Belgeli rezalet...

Oktay EKŞİ
Haberin Devamı

Seyfi Oktay Adalet Bakanı iken anımsarsınız, tüm illerin Cumhuriyet Başsavcıları, Antalya'daki bir toplantıdan sonra ‘‘laik cumhuriyeti sonuna kadar koruyacaklarına’’ dair bir bildiri yayınlamışlardı.

Şimdiki Tarım ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar'la ilgili dünkü Hürriyet'te yayınlanan haberi okuduysanız, bu yeminin ne işe yaradığını herhalde kendi kendinize sormuşsunuzdur:

Taşar 1991 yılında Devlet Bakanı iken, Şevki Yılmaz adında birinin, 7 Nisan 1991 günü Viyana'da yaptığı konuşmada kendisine ağza alınmayacak kadar ağır ve kaba sözlerle hakaret ettiğini öğrenmiş. Bu adamın o sıralarda Ankara'nın Mamak Semti'nde, Saimekadın Mahallesi Cami Sokak 18/14 numarada oturduğu tespit edilmiş.

Taşar'ın şikâyeti üzerine bu adrese giden polis, Şevki Yılmaz'ın o tarihten 4 ay önce adresinden ayrıldığını tespit etmiş. Bunun üzerine dosya Ankara Cumhuriyet Savcısı Enver Konyar'a gönderilmiş.

Laik Cumhuriyetin Savcılarından Enver Konyar, bunun üzerine konuya el koymuş.

Ve Şevki Yılmazbulmamak için ne lazımsa onu yapmış.

Mamak'taki karakol ‘‘Efendim, bu adam Rize'den RP Milletvekili adayı olmuş'' diye yazmış. Ama Enver Bey, Şevki Yılmaz'ı aynen Nasreddin Hoca'nın ev içinde kaybettiği yüzüğü kapı önünde araması gibi, her defasında yine Emniyet'in Asayiş Şubesi Müdürlüğü'ne yazı yazarak ‘‘Şevki Yılmaz'ın aranmasına aralıksız olarak ve önemle devam olunmasını'' istemiş.

Asayiş Şubesi de, Cumhuriyetimizi korumak için bu devletten maaş alan kıymetli Emniyet Teşkilatımız adına her defasında bu yazıyı Şevki Yılmaz'ın terk ettiği adres olan Mamak'taki Demirlibahçe Karakolu'na göndermiş.

Acar Savcımız ile Asayişimizden sorumlu Emniyetimizin aklına ‘‘Şu adamı milletvekili adayı gösteren partisinden soralım'' fikri hiç gelmemiş.

Onun yerine sadece, karşılıklı tam 11 defa yazışmışlar. En güzeli Sayın Savcımız da Asayiş Şubesi'ne;

‘‘Beyler... Ben size on defa yazı yazdım. Onunda da beni oyaladınız. Siz bu adamı yakalamak istemiyor musunuz?'' dememiş.

Belki de bunu o istemiş... Yoksa kendisiyle alay edilir gibi aynı evrakın on defa gidip gelmesine bir kere olsun tepki göstermez miydi?

Şevki Yılmaz o tarihte Rize'den milletvekili seçilememiş ama Mart 1994'te Rize Belediye Başkanı olmuş. Ama acar savcımızla yaman polisimiz Şevki Yılmaz'ı hâlâ, dört sene önce terk ettiği Demirlibahçe'de aramaya devam etmişler.

Taa ki... Yılmaz Aralık 1995'te Rize Milletvekili seçilince, görevine bağlılığıyla göz yaşartan bu muhteşem savcı hemen dosyayı önüne almış ve 8 Mayıs 1996 tarihinde, ‘‘Suç tarihinden itibaren beş sene geçmesine rağmen bütün aramalara (!?) rağmen bulunamadığından'', olayın zamanaşımına uğradığı sonucuna varmış ve Yılmaz hakkında takipsizlik kararı vermiş.

Böyle bir rezillik olur mu Allah aşkına?

Savcılar ve Hakimler Yüksek Kurulu ile Emniyet Genel Müdürlüğü'nün Teftiş Kurulu, bu rezillikleri de cezalandırmazsa bu kurullarda görev yapan insanlar her ay hangi yüzle maaşlarını alabiliyorlar, söylerler mi?

Yazarın Tüm Yazıları