Gözlük'te Kabul Günü tartışmaları







Ayşe ARMAN
Haberin Devamı

Ne kadar zamandır böyleyim? Ses tellerimi daha az kullanalı, bilgisayar tuşlarına daha çok basalı! Bilmiyorum. Aklımdan geçenler, ellerimde söze dönüşüyor, düşüncelerimi tuşlara basıp yolluyorum. Konuşmadan anlatma çabası! Pandomim ustaları olmaya başladık hepimiz. ‘‘Özür dilerim’’ yazılı kağıtlar, ‘‘seni seviyorum’’lu yastıklar. Derdimizi ağzımızdan çıkan sözcüklerle anlatamadık. İncilerimiz döküldü toplayamadık. Ama ben mutluyum. Aklım ellerimle tanıştı tanışalı, sesimi dinlendiriyorum. Karşımdakiler duymaya başlayana kadar da, susmayı tercih ediyorum. (Ali Can)

YANIT 1

Ben ise bugün utanç içindeyim. Çoook konuşuyorum. Kendimi ve başkalarını ağzımla zehirliyorum. Karşımdakiler duymuyor ama ben anlatmaya devam ediyorum. İyi bir ikili oluruz, ne dersiniz? Siz bana çenemi nasıl kapatacağımı öğretirseniz, ben de belki ellerinizi arkadan bağlar, ağzınızı nasıl açacağınızı gösteririm.

Politik olarak farklı düşünsem de, Ateş Hattı'ndaki Emin Çölaşan'ın tavrına saygı duyduğumu vurgulamalıyım. Aynı biçimde Mehmet Barlas'a da. Oysa ben her ikisini de o kadar uzağım ki. Reha Muhtar da, yaldızlara bulanmış sözcüklerini ve edasını biraz daha oturtsa, neredeyle hep beraber kolkola yürüyebilecekler! Sanırım Çölaşan, Barlas ve Muhtar üçlüsünün anlaştığı tek ortak nokta: Kendilerinin dışında kalan dünyaları reddetmek. Görmüyorlar, duymuyorlar. Ama olsun. Zerafet ve samimiyet bizim, en güzel günler onların olsun. (Reçel)

YANIT 2

Dondurmanın da reçelin de en çok kırmızı olanını severim! Nick name'inize bayıldım. Şimdi kocaman bir dilim beyaz ekmeğe çilekli reçel sürmek ve yemek ne iyi olurdu. Kendileri dışındaki dünyaları reddeden, o renkleri görmeyen pek çok insan var, katılıyorum. Zerafet de onların olsun, biz samimi olalım yeter! Çilekli reçel, ağzımın kenarlarından aksa bile, zarif görünebilmek için o tattan vazgeçmeye hiç niyetli değilim.

Kabul Günü mü? Valla bayıldım bu fikre. Yap! Yap! Yap! Ama aynen söylediğin gibi olsun, adı konservatif içeriği post modern. Söz veriyorum. Ben kendim olacağım. Zaten bu, hayatta yaptığım en iyi şey! (Necmiye D.)

YANIT 3

Hadi o zaman kafayı çalıştıralım. Bana meselelerinizi yazın. Cidden kafaya taktığınız, cevap aradığınız bulduğunuz ya da bulamadığınız, beyninizde en alta ittiğiniz şeyleri...

Bu yaşa geldim, (40- 50 arası), hiç Kabul Günü yapmadım. Birkaç kez katıldım o toplantılara. Hepsinden midem tok, beynim aç döndüm! Konular ya yemek tarifleri ya senenin moda renkleri ya da kocalarının kiminle kırıştırdığı idi. Durrrrr. Torunum 4 yaşında. Ne yapıyorsun Ananom? (Anneanne diyemiyor). Mektup yazıyorum. Kime yazıyorsun? Deli kıza! Off Kaan, kafamı karıştırıyorsun, git oyuncaklarınla oyna! Deli kız kim Ananom? O güzel, hınzır bir abla, hadi git şimdi başımdan! Hürriyet gazetesi giren her evde senin adın ‘‘benimki’’ ya da ‘‘seninki’’. Bizde sahiplenme duygusu genetik! Bir arkadaşım arıyor diyelim, amacı hal hatır sormak, bir de: ‘‘Seninki ne yazmış bugün okudun mu?’’. Türkçesi, okuyucularınla sen başbaşa değilsin, arada 3. 4. 5. kişiler de var. Eeee o zaman bu insanlar neden bir araya gelip tartışmasınlar ki? Kabul Günü'nün bu iş için iyi bir platform oluşturucağını düşünüyorum. Ama ‘‘Siz yazın, ben cevaplayayım’’a hayır diyorum. Önerim, bir gündem maddesi saptaman ve seni okuyan herkesin düşüncelerini aktarabileceği bir kanal oluşturman. İnsanlara biraz da beyin jimnastiği yaptırman. (Yüksel)

YANIT 4

Önerinize hayran oldum. Sizi kutluyorum. Unutmayın size de bir sorumluluk da düşüyor. Tartışmak istediğimiz konuları bulalım, sonra da hep birlikte fikir üretelim. Heyecanlandım, bekliyorum.

