğneyen sürücülere hiç acımamalıyız.

Güvenli araç üretimi konusunda ödün vermemeliyiz.

Standarda uymayan araçların trafiğe çıkmasını engellemeliyiz.

Rüşvet yiyen görevlileri kulağından tuttuğumuz gibi atmalıyız.

Bu arada özellikle yük ve yolcu taşımacılığını en kısa zamanda demiryoluna ve denizyoluna kaydırmalıyız.

Bunları yapmazsak, Türkiye'deki araç sayısı 30-40 milyonlara geldiği zaman inanın sokağa bile çıkamayız.

Yazarın Tüm Yazıları