Fatih Altaylı: Veli Göçer'i hemen serbest bırakın!

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Başlığa bakıp şaka yaptığımı zannetmeyin. Gerçek fikrim bu. Veli Göçer hemen serbest bırakılmalı.

Çünkü Veli Göçer'in hapiste olması adalet duygumu zedeliyor. Zedelemiyor yıkıyor, yok ediyor.

Veli Göçer niye hapiste?

Yaptığı kalitesiz inşaatlar yıkıldığı, altında insanlar öldüğü için mi?

Peki o zaman Yüksel İnşaat'ın patronu veya patronları nerede?

Yüksel İnşaat'ın yaptığı siteler de yıkılmadı mı?

Onların altında da onlarca kişi ölmedi mi?

Yüksel İnşaat'ın patronunun içerde olmamasının sebebi Devlet Bahçeli'nin dostu olması mı?

Yıllardan beri MHP'ye yakın durması mı?

Ya Ceylan İnşaat'a ne demeli?

Ceylanlar'ın yaptığı site de yıkılmadı mı?

O sitenin enkazı da onlarca canımıza mezar olmadı mı?

Oldu!

Peki Ceylan İnşaat'ın sahipleri nerede?

Onlar niye serbest!

Yoksa Ceylanlar'ı da Süleyman Demirel'e yakın olmak mı kurtarıyor!

Siyasette güçlü dostlarınız varsa, insanlara mezar olan binalar yapmak serbest mi?

Veli Göçer'in suçu çürük bina yapmak mı, yoksa siyasette güçlü dostlara sahip olamamak mı?

Ne yapsın gariban Veli, ucuz yaptı, ucuz sattı.

Çevresini fazlasıyla doyuracak kadar para kazanamadı.

Benden size tavsiye müteahhit adayları. Çürük yapın pahalı satın.

Kazancınızı gerekli yerlerle paylaşın.

Paylaşın ki, sizden hesap sorulmasın. Hesap sorulmak bir yana, size devlet ihaleleri versinler.

Yalova'da mezar inşa edenlere toplu konut ihaleleri, havaalanı ihaleleri versinler.

Türk'üz, doğruyuz ve haliyle çalışkanız

VARAN BİR

Zekásıyla ünlü bir başbakanımız vardı. Gel zaman git zaman Meclis Başkanı oldu.

Meclis Başkanı olunca torpille eşini dostunu oraya buraya yerleştirmeye, tipik bir ANAP'lı meclis başkanı gibi davranmaya başladı.

Son icraatı yine dehşetli.

Amcasının oğlunu Dolmabahçe Sarayı'na müdür diye atamış.

Cumhurbaşkanı Meclis'in saygınlığını koruyalım diye bağırıp dururken, Meclis Başkanlığı gibi yüce bir makamı işgal eden zatın yaptıklarına bakın.

VARAN İKİ

Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, hastalanan kardeşine yıllardır yanından ayırmadığı başucu kitabını hediye etmiş:

Makyavelli'nin ‘Prens’i. Amaca ulaşmak için her yolu mübah gören düşüncenin kitabı.

Fakat o kitap artık tarih. Çünkü Makyavelli, Demireller'i görünce çomağını saklıyormuş.

VARAN ÜÇ

Deprem sonrası Yalova'da AKSA'dan sızıntı olmuş. Çevrede büyük bir zehirlenme tehlikesi. Gerçek bir çevre felaketi.

Çevre Bakanı olamayan çevrecimiz, aktör milletvekili Ediz Hun, çevre felaketini fark etmiş ve Almanya'ya kaçmış.

Elimde bir fotoğraf. Ediz Hun ve milletvekili arkadaşı Sedat Çevik Köln'de alışverişteler. Ellerinde çantalar. İçinde iç çamaşarı, fular, kravat.

Fotoğrafları çekilirken utançtan yüzlerini kapatıyorlar. Yüzlerinin kızarmadığı belli olmasın diye.

VARAN DÖRT

Bir zamanlar Türk-Yunan Krizi'nin simgesi olan meşhur MTA Sismik 1, yani Hora gemisi batmak üzereymiş.

Bakan ve MTA Genel Müdürü bu durumu döne döne ‘‘Gemi batıyor’’ diye demeç verip duyuruyorlar.

Anlamadığım şu, bu konuda bir şey yapılacaksa bu ikisi yapacak.

Niye basına bağırıp duruyorlar. Biz ne yapalım?

Geminin altına girip tutalım da batmasın mı?

Utanç kabinesi

SAĞLIK Bakanı'na boşuna kızdık. Bu kabineye fazlaymış bile.

İşte Milli Eğitim Bakanı.

Okulları bir günlüğüne açıp sonra tekrar kapayan bakan, ‘‘Okulların açılmasında mahzur yok’’ diyen Profesör Işıkara'nın bu sözleri üzerine, ‘‘Işıkara dedi diye okulları açacak halimiz yok’’ buyurmuş.

Yazıklar olsun.

Be hey şaşkın bakan.

Okulların açılması için kimin sözü geçerli?

Ne yapacaksın, ruh çağırıp ona mı soracaksın, yoksa evliyalara mı danışacaksın?

Yok yok, bence sen fal baktırır okulları ona göre açtırırsın.

Tabii ki, Işıkara dedi diye okullar açılacak. Eğer bilime beş paralık saygın varsa... Sana kızmıyorum, seni bakan yapan dururken.

NOT: Öğrenciler, Milli Eğitim Bakanımız size emanet. Aman boş bırakmayın.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ ?

İlçe emniyet müdürleri Ali kıran baş kesen olmadığı zaman.



Yazarın Tüm Yazıları