Ben Zeynep. İşim iş aramak. Bulamıyorum, bunalıyorum! Çıkmazlardan bir gün elbet çıkacağım. Sizi seviyorum. Yani seni. Çok benden buluyorum. Kabul Günü bence iyi fikir. Kabul görür. Yeter ki farklı olsun. İsmini sevmiyorum, haddim olmayarak sana başka şekilde hitap etmek istiyorum: Bilgem! Olur mu? (Zeynep)

YANIT 5

Olmaz. Bak, şu isimler beni aşıyor: İffet, Bilge, Barış, Güven, Sevil, Sevgisun, Adalet, Hürriyet vesaire. Ben Ayşe olmaya devam etsem? Çok düz çünkü. Senin ismin Zeynep de öyle. Diğerlerine itirazım olduğu için değil, kendime uygun bulmuyorum. Kardeşim de iş bulamıyor, kafanı takma, annenin kredi kartlarını çok harcama, hallolur nasıl olsa.

Hadi uçalım. Biz hep durduk şimdiye kadar. Sen uçtun. Biz seni yerden izledik. Şimdi sıra bizde. Yeri gelsin elektrik direklerine takılalım. Nasıl olsa liderimiz sensin, birşey olmaz! Ben kendimi hazırladım. Sen köşeden haber ver! (Berna)

YANIT 6

Benden lider mider olmaz biiir. Kendimle bile başa çıkamıyorum, başkasıyla nasıl çıkayım? Uçalım dediysek de o kadar değil, bu gazete de ailemizin gazetesi, sen beni kovdurmak mı istiyorsun?

Selam seksi gözlük. Nasılsın? Beni sorarsan, bu günlerde biraz parçalı bulutluyum. Sıradanlığın insanı farklı kıldığı bir ülkede yaşadığımızın farkına vardım da ondan! Cehaletimize ve tutuculuğumuza rağmen ülkemizde her türlü fetişist bulunuyor. Okur yazar oranının bu derece düşük olduğu bir ülkede fetişizim nasıl ilerler bir türlü anlamıyorum. Neyse yazıların beni güldürüyor. Tam tuvaletlik yazılar yazıyorsun! Yanlış anlama. Seni sabahları wc'de okuyorum.

YANIT 7

Tuvalette herşey okunur, Tolstoy bile! Hiç alınmam öyle şeylere. Ben de ne bulursam okuyorum, hatta Omo-matik kutularının arkasını, bakım kremlerinin nasıl kullanılacağını! Belki de tam bizim gibi ülkelerde fetistler çoktur. Bir bilsen ne acayip şeyler yazıyor insanlar. Sen ‘‘Hepimiz sıradışıyız aslında’’ mı demek istiyorsun? Belki de öyle.

Selam! Bence siz beklenmedik zamanlarda, beklenmedik şeyler yapmalısınız. Eğer haftanın belli günlerinde okuyucu mail'leri yazacağınızı bilirsek, sizin hayal gücünüzde ve bizim heyecanımızda bir azalma olur. Bizi sürprizlere siz alıştırdınız! Küçükken, saçım sizinki gibi sarı ve kısaydı, gözlük taktığımda beni size benzetirlerdi, hoşuma giderdi. Şimdi? Saçlarım uzadı, size hiç benzemiyorum, zaten popom da güzel, ama onca yıldan beri hala sizi okuyorum. (Burcu U.)

YANIT 8

Şunun şurasında 5 yıl olmuş! Zaten popomun çirkin olduğunun altını çiziyorsun, bir de yaşlandığımı mı ima ediyorsun! Çok ayıp. Haklı olabilirsin, belki de beklenmedik zamanlarda beklenmedik şeyler yapmaya devam etmek lazım. Daha henüz tam karar vermedik, gördüğün gibi hala tartışıyoruz. Ne yapacaksak birlikte yapacağız.

Hayatımda bir ilki gerçekleştirdim. Gülme, ilk kez köşeni İnternet'ten okuyorum ve ilk kez birilerine mail atıyorum. Günlerdir uğraşıyoruz herhalde, 40 yaşında ilk kez bilgisayarla tanışmış biri için bunlar kolay değil! Sevdiğim şeyleri abartırım, seni de kendi içimde abartıyorum, yazdıklarını severek okuyorum, hatta onlara çok para verdiğim turfanda meyve muamelesi yapıyorum. Şimdi soruyorum: Kitap nerede? Söyleşilerin ne zaman kitap olarak basılacak? Kitabımı istiyorum! (Fatoş C.)

YANIT 9

Hiçbir şeyi biriktirmiyorum ki ben! Arşivim marşivim yok. Yayınlanmış röportajları bulmak, iyi olduğunu düşündüklerimi ayırmak için zaman harcayacağıma bir röportaj daha attırırım. Kimin umrumda kitap! Birilerine bir şey kanıtlamak derdim değil ki, gazetede yazdığım müddetçe beni okursunuz. Sonrası Allah Kerim! Bu arada bilgisayarla tanışmanızı ciddiye alıyorum. Ve kutluyorum.

Kabul Günü fikrine, bir ayak fetişisti olarak sevindim. Hem de çok. Sizden bir ayak fetiş yazısı istiyorum ve röportajlarınızda ayak dekolteli resimlerinize yer verirseniz, bizleri ihya edersiniz diyorum. (Umut)

YANIT 10

Ayak dekoltesi denilen bir şey cidden var mı? Sizi hayal kırıklığına uğratmak istemem ama ayaklarım pandispanya gibi. Oje moje de nadiren sürüyorum (siz kırmızı tonlarını seviyorsunuz değil mi?) ama pedikür yaptırıyorum. Ayaklarımdan umudu kesiniz, sizi tahrik edebilmeleri mümkün değil. Ama ilgileniyorsanız, iyi tekme atarım...

Yazarın Tüm Yazıları