28 Şubat ittifakı çözülüyor mu

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel önceki gün ne demek istedi? Konuşması basının bir bölümünce, ‘‘Yılmaz hükümetinin ömrünün bittiği’’ şeklinde yorumlandı.

Başka bir bölüm ise bu yoruma itibar etmedi.

Demirel'in kastı ne idi? ‘‘Bu hükümetin ömrü bitti’’ anlamında mı konuşmuştu?

ÇELİKER'E CEVAP

Bunu anlamak için önce bu konuşmanın hangi çerçevede yapıldığına bakmak gerekir.

Dün bu soruyu Cumhurbaşkanı'na sordum.

‘‘Ben bu hükümeti zaafa uğratacak bir tavır içinde olmam’’ diyor.

Arkasından devam ediyor:

‘‘Ben bu konuşmayı, Türk Parlamenterler Birliği Başkanı Zeki Çeliker'in konuşması üzerine yaptım. Zeki geliyor, cebinden bir kâğıt çıkarıp okuyor. Bu hükümet günü kurtarmaya çalışıyor. Sekiz yıllık eğitimden başka bir iş yapmadı, ülkede rahatsızlıklar var diyor. Ben de bunun üzerine konuşuyorum.’’

Kısaca Çeliker, hükümeti fena halde eleştiren bir konuşma yapıyor.

Cumhurbaşkanı da işte bu eleştiri bombardımanı üzerine konuşuyor ve şunları söylüyor:

‘‘Türkiye geçen yıl büyük bir bunalım yaşadı. Bu bunalımın içinde ben de vardım. Türkiye'nin bunalımdan çıkmış olmasını her şeyden önemli sayıyorum. Bu hükümetin görevi ülkeyi bu bunalımın içinden çıkarmaktı.’’

Peki bu hükümet Cumhurbaşkanı'nın çizdiği bu misyonu yerine getirdi mi?

Demirel, ‘‘Bana sorarsanız, evet bu görevini yerine getirdi. Bugün ülke normalleşmiştir. Bir yıl önce bugün tartıştığımız konuların büyük bölümü tartışma gündeminden çıkmıştır. Ülke normalleşmiştir.’’

BUNDAN SONRASI

Demirel manşetlere farklı anlamla taşınan sözleri için son noktayı şöyle koyuyor:

‘‘Benim söylediğim şu: Kardeşim biraz insaflı olun be. Yoksa bu hükümetin işi bitti gibi bir söz söyler miyim?’’

‘‘Bu hükümetin arkasında bir gün destek verip, ertesi gün çeken bir partinin bulunduğunu da unutuyorlar.’’

Bu açıdan bakıldığında Demirel'in sözlerinin, hükümeti bitirmek değil, tam aksine desteklemeye yönelik olduğu açıkça anlaşılıyor.

Peki bundan sonraki bölüm?

Demirel, bu soruya da şu cevabı veriyor:

‘‘Bu hükümetten daha fazlasını beklemek doğru olmaz. Çünkü bu parçalı Meclis'le daha fazla bir şey yapmak kolay değil’’ diyor.

İşte Demirel'in bu son sözleri, dünkü bazı yorumları etkiliyor.

Cumhurbaşkanı Demirel bu sözlerle, ‘‘seçime gidilmesini mi’’ tavsiye ediyor?

Bu soruyu da soruyorum.

Ona da ‘‘Hayır’’ diyor.

‘‘Seçim Türkiye'nin meselesini çözecek olsa, ‘Hadi gidin' derim. Ama çözeceğini sanmıyorum. Seçimden önce Türkiye'nin çözmesi gereken başka sorunlar var. Bu seçimin eşit bir seçim olması gerekir. Birinin elinde siyasi İslam bayrağı var, ötekinin elinde hiçbir şey yok. Bu eşit bir seçim olmaz. Bundan çıkacak sonuç da milli irade olmaz.’’

CUMHURİYETÇİ İTTİFAK

Cumhurbaşkanı bu konuşmayı neden yapıyor?

Çünkü Türkiye’de 28 Şubat'ta kurulan ‘‘cumhuriyetçi ittifak’’ çözülüyor.

CHP, kendine göre haklı olabilecek gerekçelerle, bu hükümetten giderek uzaklaşıyor. Bu da ittifakta büyük bir gedik açıyor.

Askerlerle Başbakan Yılmaz'ın arasının limoni'den de öte, soğuk olduğu bilinen bir gerçek.

Refahyol'a karşı bu blok içinde yer alan aydın kesimin içindeki çözülme de giderek büyüyor.

Yani dışardan bakıldığında görünen tablo şu: 28 Şubat bloku çözülüyor.

Buna karşılık Refahyol blokunda en küçük bir çözülme yok. Çiller'in de katıldığı ‘‘Demokrasi’’ toplantısı dün Fazilet Partisi'nin organı Milli Gazete'nin manşeti.

Toplantıda, türbanlı kızlar Çiller'in yakasına türban amblemi takıyorlar.

İşte bu tabloya karşı Demirel şu son derece önemli hatırlatmayı yapıyor:

‘‘Cumhuriyet savunuculuğu, önümüzdeki seçimin en önemli gündem maddelerinden biri olacak.’’

ASIL TEHLİKE

Bu sözlerin anlamı da açık. ‘‘Bu hükümet Refahyol bunalımının aşılarak, normalleşmeye girilmesini sağlamıştır. Ama cumhuriyete yönelik tehlike henüz geçmiş değildir.’’

Oysa bu tehlikeye karşı bir araya gelen kurum ve kişiler, şimdi neredeyse kanlı bıçaklı hale geliyorlar.

Asıl tehlike işte bu noktada başlıyor.













Yazarın Tüm Yazıları