Yalçın Bayer: Yıldızı karartanlar

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

STAR Gazetesi ve TV'lerinde çalışan meslektaşlarımızın çektikleri sıkıntıları uzun yıllardan beri biliriz. Gerek ekonomik gerekse çalışma şartları açısından sıkıntılarını pek dışarı belli etmemeye çalışırlar Starcılar. Çünkü duyulduğunda hemen kapı dışarı edileceklerini tahmin ederler.

Biz de 1960'ların sonlarında Uzanlar'ın ‘‘Yeni İstanbul’’ Gazetesi'ni satın alıp basın dünyasına açıldıklarında ağabeylerimizin başına neler geldiğini kendilerinden defalarca dinlemişizdir.

‘‘Bizlere yüksek paralar teklif ederek yıllardır çalıştığımız gazetelerden koparttılar. 6 ay sonra da ortada bıraktılar’’ diyen Uzanlar mağduru meslektaşlarımız arasında kimler yok ki:

Erol Dallı, Kayhan Sağlamer, Rauf Tamer, Turhan Selçuk, Halit Kıvanç, Erdoğan Arıpınar, Hasan Yılmaer, Doğan Keçecioğlu, Zeynep Avcı, Güneri Cıvaoğlu, Kurtul Altuğ, Nezih İzmirlioğulları, Yüksel Bayar, Nail Güreli, Ömer Sami Coşar.

O dönemleri bir dostumuzdan dinleyelim:

‘‘Yeni İstanbul Gazetesi'nin müessese müdürlüğünü Dr. Yavuz Uzan yapıyordu. Yavuz Bey bordro ile adam çalıştırmıyordu. Káğıt üzerinde maaşları yazıp personele imzalatıyordu. Bu konuda müfettişlere yapılan bir şikáyet üzerine incelemeye bile gelmişlerdi. Daha sonra da bu káğıt üzerindeki maaşları Kemal Uzan'a fazla göstererek geri kalan parayı kendisi alıyordu. Bunu Kemal Uzan'a ilettiğimizde bize, ‘Farkındayım ama ne yapabilirim. Doktorluk yapamıyor, anne yadigárı, bir şey diyemiyorum' demişti. Uzan Ailesi'nin hiçbir ferdi yanında çalışanları gazeteci olarak görmez, onlara adi çalışan olarak bakar.

Yurdun çeşitli yerlerinde açılan matbaalar ve bürolara alınıp daha sonra da atılan yahut da kapatılan tesisler nedeniyle haklarını alamadan ortada kalan çok sayıda gazeteci ve teknik adam Uzanlar'ın önünden geçti gitti. Uzanlar kendilerine hizmetkárlık yapanları hep tuttular, diğerlerini hiçbir zaman sevmediler. Çünkü onlar onurlarını ayaklar altına aldırmak istemediler. Bu nedenle de al atını ver tımarımı diyerek kendilerini terk ettiler.

Uzanlar bir dönemlerin en popüler magazin dergileri olan ve Yapı Kredici Kazım Taşkent'in çıkardığı Hayat ve Ses dergilerini satın almışlardı. Çalışanlarla toplu sözleşmeyi imzalamadılar. Bu nedenle haklarını aramak isteyen emekçiler uzun süre grevde kaldı. İşçiler zorla, tehditle, şantajla sindirildi. Hatta grev sırasında gazeteci Ergin Konuksever ile Kemal Uzan arasındaki tartışma bir öykü gibi anlatılmaktadır. Konuksever bu baskı ve tehditlere boyun eğmemiş ve Kemal Uzan'ı dövmüştü.’’

Bu günlerde emekliliğin tadını çıkarmakta olan bir başka büyüğümüzün de anlattıkları ilginç.

‘‘Bir ara kupon karşılığı çekiliş yaparak bir daire vereceğimizi ilan etti. Promosyon yaptık, bir daire verdik kuponla. Çekiliş bizim makine dairemizden birisine çıktı. Çok küçük bir para vererek daireyi geri aldık. İş çığırından çıkmıştı. Dolandırıcılık yapılmaya başlanmıştı. Halk aldatılıyordu, bu nedenle istifa ettik. Bize verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı, paralar verilmedi. Paradan çok gazeteciliğimize müdahale ediliyordu, ismimiz zedeleniyordu.’’

STAR NASIL KURULDU?

Uzanlar’ın İnter Star'ı nasıl kurdukları da pek bilinmez. O dönemde kulislerde dolaşan fısıltıları anımsayalım.

Ahmet Özal bir ara Uzanlar'ın İmar Bankası'nda danışman olarak çalıştı. Cem Uzan'la da dostlukları burada başladı.

Ahmet Özal, Uzan'a Türkiye'nin ilk özel televizyonunu kurma önerisi getirir.

Fakat para yoktur.

