Kurtuluşa ilk adım

Güncelleme Tarihi:

Kurtuluşa ilk adım
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 19, 1998 00:00

Haberin Devamı

19 Mayıs, işgal altındaki Türkiye'nin kurtuluşu için atılan ilk adımın tarihi. Bu adımı atan 38 yaşındaki Mustafa Kemal'in amacı nettir: Egemenliğin millete verileceği, kayıtsız şartsız bağımsız Türk Devleti.

‘19 Mayıs / Vardık kapısına Anadolu'nun, önlerine Samsun'un / Öyle acıktık ki / Bize ekmek değil dağ sunun...’’

Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın bu dizelerle aktardığı 19 Mayıs 1919, gerçekten de bir büyük, bir inanılmaz hedefin simgesiydi. 19 Mayıs, Mustafa Kemal'in, ulusal kurtuluş savaşını başlatmak için Samsun'a çıkmasıyla, Türkiye'nin tarihine yerleştirilen bir milat oldu.

Anadolu'nun o dönemde içinde bulunduğu felaket tablosunu anlamak için, Büyük Nutuk'un ilk sayfasına bakmak yeterli:

‘‘Osmanlı devleti, koşulları çok ağır bir mütareke imzalamış, savaşa girmemize neden olanlar yurtdışına kaçmıştır. Hükümet aciz, korkaktır. Halk yorgun ve yoksuldur. Ordunun elinden silahları alınmaktadır. İtilaf devletleri İstanbul'a, Fransızlar Adana'ya, İngilizler Urfa, Maraş ve Antep'e, İtalyanlar Antalya ve Konya'ya girmiştir. Anadolu'nun her yanında çeteler kurulmuş, merkezi İstanbul'da olan Pontus Derneği bütün Karadeniz kıyılarında hazırlık içindedir.’’

Anadolu'nun her yanını kuşatan işgal tablosunu Yunanlılar, 15 Mayıs'ta İzmir'e asker çıkararak tamamlar. Bu çıkarmadan tam 24 saat sonra, İstanbul'dan bir vapur hareket eder Samsun'a doğru.

KAYITSIZ ŞARTSIZ

Kaptan Ali Rıza (Durusu) Bey'in yönetimindeki Bandırma Vapuru'na binen 38 yaşındaki Mustafa Kemal'in amacı nettir:

‘‘Egemenliğin ulusa verilmesine dayalı, kayıtsız ve şartsız bağımsız, yeni bir Türk devleti kurmak...’’

Bu kıvılcımla kurtuluş mücadelesini başlatan Anadolu, tarih yapan, tarihini yeniden yazan bir ulusu barındıran Türkiye'ye dönüşmüştür.

Mustafa Kemal bir hafta kadar Samsun'da kaldıktan sonra 25 Mayıs'ta Havza'ya geçer. Oradan da Amasya'ya... Bütün yurtta ulusal örgütler kurulması gerektiğini anlatır komutanlara ve yöneticilere.

ÖNCE SİVİL EYLEM

28 Mayıs'ta ise komutanlıklara ve valiliklere bir genelge gönderir:

‘‘İzmir, Manisa ve Aydın'ın Yunanlılarca işgalini protesto için her tarafta mitingler düzenleyin.’’

Bahar Anadolu'ya, yurdun her yanında düzenlenen mitinglerle gelir. Bu genelgeden tam 24 saat sonra Ayvalık'ta Yunanlılara ilk kurşun atılır.

Mustafa Kemal, 21 Haziran'da emir subayı Cevat Abbas Bey'i çağırır ve Amasya Genelgesi'ni kaleme aldırır. Genelgede yurdun bütünlüğü ve ulusun bağımsızlığının tehlikede olduğu, İstanbul'daki varolan hükümetin sorumluluklarını yerine getiremediğini vurgular.

KESİN DİRENİŞ

Ulusun bağımsızlığını yeniden kazanması için düşündüğü formülü de, 4 sözcükte özetler:

‘‘Ulusun kesin kararı ve direnişi...’’

