İşte Kahpe Bizanslılar

Güncelleme Tarihi:

İşte Kahpe Bizanslılar
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 1999 00:00

Haberin Devamı

Kahpe Bizans'ta rol alanlar hakkında herkes konuştu, yorum yaptı. Ancak biri vardı ki; oyuncuların yanı sıra neredeyse tüm Bizanslılar'la ilgili bilgiye sahipti. Kim mi? Tabii ki filmin yönetmeni Gani Müjde... Ünlü mizah yazarı, Türkiye'nin en medyatik isimlerini bir araya toplamayı başardı. İşin ilginci dört aydır da hepsini bir arada tutuyor. Son günlerde ülkemizde merak konusu haline gelen Bizans oyunlarını v tabii ki oyuncularını biz de en yetkili ağızdan öğrendik.

Kahpe Bizans projesi nasıl oluştu?

Biliyorsunuz daha önce 'Arabesk'i yazmıştım. Herkes bana: ‘‘Devamını yazsana’’ deyip duruyordu. Ben de tarzımı koruyarak daha farklı ve yeni bir şey yapmak istiyordum. Bir gün yeğenim dedi ki: ‘‘Dayı, tarihi filmlerle ilgili bir gönderme yapsana.’’ Fikir hoşuma gitti. Oturduk, 25 tane Kara Murat, Malkoçoğlu, Tarkan filmi izledik. Sonra da yazar arkadaşlarımla birlikte bir senaryo hazırladık. Dört yıldır 'Kahpe Bizans'ı çekmeyi planlıyorum. Neyse ki en sonunda filmi çekebildik.

Cem Yılmaz ve Beyaz'ın da oynayacağı söyleniyordu.

Beyaz'la oynayacaktık. Fakat depremden sonra kendisine ulaşamadık, bir takım sorunlar çıktı, olmadı. Cem Yılmaz projenin başında vardı. Daha senaryo yazılırken birlikte çalışmaya karar vermiştik. Ancak Cem, daha farklı bir projeye sıcak baktığını söyledi ve 'Herşey Çok Güzel Olacak' ta rol aldı. Biz de anlayışla karşıladık.

Bu kadar medyatik ismin olması ve filmin sürekli basında yer alması sizce doğru mu?

Medyatiklikten öte bu filmin çok iyi olacağına inanıyorum. İyi bir şey de medyatik olur zaten. Kahpe Bizans'ın senaryosu herkesin kolaylıkla oynayabileceği, altından kalkabileceği bir iş değil. Dolayısıyla çok başarılı isimlerin oynaması gerekiyordu. Mesela Hande Ataizi, Türkiye'nin en önemli kadın oyuncularından biri. Altın Portakal almış, ödüllü biri. Buna rağmen çok küçük bir rolü var. Yine de o kadar özveriyle oynadı ki, ona duyduğum saygı büyük. Tüm bu isimler kamera karşısında rol sergilerken şunu farkettim, bir öne çıkma yarışı söz konusuydu ve ben bu yarıştan çok yararlandım. Oyuncularım büyük performans sergilediler.

Filminizde bir siz yoksunuz. Neden?

Açıkçası Gani Müjde söz konusu olduğunda, medyatik olmayı pek sevmiyorum. Yazdıklarımla, yaptıklarımla tanınayım istiyorum. Benim adımı bilsinler yeter, sokakta boynuma atlamalarına gerek yok. Ayrıca kameranın önünde huzursuz olurum, oyunculuk yeteneğimin olduğunu da hiç sanmıyorum.

Filmin maliyeti ne kadar?

Şimdilik bir milyon doların üzerinde. Ama hala çekildiği için net bir paradan bahsedemiyorum. Daha harcanacak.

Peki oyuncular arasındaki para dengesini nasıl ayarladınız? Cem Davran'ın aldığı para yüzünden Mehmet Ali Erbil'in huzursuzluk yarattığı söyleniyor.

Kimin ne kadar aldığını gerçekten bilmiyorum, tek bildiğim oyuncuların çok ciddi paralar almadığı. Zaten çok para isteyenlerle de yapımcılar çalışmadı. Böylesine ünlü ve medyatik isimler büyük fedakarlık yaptı diyebilirim. Bilmem anlatabildim mi?

Mehmet Ali Erbil demişken, gerçektem Müjdat Gezen'in rolünü çaldı mı Erbil?

