Peki buna ne demeli?

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Bolu'nun Kaynaşlı mevkiinde otobüs kullanırken uyuyan ve 30 kişinin ölümüne sebep olan sürücüyle ilgili haberin daha dumanı üstündeyken önceki gece de polisin yaptığı trafik denetiminde, Pamukkale Otobüs İşletmesi'nin İstanbul-Ayvalık seferini yapan otobüs sürücüsü Muhsin Vurucuoğlu'nun, direksiyon başına içkili olarak oturduğu ortaya çıkmış.

Sürücünün ehliyetine 3 ay süreyle el konulmuş.

Haberi dün okuyunca Kaynaşlı olayı üzerine Hürriyet'in attığı manşete gösterilen tepkiler aklımıza geldi:

Biliyorsunuz o sürücüyü Hürriyet, ‘‘hayvan’’ olarak nitelemişti.

Bu söze itiraz edenler genellikle ‘‘Hayvanlara hakaret etmeyin’’ diyorlardı. Hatta dostumuz Özer Ölçmen bir faks mesajı göndermiş ve ‘‘Sahibini kardan çıkaran St.Bernard köpeğini, cokeylerin üzerinden atlayıp cokeyini bekleyen koşu atlarını, sarp kayaların üzerinden sahibine ısınsın diye odun taşıyan eşeği bu katille nasıl bir tutarsınız?’’ demişti. Ardından da ‘‘Asıl bu canilere direksiyon veren şirketlerle uğraşmanızı dilerim’’ diye ilave etmişti.

Ölçmen haklı. Gerçekten yeterince eğitimli, donanımlı ve özellikle etkin olmadığını düşündüğümüz polisin kusuru çok, yayanın kusuru çok, Karayolları'nın kusuru çok, yasal eksiklerin ve yanlışların kusuru çok... Ama özellikle şehirlerarası yollardaki kazalarla ilgili en büyük kusur modern işletmecilikten habersiz taşımacılık şirketlerine aittir.

Buna basınımızın ve bu olaylarla ilgili bilgileri basına aktaran Emniyet (Trafik) görevlilerinin kusurunu da eklemek gerek.

Çünkü emniyet görevlileri ‘‘hangi şirketin’’ arabasının kaza yaptığını genellikle söylemez. Onun yerine tutar ‘‘......’’ plakalı araçla ‘‘......’’ plakalı aracın çarpışmasından (veya devrilmesinden) söz eder. Oysa insanımız, yolcusunu hangi saatte nereden kalkan hangi şirketin arabasına bindiriyorsa, onu bilir. Şirket adına bakar.

Basınımız da genel olarak şirket adı yazmaz.

Neden yazmaz, hiçbir açıklaması yoktur.

Biz bir süre ‘‘Acaba içimizden bazıları bunlar yayınlanmasın diye otobüs şirketlerinden para mı yiyor?’’ diye de düşündük. Ama bu kuşkuyu destekleyecek bir tek örneğe bile rastlamadık. O yüzden bu kusuru anlamsız ve yanlış bir gelenekten başka bir şeye bağlayamadık.

Aslında Emniyet Teşkilatımız görevini tam olarak yapsa, her yıl bir rapor yayınlar: ‘‘Geçen yıl içinde şu şu şirketlerin araçları şu kadar kaza yaptı, bu kazalarda şu kadar insan öldü’’ filan der. Başarılı ve güvenli olanla güvenli olmayanı ayırır. Halka da yol göstermiş olur.

Trafik, biliyorsunuz en vahim sorunlarımızdan biri. O kadar ki, artık trafik kazası yüzünden en az bir can kaybetmemiş aile nerdeyse kalmadı. O yüzden sadece şirket adı yazarak yahut yasa değiştirerek bu sorunun çözüleceğini sanmak safdillik olur.

Bu kadar vahim ve başıboş bir sorun, o çözüme kavuşuncaya kadar eğilmek bizim de borcumuz. Tabii, biz de o arada bir trafik kazasına kurban gitmezsek.

Yazarın Tüm Yazıları