Kıbrıs'ta barışı çeteler istemez

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Türkiye'nin KKTC ile bütünleşme kararına diplomatik tepkiler bir yana Ada'nın her iki yanında beslenen çetelerden yakında misilleme gelirse şaşırmamak lazım...

Çünkü Kıbrıs'taki statüko herkesten fazla bu çetelere yarıyor.

Sınır çizgisinin kuzeyinde ve güneyinde palazlanan çokuluslu mafya Ada'nın tek hâkimi gibi davranıyor. Üstelik egemenlik iddiasının arkasına büyük mali gücünü koyuyor.

* * *

Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin kişi başına düşen milli geliri Türkiye'nin üç katından fazla: 13 bin dolar... Rumların yıllık döviz girişi 4 milyar dolar.

Döviz kazancının yaklaşık yarısı turizm kaynaklı. ‘‘Offshore'' adı verilen özel statülü şirketler sayesinde giren döviz miktarı da azınmayacak rakama ulaşıyor: 300 milyon dolar.

Offshore şirketlerin sadece tabela ile irtibat ofis adresleri Ada'da bulunuyor. Hani eskilerin deyimiyle, ‘‘Bir masa, bir kasa'' denilen bu şirketler dünyanın dört bir yanında vergi cenneti arıyor. Kendi ülkelerinde vergiden kaçmak için kullandıkları üslerden biri Güney Kıbrıs Rum Kesimi... Ama bir farkla.

Resmi kayıtlara göre, Güney Kıbrıs'ta Rus sermayeli bin 800 offshore şirketi var. Yani Güney Kıbrıs'taki her üç yabancı sermaye şirketinden birisi Ruslara ait gözüküyor.

Gerek İnterpol gerekse ekonomik çevreler, Güney Kıbrıs'a bu ilgiyi Rus mafyası ile irtibatlı düşünüyor. Ada'nın güneyinde 100 milyonlarca dolarlık uyuşturucu ve silah parası aklandığı biliniyor.

Rusya'da mali büyüklük açısından ilk 100'e bile giremeyen bankaların Güney Kıbrıs'a yönelmeleri bu kuşkuyu güçlendiriyor.

* * *

Söz mafya bankasından açılmışken, sınır çizgisini aşıp First Merchant Bank'ı hatırlamamak mümkün mü?

Bu şaibeli bankanın ismi Susurluk soruşturmasının her aşamasında gündeme geldi. Ama ne KKTC ne de Türk makamları, iki kurucusu Rus vatandaşı gözüken bu bankayla ilgili ciddi soruşturmaya gerek duydu...

Üstelik yeni kumar yasasından sonra casinoların KKTC'ye kaydırılması teklifi hâlâ geçerliliğini koruyor. Yani Türkiye, KKTC'deki garip ilişkiler yetmezmiş gibi kumar mafyasını bu ülkeye ihraca çalışıyor.

Oysa 1996 nisan ayında Emperyal Jasmine Court Oteli ve kumarhanesini işleten Ömer Lütfü Topal'la birlikte Mehmet Özbay adıyla KKTC'ye gelen Abdullah Çatlı'nın ziyareti ve kısa süre sonra gazeteci Kutlu Adalı'nın vurularak öldürülmesi henüz unutulmadı.

* * *

Ada'nın iki yakasını da yönetmek amacıyla kirli ittifaka girdikleri anlaşılan çeteler nüfuz sahalarına kimseyi sokmak istemiyor... Statükoyu bozacak her karara direniyor, siyasi otoritenin altını oymaya çalışıyor.

Ada çeteden temizlenmeden barış zor gözüküyor.

Yazarın Tüm Yazıları