Tam olarak böyle söyleyemeyiz. Müjdat Gezen kendini ispatlamış büyük bir oyuncu. Doğal olarak da bununla orantılı bir para talep ediyor. Öte yandan Mehmet Ali parayla birlikte geldi. Yani filmin çekimi için para sağladı. Dolayısıyla yapımcılar da onu tercih etti. Elbetteki ortada yapılan psikolojik bir haksızlık var. Ancak film dünyasının da bir takım gerçekleri var. Böyle bir tasarruf yapmak yapımcıların en büyük hakkı.

Sette Bizans oyunları dönüyor mu? Kavgalı isimler olduğunu duyuyoruz sık sık.

Yok canım. Bizans oyunlarını kamera önünde sergiliyoruz. Mehmet Ali ile Cem arasında bir sürtüşme oldu, bitti. Basit bir şeydi zaten. Demet ve Ayşegül'ün gerilimi zaten basına yansıdı. Erkekler arasında sorun çıkmadı. En uslu isimlerse Nurseli ve Hande'ydi.

Demet Şener ve Ayşegül Aldinç gerçekten kavga ettiler mi?

Aslında Demet'e yönelik bir şey olmadı. Ayşegül: ‘‘Kendimi iyi hissetmediğim için kalabalık önünde oynamak istemiyorum. Lütfen görevli olmayan dışında kimse sette kalmasın’’ dedi. O sırada da Demet benim yanımda duruyordu. Bu sözleri duyunca çıkması gerektiğini düşünüp setten ayrıldı. Kimse Demet'e: ‘‘Çık dışarı, seti terket falan’’ demedi.

Hande Ataizi

O benim ilk gözağrımdır! Şaka bir yana, Hande ile uzun zamandır birlikte çalışıyoruz. Biliyorsunuz Ruhsar'ı, Tükenmez Kalem Ekibi hazırlıyor. Bu arada Hande oyunculuk anlamında da Türkiye için önemli bir isim. Filmimde oynuyor diye söylemiyorum ama gerçekten iyi oyuncudur. Bir de medyatiktir. Mağdure karakteri oyunculuk istiyor, zor bir rol. Üstelik güzel bir kadının oynaması gerekiyordu. Hande'nin bu role uygun olduğunu düşündüm. Pişman değilim. Gerçi baştan onunla ilgili kaygılarım yok değildi. Çünkü Ruhsar dizisinden biliyorum, Hande zor insandır. Sabahları spor yapmak için çekimlere vaktinde gelmez. Setten çabuk çıkmak ister. Anlayacağınız sürekli işi vardır. Fakat Kahpe Bizans'ın çekimlerinde hepimizin gözlerini yaşarttı Hande. Çok özveriliydi. Bir sahne sırasında yağmur yağmaya başladı. ‘‘Hiç önemli değil ya, devamını yarın gelir, bir daha çekeriz’’ dedi. Çok şaşırdım. Hatta: ‘‘Bu aralar deprem olacak galiba’’ dedim ve dediğimde çıktı.

Ayşegül Aldinç

Yıllar önce İzmir'de Uğur Yücel, Ayşegül ve ben kabare yapıyorduk. O zamanlardan tanıyorum onu. Esmer ve güzel bir kadına ihtiyacımız vardı. Ayşegül'ün çok zengin bir yüz plastiği var. Ayrıca manalı ve delici bakıyor. Bir avantajı da, oyunculuğa meyilli olması. Bu arada Ayşegül Aldinç biliyorsunuz ki, ülkemizin en seksi kadını seçildi. Ben de Türkiye'nin en seksi yönetmeni olduğum için 'ikimiz bir araya gelmeliyiz' diye düşündüm. İhtiraslı bir kadın olmamasına rağmen böyle zor bir rolü başarıyla canlandırıyor.

Demet Şener

Emmanuel, üzerinde özellikle durduğumuz bir kadın tipiydi. Demet Şener, bu rol için biçilmiş kaftan. Onunla daha önce birlikte çalışmıştık. O zamandan iş disiplinini biliyorum. Dolayısıyla tereddütsüz 'Demet' dedim. Bu arada hemen bir anımı anlatayım. Demet'i beş saat soğuk suyun içinde beklettik. Beş saat boyunca ‘‘Üşüdüm’’ lafı ağzından çıkmadı. Mesela ondan önce Ayşegül girmişti suya, onbeş dakika duramadı. Bu da Demet'in dayanabilme gücünü kanıtlıyor. Tek sorunu seslendirme olabilir. Zaten kendisi de bunun farkında. Dublaj zamanına kadar ders alıp, kendi sesini kullanmak istiyor. İnşallah olur.

