Ölüme hazırlık

Güncelleme Tarihi:

Ölüme hazırlık
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 08, 1997 00:00

Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Hazırlanmak bir işe yarar mı?

Yaramaz mı?

Yoksa, bilmediğimiz, tanımlayamadığımız duygular, acılar bizi sardığında elden bir şey gelmez, hep ‘‘hazırlıksız'' mı yakalanırız!

Siz, hazırlık yapıyor musunuz?

Nelere hazırlık yapıyorsunuz?

Hangi duygular için ‘‘hazır durmaya'' çalışıyorsunuz?

Hazır, ben saçmalamaya başlamışken...

‘‘Hazırlanmak''la neyi kasdetmeye çalıştığımı anlatayım da, ne demek istediğim anlaşılsın.

Yarınki Hürriyet Pazar'da, tarafımdan yapılmış bir röportaja rastlayacaksınız. Bir buçuk sene önce, Bodrum'da bir trafik cinayetinde oğlunu kaybetmiş bir annenin röportajına. Daha doğrusu, hayatta en korktuğu şeyin başına geldiğini anlatan birinin ‘‘acı''sına, ‘‘daha fenası olamazdı'' diyen ve çocuğunun ölümünü kabullenemeyen bir annenin isyanına tanık olacaksınız.

Ben o söyleşiyi yaparken çok etkilendim.

Soruları sorarken, çocuğum olmamasına rağmen kendimi hem annenin, hem de artık bir daha gelmemek üzere başka bir yere giden oğlunun yerine koymaya çalıştım.

Doğal olarak çok sarsıldım.

Daha orada, telefona sarılıp, sevdiğim herkesi aradım.

İşte buydu, hazırlıkla, daha doğrusu ‘‘ölüme hazırlık''la kasdettiğim. İnce planlanmış bir ‘‘acı gerçeği'' aşma planı. O gerçeğe ne kadar yakın durursan, sanki o kadar kolay aşabilecekmişsin gibi. Doğru olması gerekmiyor ama gerçek.

Ölüm kadar gerçek.

Ben hazırlanmaya uğraşıyorum.

Sizi de hazırlamaya uğraşıyorum...

Bugün 24 yaşındaki genç kızını trafik canavarına kaptıran bir başka babanın, avukat Metin Ünsal'ın isyanını, yarın da Perla Erbeş'in o inanılmaz acısını okuyacaksınız!

* * *

‘‘Perla Erbeş ne durumda, İzi Erbeş'in davası ne oldu bilmiyorum, bizimki bitti. Ehliyetsiz, sarhoş araba kullanıp korkunç bir sürat yapan ve olayda 8/ 8 kusurlu bulunan sanık, Ankara 11. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 14/5/ 97 gün 996/761 sayılı kararıyla ve TCK 455/2 maddesi gereğince 4 yıl hapse mahkum edildi. Yasanın bu maddesi, sanığın 4 ile 10 yıl arasında cezalandırılmasını öngörüyor.

Yani sanık, verilebilecek en az cezayla cezalandırılmış oldu.

Sanık, kaza anından bu yana tutuklanmamış ve duruşmaları serbest yapılmıştı. Bütün çırpınmalarımıza ve hiç değilse hüküm ile birlikte tutuklanması isteklerimize rağmen, 4 yıla hükümlü sanık, karar verildiğinde de tutuklanmadı ve şimdi yaz tatilini geçiriyor.

Peki ne olacak?

Karar kesinleştiğinde İnfaz Savcılığı'na gönderilecek...

Savcılık da teslim olması için hükümlüye davetiye gönderecek...

Sonrasının ne olacağını da hiçbirimiz bilmiyoruz.

Bütün bunları size niye yazdım?

Geçen hafta sayın Mesut Yılmaz'ın annesinin bir trafik kazası geçirerek yaralandığını üzüntüyle öğrendik. Sanık hakkında henüz dava dahi açılmadı. İki araç sürücüsünden hangisinin ne oranda kusurlu olduğunu ve kamyonet sürücüsünün hapse mahkum olup olmayacağını henüz bilmiyoruz. Buna rağmen, yaralamaya sebebiyet veren sürücünün tutuklanarak cezaevine konulduğunu yine medyadan öğrendik.

Bu durumda haykırmak istiyorum:

Sayın savcılar, hakimler, yüksek mahkeme yargıçları, trafik canavarı ile mücadele için, bu suçlardaki ceza uygulamasında artık bir kıstasa, görüş birliğine varın. Yasanın öngördüğü asgari ve azami ceza uygulamasında, hapis cezalarının paraya çevrilmesinde, ertelenmesinde, tutuklamalarda bir istikrar, eşitlik sağlayın. Trafik canavarından yüreği yanık bir yargıç 3 aylık bir hapis cezasını dahi paraya çevirmez ve ertelemezken, dört yıllık bir cezayı bir başka yargıç paraya çevirmesin. İnsanları bizzat adalet aramaya sevk etmesin. Trafik canavarıyla savaşta en büyük görev sizin. Bir gün sizin de başınıza gelmeden, yüreğiniz yanmadan bu görevi en büyük gayretle yapın ki, içki içip otoyolda kamyonuyla ters yola girip insanı öldüren canavar, kameralara kayıtsızca bakmasın, canavar adayları da korkusuzca yollara çıkamasın. Metin Ünsal.''

* * *

Tabii bir de şu var...

Siz istediğiniz kadar hazırlıklı olun.

Bu ülkede en azından başbakan annesi ya da çocuğu (hadi eşini de ekleyelim) pis bir trafik felaketine uğradığınızda sizin canınızı yakana hiçbir şey olmuyor. Ya da onun gibi bir şey. Alkollü bile olsa, ehliyetsiz bile olsa elini kolunu sallayarak dışarıda serbest dolaşabiliyor. Her şey hakimin insafına, değerlendirmesine kalıyor.

Bu yüzden bazı trafik canavarları tutuklanıyor, bazıları tatilde!

Para cezaları yetersiz vesaire vesaire...

İnsanın içinde bir adaletsizlik duygusu kalıyor.

Olaylar birbirine eklendikçe de o duygu yerleşiyor, bir daha da gitmiyor.

Metin Ünsal'ın başına gelen gibi...

Öyle değil mi?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!