Poli-Tüyo

Güncelleme Tarihi:

Poli-Tüyo
Oluşturulma Tarihi: Şubat 28, 2000 00:00

Haberin Devamı

Mesut Yılmaz’ın sorusu!

Başkan Tabak’ın gazeteci korkusu

KARŞIYAKA Belediye Başkanı Şebnem Tabak, 10 aylık görev süresinde adaylık döneminde üzerindeki ‘‘Gazeteci Korkusu''nu attı. Tabak, tam ‘‘Rahatladım'' diye düşünürken, CHP'li Meclis Üyesi Rıfat Özer, Başkan'ı yeniden bu korkuya itti. Özer'in son iki meclis toplantısındaki eleştirileri gazetelere yansıyınca Tabak olaya ilginç bir tehşis koydu.

BAYAN Başkan, son yapılan olağan meclis toplantısını izleyeme gazetelerin deneyimli muhabirlerinin geldiğini görünce yanlarına gitti ve şu ricada bulundu:

‘‘Allah aşkına biraz arka sıralarda oturun da Rıfat Özer sizlerin geldiğini görünce beni daha çok eleştiriyor ve Meclis toplantısı uzuyor.''

BAŞKAN'ın espriyle karışık isteğini kısmen yerine getiren arkadaşlarımız salonda oturacakları yeri de değiştirdi. Ama Tabak, deneyimli, dikkatli Meclis Üyesi Rıfat Özer'den kurtulamadı. Kent A.Ş.'ye haciz gelmesini önlemek için ‘‘Şirketteki malların kamu malı'' olduğuna yönelik karar alınmasını isteyen Tabak'a Özer'in uyarısı ciddiydi. Özer, ‘‘Sayın Başkan bu kararı almanız mümkün değil. Özel hukuka ait bir konuda karar alıyorsunuz'' dedi.

Piriştina:

Ben durdurmadım

İZMİR Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina, son olarak İTO Başkanı Ekrem Demirtaş'ın eleştirilerine hedef oldu. Piriştina, daha bir yıl dolmasını bile beklemeden bazı noktalardan gelen eleştirilerin yanıltıcı olduğunu düşünüyor.

İZMİR'de yatırımların önünde belediyenin engel olduğu havasının yayılmaya çalışıldığını belirten Piriştina, ‘‘Benim dışımda gelişen olaylar. Başka kurumların yatırımları ve hukuksal engellerle duranlar dışında bizde bir sorun yok'' diyor. Piriştina, İTO Başkanı'nın tavrına ise yanıt vermemeye çalışıyor. Ancak iki kurum arasında en büyük gerginliğe neden olan doğalgazın kentiçi dağıtım sorumluluğu konusunda ise ‘‘Bu iş bizim öncülüğümüzde olur'' sözleriyle tartışmanın bitmeyeceği sinyallerini veriyor.

ANAP'ta sancılı bir süreç geride kalmak üzere. İl Yönetim Kurulu, bugün-yarın imzadan çıkacak. Tahsin Toygar, yarısı yenilenmiş listeyle devam edecek.

NİSAN ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi gölgesindeki atama, Teşkilat Başkanı Sühan Özkan'ın, ‘‘Artık biz de parti olmak istiyoruz'' isteğini yerine getirecek türden değil. Üyelerin sağlıklı ortamlarda yazıldığı, kayıtlarının düzgün tutulduğu, ölenlerin silindiği, kalanların üyelik sorumluluk ve haklarını kullandığı ortam sağlanmadığı sürece ve tabi ki Genel Başkan ve başka icazetlere tabi olmayan seçimlerle gerçekleşecek yapılanmaya sanıyorum ‘‘Parti'' demek mümkün olacaktır.

Atamayla gelen endişe

GENEL Başkan Mesut Yılmaz'ın geçen hafta Konak Başkanı'nı atarken derin bir endişesini dile getirmesi bunun en açık kanıtı. Eski yöneticilerin, görevden alındığı açıklandığı için doğal olarak ayrıca ‘‘istifa dilekçesi'' vermediği Konak'ta, tüzük gereği ‘‘Atama yapıldıktan sonra 30 gün içinde'' kongre yapılması gerekli.

YILMAZ, bu soruyla beraber kaygısını İzmir'deki yöneticilerine iletirken, ‘‘Efendim; görevden alınan yönetimin yazdığı 50-60 delege var. Onun da bir kısmı cezaevinde. Geri kalan delegeler seçim olsa bile bu yapılanmayı yeniden destekler'' yanıtı belki rahatlatmış olabilir.

ÇÜNKÜ günlerdir bu senaryo yazılıyor. Konak'ta atamanın ardından gidilecek kongrede ihraç edilen Nurullah Sağır ve arkadaşlarının delege üzerindeki ağırlığıyla yeniden seçimi kazanacağı belirtiliyor.

AYNI durum Karşıyaka'da da sözkonusu. Partililerin büyük şikayetlerine hedef olan İbrahim Sayan'ın da kongreyi zorlayarak, yeniden kazanabileceği olasalığı gündeme getiriliyor. Bu silah kullanılarak, Sayan'ın İl yönetimine alınması da gündemde.

Siyasette kalite sorgusu

EBSO Meclis Başkanı Kemal Çolakoğlu, kurucusu olduğu ESİAD'ın önümüzdeki dönemlerde daha etkin olması gerektiğini belirtirken, 2000'li yılların sivil toplum örgütlerinin dönemi olacağını hatırlatıyor.

TÜRKİYE'deki siyasetteki kaliteyi konuşmalarında sık sık sorgulayan çolakoğlu, son genel kurulda da tavrını sürdürdü. Çolakoğlu, ‘‘Türkiye'nin en önemli özelliği siyasette kalitedir. Türkiye'de siyasette delege popülizmi sürdüğü müddetçe kaliteyi yükseltme arzusunda olan siyasilerimiz bile bunu başaramayacak'' diyor. Bu sözlerinden sonra da sivil toplum örgütlerinin siyaset üzerinde baskısının tek çıkış yol olduğunu vurgulayan Kemal Çolakoğlu'na yanıt ise Teoman Baygan'dan geldi. Baygan ise bakış açısını, ‘‘Bırakın siyaseti. Biz üretelim. Çok bayşarılı olalım. Siyasetçi de bize ayak uydurmak zorunda kalır'' diyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!