Aynı genelgede, Sıvas'ta ‘tez elden’’ ulusal bir kongrenin toplanmasını ister. Bunun için de, bütün illerin her sancağından üç delegenin hemen yola çıkmasını... Ve kongreyi ‘‘ulusal bir sır’’ olarak gizlemelerini ister.

Anadolu'daki hareketlilik çok geçmeden İstanbul'daki işgal kuvvetlerinin yöneticilerine ulaşır. Akıllarına gelen ilk çare, hükümetin Mustafa Kemal'i yeniden İstanbul'a getirmesidir. Ancak Mustafa Kemal dönmeyi reddeder.

Sıvas Kongresi diğer ulusal kongrelerle bütünleşir.

Ulusal kurtuluş mücadelesi, Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti ile zemin kazanır. Ve Mustafa Kemal, ulusal kurtuluşla noktalanacak talimatını verir:

‘‘Askerliğin gereğini duraksamadan uygulayalım...’’

Atatürk'ten gençliğe

Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici bedhahların (kötü yürekli) olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti muhafaza mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve delâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin (istila edenler) siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen; Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Gençlikten Atatürk'e Ey ölümsüz Atam!

Birinci görevim, Türk bağımsızlığını, Türk Cumhuriyeti'ni dünya durdukça korumak ve savunmaktır. Varlığımın ve geleceğimin tek temeli budur. Bu temel, benim en değerli hazinemdir. İlerde beni, bu hazineden yoksun bırakmaya çalışacaklar, içerde ve dışarda, kötülüğümü istecekler olacaktır. Bir gün, bağımsızlığımı ve Cumhuriyetimi savunmak zorunda kalırsam, göreve atılmak için içinde bulunacağım durumun imkan ve şartlarını düşünmeyeceğim. Bu imkan ve şartlar hiç elverişli olmayan bir durumda karşıma çıkabilir. Bağımsızlığıma ve Cumhuriyetime kastedecek düşmanlar, bütün dünyada benzeri görülmemiş bir yenginin temsilcisi olabilirler.

Zorla ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve ülkenin her köşesi doğrudan doğruya düşman yönetimi altına girmiş olabilir. Bütün bu şartlardan daha elem verici ve daha kötü olmak üzere, ülke içindeki yöneticiler gaflete düşmüş, doğru yoldan sapmış ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta yöneticiler kendi yararlarını, yurdu ele geçirmiş olan düşmanların siyasi emelleriyle birleştirebilirler. Ulus, yoksulluk ve sıkıntılar içinde harap ve bitkin düşmüş olabilir.

İşte, bütün bu hallerde ve bu şartlar altında bile görevim, Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğum kudret, damarlarımdaki asil kanda mevcuttur.

GENÇLİK

19 Mayıs'ı kutluyoruz

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı, bugün bütün yurtta, dış temsilciliklerde ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde törenlerle kutlanacak. Ankara'daki kutlama törenleri, Atatürk'ün 79 yıl önce 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktığı saat olan 07.00'da yapılacak 21 pare top atışı ile başlayacak. Daha sonra Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in başkanlığındaki heyet Anıtkabir'i ziyaret ederek, çelenk koyacak ve Ata'nın manevi huzurunda saygı duruşunda bulunacak. Bu arada, diğer Atatürk anıtlarına da çelenkler konulacak. Ankara 19 Mayıs Stadyumu'ndaki törenler ise Cumhurbaşkanı Demirel'in Şeref Tribünü'ndeki yerini almasıyla başlayacak.

İstiklal Marşı'nın okunmasından sonra Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay bir konuşma yapacak. Gençlik adına yapılacak konuşma ve okunacak şiirin ardından Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi ve gençliğin cevabı hep bir ağızdan okunacak. Daha sonra Samsun'dan getirilen bayrak ile Selanik'ten getirilen toprak milli atletler tarafından Cumhurbaşkanı Demirel'e sunulacak. 19 Mayıs Stadyumu'ndaki törenler, paraşütle atlama gösterileri, tören geçişi ve öğrencilerin tribünde oluşturacakları fon eşliğinde saha içinde gerçekleştirilecek folklor ve beden eğitimi gösterileriyle sona erecek.