Mehmet Ali Erbil

Başarılı olmasına rağmen filmi sıkıştıran bir oyuncu. Çok zora gelemiyor, kendisiyle sık prova yapılamıyor. Hemen bunalıyor, sıkılıyor. Sıkılırsa da performansı düşüyor. Ona göre bir şerbet tutturmak zorunda kaldık. Mecburen kaba provaları başkasıyla yaptık. Halbuki gerek Cem Davran'la, gerekse Nurseli İdiz'le provalarımız sırasında yeni yeni fikirler ürettik. Oyunun gelişmesi açısından önemlidir bu. Ama Mehmet Ali'nin sanatını sorarsanız, çok başarılı olduğunu söyleyebilirim. Zaten konservatuar mezunu. Ancak dediğim gibi, sinema oyuncusunun sette biraz fazla eziyet çekmesi gerektiğine inanıyorum.

Nurseli İdiz

Açıkçası daha önce Nurseli'yi iyi tanımıyordum. Rolü teklif ederken bile ürktüm. Çünkü kaprisli bir insan olabileceği hakkında bazı endişelerim vardı. Artık onu tanıyorum. Sete çıkana kadar gerçekten de birtakım istekleri, zorlukları olan bir kadın. Ama sete çıktığında o gerçek bir Rolls-Royce. Oyunculuğu, yaratıcı fikirleri çok etkileyici. Devamlı rolünü geliştirmeye çalışıyor, önerilerde bulunuyor. Sürekli kafası çalışıyor. Dolayısıyla ben Nurseli'den çok memnun kaldım. Önerilerinin büyük bölümünü reddettim. Ama arada öyle müthiş iki şey söylüyor ki, bir anda bütün sahnenin havasını değiştiriveriyor. Belki çalışılması zor bir oyuncu ama sette tek kelimeyle dört dörtlük.

Cem Davran

İkibin yılında Süleyman Demirel'le birlikte adından en çok sözedilecek insan Cem Davran olacak. Gerçek bir kahraman. Sadece filmde değil, özel hayatında da öyle. Film de en çok çileyi o çekti. Yoldan çevirdik, evden çağırdık. Kafasına balta geldi, iş kazaları geçirdi. Surlardan atladı, dublör kullanmadı. Benim için çok önemli, vazgeçilmez bir insan. İyi ki onu seçmişim. Bundan sonra çekeceğim her filmin başrolü Cem Davran'ındır.

Gençliğimizin mega starı. Onunla çalışmak beni inanılmaz heyecanlandırdı. Şöyle bir sahnesi var; arkada çadırlar yanıyor, önde Cem Karaca şarkı söylüyor. O müthiş sesi dinlerken gözlerim doldu. Komedi filmi çekiyoruz, yönetmen ağlıyor. Ondokuz yaşımın coşkusunu yeniden yaşadım. Bu arada Cem Karaca çok güzel bir hikaye anlattı. İlk filmini çekerken sevgilisinin mezarının başında ağlama sahnesi varmış. Ağlayacak ama aklına üzücü bir şey gelmiyor.

Annesi, babası sağ. Sevgilisiyle mutlu. ‘‘Nasıl ağlayabilirim’’ diye düşünmüş, düşünmüş... Son olarak aklına Atatürk gelmiş. Zaten sonra da gözünde yaşlar dinmek bilmemiş.

Yılmaz Köksal

Filmin önemli bir köşe taşı oldu. Özellikle kavga sahnelerinde o olmasaydı biz ne yapardık bilmiyorum. Çünkü bütün dövüş koreografilerini Yılmaz Köksal yaptı. Sadece oyunculuğundan değil, teknik bilgilerinden de çok yararlandık.

Metin Şentürk

Tekrarsızdır Metin. Görmesine gerek yok, çünkü, yüreğiyle oynuyor. Sadece rolü gereği etek giymesi gerektiğinde sorun çıkarttı. ‘‘Abi biz delikanlı adamız. ’’ diye söylendi durdu. ‘‘E ne yapalım, o zamanın gözcüleri etek giyermiş’ deyip ikna ettim.

Sümer Tilmaç

Sümer Tilmaç’ın deneyimlerinden, ustalığından inanılmaz şekilde faydalandık. Onun varlığı çok rahatlatıcı ve yönlendiriciydi.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!