O dönemde Kemal Uzan'ın işlerinden dolayı Suudi Arabistan'dan alacağı vardır. Fakat bu istihkaklarını bir türlü alamamaktadır. Uzan o dönemin başbakanı olan ve Araplara yakın bir politika izleyen Turgut Özal'a çıkar. Ve durumu anlatır. Turgut Özal oğlu Ahmet Özal'ın da bu TV işinde ortak olacağını bildiği için dönemin Suudi Arabistan Kralı Fahd'dan Uzan'ın alacağı paraların ödenmesi için aracı olur. Ve para akışı sağlanır.

Türkiye'de ilk kurulacak özel bir TV için gelen paralar da yetmemektedir. Ve borç aranmaya başlanır.

ÖZAL'A DA KAZIK

Turgay Aksoylu başta olmak üzere Özal'ın yakın çevrelerinden borçlar bulunur. Paravan firmalarıyla ünlü Liechtenstein'da kurulan Magic Box'ın Türkiye'deki şirketi MBI Reklamcılık ve Filmcilik Sanayi ve Ticaret A.Ş. kurulur. Ve Ahmet Özal, Türkiye'deki şirketin yüzde 50 ortağı olarak gözüktüğü için birinci derecede yetkilisi olur. Daha sonra Ahmet Özal çok güvendiği Uzan Ailesi'nin üzerine hisselerini geçirir.

Yıl 1991'e gelmiştir. Yapılan genel seçimlerde ANAP muhalefete düşer. Özal Ailesi'nin artık etkisinin kalmadığını anlayan Uzanlar, arkadaşına sırt çevirir. Ahmet Özal bunun üzerine daha önceki anlaşmalarına dayanarak, Uzanlar üzerinde bulunan hisselerinin devrini ister. Cem Uzan da artık etkinliği ve sözü biten arkadaşını şirketinin kontrol ve yönetiminden uzaklaştırır. Ve şirket kurulurken alınan borçları kabul etmez.

Daha somra Özal ve Uzan aileleri mahkemelik olurlar ve devreye giren hatırlı bir kişi tarafından sorun çözümlenir.

SİGORTALI MIYIZ? DEĞİL MİYİZ?

Uzanlar'ın basın çalışanlarına karşı geçmişteki yaklaşımları günümüzde de sürüyor.

O 'çevreden' bazı meslektaşlarımız Uzanlar'ın ‘‘hem TV'lerinde hem de gazetesinde çalışma barışına aykırı’’ bir sürü davranış ve tutumlarını sıraladılar. ‘‘Biz bu müessesede çalışıyoruz ama hálá sigortalı olup olmadığımızı bilemiyoruz. Çünkü birçok arkadaşımız ayrıldıktan sonra SSK pirimlerinin yatırılmadığını görüyor. Nemalarımız ödenmiyor. Maaşlarımızın açıktan mı bodrodan mı verildiğini hiçbir zaman öğrenmek mümkün olmuyor. Maaşlarımız hiçbir zaman aynı günde yatırılmadı. Bir ay ayın üçünde yatırılırsa bir ay ayın onunda veriliyor. Bu nedenle ev sahipleriyle her ay kavga ediyoruz, senetlerimizi banka kredi kartı borçlarımızı gününde ödeyemiyoruz. Hatta yazar Engin Ardıç'ın bir mahkemece bodrosu istendiğinde gelen evrakta yazarın asgari ücretten maaş aldığı basına yansımıştı.’’

Bir başkası şöyle konuşuyor:

‘‘İstanbulspor ile Adanaspor'un hesapları nasıldır, futbolcuların transferleri, maaşları nasıl ödenir? Uzanlar'ın birkaç yakını dışında bunları kimse bilemez. Vergileri, sigorta borçları ödenmez, kimse de onlardan hesap sormaya kalkamaz. Çünkü kameraları, mitralyöz gibi bunu sorgulamak isteyen o kurum ya da kişiye yöneltilir.’’

Başka bir Uzan Ailesi mağduru ise ‘‘Uzanlar tarafından bir gecede yerlerinden edilen BBD çalışanları olayı da ayrı bir rezalettir’’ diyor.

Hiç soran oldu mu neden İmar Bankası ve Adabank hep para topladıkları halde hiçbir zaman para satmazlar, yani kredi vermezler!

Sadece eski ve yeni SPK başkanları Ali İhsan Karacan ile Muhsin MengütürkHürriyet'te yer aldığı gibi bunlardan 'illallah' demişti?

Bulvar

mumu

ERKAN Mumcu, Turizm Bakanlığı'nı kapatamadı ama Adıyaman Kahta'da 'Erkan Mumcu Bulvarı'nı açtı...

İnşallah bakanlığı kapatma inadından vazgeçer de, bulvardaki ismi durdukça yaşar. Böylece Nemrut Festivali daha sempatik hale gelir.

T.Salih YURTSEVER-İSTANBUL

Yazarın Tüm Yazıları