Demirel: Yeniden dirilişin sembolü

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, ‘‘19 Mayıs, yok edilmek istenen Türk milletinin yeniden dirilişinin sembolüdür’’ dedi. Demirel, gençlerden, devletin ve milletin kendilerine verdiği önemin bilincinde birer Türk vatandaşı olarak hareket etmelerini ve ‘‘Devleti idare edilir olmaktan çıkarmayı amaçlayan her türlü harekete karşı uyanık ve dikkatli olmalarını’’ istedi.

19 Mayıs Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla yayınladığı mesajına, ‘‘Herşeyden önce gücümüzün farkında olmalıyız’’ diyen Demirel, her gelişen ülkenin olduğu gibi Türkiye'nin de üstesinden gelmesi gereken sorunları bulunduğunu, ancak hiçbir sorunun umutsuzluğa kapılmayı gerektirecek kadar büyük olmadığını vurguladı. Demirel, şöyle dedi: ‘‘Milletimizin birlik ve beraberliğinin, ülkemizin bölünmez bütünlüğünün korunması, devletimize ve demokratik rejimimize inancımızın her şart altında muhafaza edilmesi şarttır. Ancak bu taktirde sorunlarımızı çözer, istediğimiz, arzuladığımız Türkiye'yi kurabiliriz.’’

Başbakan Mesut Yılmaz da mesajında, son günlerde Türkiye'nin yakaladığı huzur ve istikrar ortamından rahatsız olan bazı odakların, gençleri, emellerine alet etmeye çalıştıklarını belirterek, ‘‘Türk gençlerinden beklediğimiz, terör ve şiddet tacirlerinin hayallerine kapılmadan, çalışıp ter dökerek Türkiye'yi büyütmek ve güçlendirmektir’’ dedi.

Son prova

19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik ve Spor Bayramı son provası, dün Ali Sami Yen Stadı'nda gerçekleştirildi. Provalara katılan öğrenciler, tören kıyafetleriyle göz kamaştırdılar. Provayı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Balıbey de izledi. Gösteriler 21 okul ve 1200 öğrencinin katılımıyla, Ali Sami Yen Stadı'nda bugün saat 10.00'da gerçekleştirilecek. İlk olarak İstanbul Valisi, Garnizon Komutanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı, törene katılanların ve halkın bayramını kutlayacak. İl Milli Eğitim Müdürü'nün konuşmasının ardından, gençlik adına bir öğrenci konuşacak, şiirler okunacak, Dağ Başını Duman Almış Marşı'nın ardından, gençlik adına Ümraniye Anadolu Lisesi öğrencisi Ozan Kalkan, Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi seslendirilecek, tören komutanı tarafından da Gençliğin Atatürk'e cevabı okunacak. Gösteriler ücretsiz olarak izlenebilecek. Törenlere katılacak erkek öğrenciler şort ve atlet, kızlar ise body, şort etek veya mini saten etek ile keten ayakkabı giyecekler. Halk oyunları grubundaki kız öğrenciler tül örtü, şile bezi gömlek, cepken, kemer ve saten şalvar ile keten ayakkabı, erkekler ise şile bezi gömlek, cepken, kumaş kemer, pantalon ve keten ayakkabı ile oyunlarını sergileyecekler.

En büyük bayrak

Öğrenciler, en büyük Türk Bayrağı'nın çim zemine serilmesi nedeniyle provalara 2 saat gecikmeyle başlayabildi. Askeri bir kamyonla stada getirilip vinçle indirilen 1 ton ağırlığındaki bayrak, öğrencilerin yardımıyla, büyük bir özen gösterilerek yeşil çimlerin üzerine serildi. Guinnes Rekorlar Kitabı'na giren Yunan Bayrağı'ndan 8 kat daha büyük olan 52 metre genişliğinde, 78 metre uzunluğundaki 4 bin 56 metrekarelik Türkiye'nin en büyük bayrağı, sahanın futbol oynanan çim kısmını kapladı.






Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!