Di...

Bekir COŞKUN

Ona kısaca ‘‘Di'' diyebilirsiniz...

Çünkü birkaç gün onunla yatıp, onunla kalkacaksınız... Adını bilmeden olmaz...

Tam adı ‘‘Diana'' diye yazılıyor, ‘‘Dayana'' diye okunuyor, yine karıştırmayın...

O bir prenses...

Krallardan, kraliçelerden, düklerden, veliaht ve prenslerden geçilmeyen ‘‘demokrat'' Batı'nın prenseslerinden biri...

Prenses Di, İngiltere Prensi Charles'ın dul eşi... İki oğlu var... Sevgilisi Dodi ile gazetecilerden kaçarken trafik kazasında öldü...

Dodi kim?..

Kimse kim...

Ama onu da tanımak, adını öğrenmek, onu haklı ya da haksız bulmak, ona üzülmek, onun hakkında fikir yürütmek zorundasınız...

Yoksa bu dünyada yaşamıyorsunuz demektir...

*

Ki ben, salak gibi gündemin dışında kalmamak için oturdum bir playboy çapkını olan Dodi'nin yaşamını, iş hayatını, boyunu bosunu, çapkınlıklarını ezberliyorum...

Yani şu an ‘‘Yıldırım Beyazıt kim?..'' deseniz, bendenizde ‘‘tık'' yok... Ama Dodi'yi sorun...

Kont Spencer...

(Di'nin erkek kardeşi...)

Cinayeti medyanın işlediğini söyledi...

Oysa polisin sokak ortasında şakağına kurşun sıkarak öldürdüğü zenci çocuğa, ya da böbrekleri sökülüp zenginlere satılan fakir gençlere hiçbir zaman bu kadar yer vermeyen Batı medyası, bilmece köşelerine kadar Di ile dolu...

Batı'da medya adeta kilitlendi...

Ya bizim medya?..

Ölüm her zaman hüzün ve acıdır... Ve muhtemelen biz onların acısını paylaşıyoruz... Hiç ulusal sorunumuza olmadığı kadar yer ve laf ayırarak... Tüm sayfaları, köşeleri, ekranları, saatleri, dakika ve saniyeleri doldurarak...

Ne kırk kişinin öldüğü trafik kazası bu denli ‘‘yorumsal'' bulunmuştu, ne yüzlerce kişinin öldürüldüğü katliamlar...

*

Siz de aklınızda ne sorununuz varsa unutun...

Kimi görseniz ‘‘Di de öldü...'' diye lafa girin... Göreceksiniz karşınızdaki de ‘‘Oh, zavallı Dodi...'' diye devam edecektir...

Doğrusunu isterseniz ben bunu çok da yadırgamıyorum... Zaten medya onlar için vardır... Ünlü ve zenginlerin ölümü böyle olur...

Ünsüz ve yoksullar ise sessiz ölürler...