Ayıp ettin Ferhat Bey!

Emin ÇÖLAŞAN
Haberin Devamı

Şimdi size Fazilet Partisi'nin yayın organı olan Milli Gazete'den biraz alıntı yapacağım. Alıntı yaptığım kişi, bu gazetenin ‘‘dış politika’’ yazarı Ferhat Koç. Dünkü yazısında ‘‘Ermeni soykırımı’’ ile ilgili olarak aynen şu cümleleri kullanıyor:

‘‘Bu soykırım nedeniyle Türkiye kınandı, Ermeni anıtları dikildi. Yas günleri ilan edildi. Türkiye de bu uygulamalara karşı çıktı ve çıkmaya devam ediyor...

Osmanlı İmparatorluğu, 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'na girer. Bu, Osmanlı için son maceradır...

Türk orduları pek çok cephede birden savaşmaya başlar. Filistin, Lübnan, Suriye, Doğu ve Güneydoğu Anadolu, Sarıkamış, Erzurum, Romanya ve Çanakkale...

Doğu sınırlarımızdan içeri giren Rus orduları, Van ve Bitlis yörelerini işgal ederek Erzurum'a doğru ilerler...

İşte bu sırada bölgede yaşayan yüzbinlerce Ermeni vatandaşımız ayaklanmış...

Ordu zor durumdadır. Bir yandan Rus ordusuna karşı savaşırken, öte yandan da Ermeni çeteleri ve ahalisi, askerimizi arkadan vurmaktadır...

İstanbul'da 24 Nisan 1915 günü bir operasyon düzenlenir. Devlete açıkça düşmanlık eden 2400 Ermeni tutuklanır. Komite merkezleri ve kiliseler basılır, belgelere ve silahlara el konulur...’’

***

Daha fazla uzatmıyorum. Şimdi haklı olarak ‘‘Ne söylemek istiyorsun kardeşim’’ diye soracaksınız.

Şunu söyleyeceğim: Bu arkadaş, benim burada 29 Mayıs Cuma günü yayınlanan yazımı almış, cümlelerimi bile aynen kullanmış ve okurlarına kendi yazısı diye yutturuyor.

Ayıp ettin Ferhat Bey!

Yazısı, baştan sona benim yazım. Biraz kısaltmış, bir de başlığını değiştirmiş!

Bir gazeteci, beğendiği bir yazıdan, kitaptan veya başka bir şeyden elbette esinlenir, alıntı yapar. Ama alıntı yaptığı kişinin ismini vermek zorundadır.

Esinlenirsin, aynı doğrultuda bir başka yazı yazarsın. Ona kimse bir şey diyemez. Ama birinin yazısını alıp cümlelerini bile baştan sona aynen kullanmak, bırakın gazetecilik ahlakını falan bir yana, insanlığa ve Müslümanlığa sığmaz.

Bunun adına ‘‘fikir hırsızlığı’’ denir.

Bunların gazetelerinde her gün Allah, Kuran, din, iman sömürüsü yapılır. İnsanlara vaazlar verilir, Müslümanlık'tan söz edilir! Genç kızlarımızın başörtüsünü bile Müslümanlık adına sömürürler.

İyi de, bir başkasının yazısını olduğu gibi apartıp kendi yazısı gibi sunmak nedir?

Müslümanlık'la, dürüstlükle bağdaşır mı?

Ferhat Bey, bizim İ. Melih belediyesinden ayrıca maaşa bağlanmış olan değerli bir Müslüman arkadaştır.

Ama Müslümanlığın ilk kuralı ‘‘dürüst’’ olmaktır.

Başkalarının yazdığı yazıları iki gün sonra aynen kullanmak gibi uyanıklık vaziyetleri, dinimizle bağdaşmaz.

Ferhat Bey, bana önceden telefon edip şöyle diyebilirdi:

‘‘Yazınız çok güzeldi. Alıntı yapmak istiyorum, ama sizin isminiz geçince bizim kesimde hoş görülmez. O yüzden yazınızı isim vermeden kullanmak istiyorum...’’

Seve seve kabul ederdim.

Ama şimdi ayıp ettin Ferhat Bey, ayıp ettin!

Tövbe et, okurlarını kandırıp günaha girdin.

***

Sevgili okuyucularım, aslında karşımızdaki şeriatçı kesim içerisinde yer alan son derece dürüst insanlar da var. Onlarla çeşitli zamanlarda bir araya gelme olanağımız oluyor ve dertleşiyoruz. Kendi içlerindeki pislik ve ikiyüzlülükten, bizden daha çok yakınıyorlar.

Şimdi size yine şeriatçı yayın organlarından birinin önemli bir mensubundan aldığım mektubu özetliyorum:

‘‘Sizler özgürsünüz, biz değiliz. Yazar, özgür ve rahat olmak ister. Siz bunu yapıyor ve istediğiniz herkesi özgürce eleştirebiliyorsunuz.

Bizde ise (şeriatçı kesimde) her şeyi eleştiremezsiniz. Hedefte olan sadece karşı taraf vardır ve oraya atış serbesttir. Ama kendi gözümüzdeki çöpü görmemiz yasaktır. Özeleştiriye bile cesaret edemeyiz.

Oysa bizim kesimde, bizim kurumlarda, bizim insanlarda öyle yanlışlıklar, istismarlar, yolsuzluklar var ki, sizler o boyutu tahmin edemezsiniz. Bunları gündeme getirmek isteriz, getiremeyiz. Böyle bir şansımız ne yazık ki yoktur.

Oysa çok iyi bildiğimiz bizdeki yolsuzlukları, bizdeki sahtekârlıkları, bizdeki ahlaksızlıkları dile getirmek isterdik. Yapamıyoruz...’’

Mektubu yazan bu önemli medya mensubunun kimliğini maalesef açıklayamıyorum.

Ama o kesimdeki rahatsızlık açıkça ortada. İçlerinde düzgün, namuslu insanlar var. Ama eleştiri yapmalarına izin verilmiyor.

Örneğin biz ‘‘Atatürkçü’’ geçinen nice hırsızları, nice namussuzları yazdık. Bundan sonra da yazacağız.

Ama onlar ‘‘şeriatçı’’ geçinen hırsızları ve namussuzları yazamazlar. Din sömürüsü yoluyla malı götürenlere bir şey diyemezler.

Zaten yazabildikleri gün, aramızda sıcak bağlar oluşacak. Hiç değilse belli konularda anlaşabildiğimizi göreceğiz.

Zaten bu, Türkiye'nin sorunu!

‘‘Benim hırsızım iyidir!’’

Hırsız benden yana ise onu görmezden geleyim, karşı taraftan ise üzerine gideyim!

İslamcı kesim biraz düşünsün. Allah sömürüsü yapıp malı götürenlere, başkalarının yazısını apartıp aynen kullananlara, kendi köşesinde imzasıyla yazdığı yazıları mahkemede inkâr eden zavallı korkaklara karşı çıksın. Eğer çıkabilirse!













Yazarın Tüm Yazıları