Söz vatandaşın

SU Perileri heykelini, Ankaralılarla birlikte belediyenin bir deposunda çürümeye terk edilmiş halde bulmamızın ardından kentin bir çok kesiminden tepkili sesler yükseldi.

Heykelin bırakıldığı durum, hem siyasetçilerin, hem sanatçıların hem de sivil toplum kuruluşlarının tepkilerine neden oldu. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay da heykelle ilgili bu görüşlere katıldı.

Bu süre içinde iki kişi hiç açıklama yapmadı./images/100/0x0/55eacbadf018fbb8f8973b93

Biri, olayın sorumlusu Belediye Başkanı Gökçek...

Diğeri ise bu kentin sorumlusu Ankara Valisi Kemal Önal.

Gazetemizin sayfaları hala bu iki ismin açıklamalarına da açık.

Bu dönem içinde telefon ve elektronik posta ile vatandaşlardan da tepkiler geldi.

Bugün bu tepkilerin bir kısmını aktarmak gerekiyor. 80 yıllık bir Ankaralı da 20 yaşındaki bir genç Başkentli de görüşlerini yazdılar.

Bunların tamamını yayınlamak mümkün görünmüyor. Buraya sadece çarpıcı ve genelin görüşlerini ifade edenleri alıyoruz.

Ferit Selam, 80 yıllık bir Ankara’lı olduğunu belirttikten sonra sadece bu perileri heykelini değil, dönemin Ankarasını, anılarını, kendi tatlı üslubuyla aktarıyor:

Değerli bardakla maden suyu

"Yazınız beni çok heyecanlandırdı. Zira 80 yıllık bir Ankaralı olmak ve o güzelim havuzu tek parça fotoğraf olarak bile olsa-görmek benim için özlem yaratıcı oldu.

5-6 yaşlarında idim bu güzel havuzla tanıştığımızda. Ankara, Yenişehirde, bugünkü Ataç, o zamanlar Gelir Sokağı’nda yaşamaktaydım. Akşamları babam bizleri bu havuzun bulunduğu yere götürdüğünde, havuzdaki figürleri tek tek ve özenle incelerdim.

Bu sevimli havuz yüzünden, o zamanlar Tosbağa Yatağı, şimdilerde de Kızılay diye anılan bu mekan, Havuzbaşı olarak tanımlanırdı.

Sevgili Yalazan, bu yaşlı keçiden bir çılgın özlem daha; bu havuz tekrar ve üç parça halinde komple nereye kurulmalı biliyor musunuz? Kızılay’daki eski orijinal mevkisine.

Burayı ziyaretten sonra babam bizi yolun karşı tarafındaki -bugün acayip bir binanın bom boş dikilip durduğu- eski Kızılay binası bahçesinde Afyon Karahisar Maden suyu satılan yere götürürdü. Çocukluğumda unutamadığım diğer bir olay da, burada yer alır. Bu şifalı su, Yenişehir halkına, bu bahçedeki küçük bir gişeden çok değerli bardaklara doldurularak servis edilirdi ve bu bardaklar baş aşağı bastırılarak gayet modern bir aletle, hijyen kuralları uygunluğunda yıkandıktan sonra diğer müşteriye sunulurdu. Evet aşağı yukarı tam 80 sene önce.

Çocukluğumdan beri özlemini çektiğim o kadar çok güzel Ankaram hatıraları arasında birkaç tanesine de değineyim izninizle.

Hisardaki Atpazarı tarafındaki kapı üzerindeki Saat Kulesi bugün bakımsızlıktan çürümek halinde. Bu saat aynı zamanda belli sürelerde çalardı. Yenişehir’e dönük olduğundan bizim evden görebilir, duyabilir ve saatlerimizi -herkesin yaptığı gibi- ayarlardık.

Kızılay’daki İş Bankası saati, pek çok Ankaralı’nın buluşma için randevulaştığı yerdi. Bu saat de yok oldu. Burada İş Bankası yetkililerine epey iş düşüyor.

Son olarak size bir odeondan bahsedeceğim. Bu da 80 yıllıklardan. Yeri İkinci Meclis Bahçesi. 30’lu yıllarda halka açık olan Meclis bahçesindeki parkın tepe noktasında yer alan bu nefis odeonda belli bando ve orkestralar programlar sunar, önüne sıralanmış sandalyelerde oturanlara müzik ziyafetleri sunardı.

İçi açık mavi, dışı lacivert bu güzelim muzik binası kökünden yıkılmış. Kimse nedenini bilmiyor. Halbuki bugün Kültür Bakanlığı’na ait olan bu parkta olsaydı hem ait olduğu bakanlığın hizmetlerine hem de Ankara muzik sevenlerine ne kadar yararlı olurdu."

Bir heykel daha kaybolmadan

Buraya hemen bir not eklemek gerekiyor.

Selam’ın mektubunda yer alan ve aslında bir ihbar niteliği taşıyan başka bir heykele ilişkin saptamalarını buraya almadım. Çünkü kendi istihbaratını hemen ertesi gün takip eden Ferit Bey, bu heykelin tekrar yerine konulacağı sözünü almış. Ancak bu heykele ait bilgiler bizde saklı. İnşaatı da takip ediyoruz. Eğer söylendiği gibi bu heykel tekrar yerine konulmazsa Ferit Bey gibi biz de bu konunun çok ama çok sıkı bir takipçisi olacağız.

Ferit Bey’in mektubuyla aynı zamanlarda bir başka mesaj ulaştı. Bu sefer 24 yaşındaki Numan Seven isimli genç bir ressamdı yazan:

"Size çok teşekkür ediyorum. Ben 84 doğumlu genç bir ressamım. O heykelin karşısında MKE vardı. Annem-babam orada çalışıyorlardı. Bense MKE kreşinde büyüdüm. Küçük çocukluk anımdır, ilgimi çekiyordu işeyen Eroslar.

Kent dokusuna öylesine zerafetle yakışan bu heykel neden kaldırılır?

Belediye Başkanının böylesine zarif bu heykeli çürütmeye hakkı var mıdır?

Üstüne üstlük, her yeri bedevi kültürüyle, sanki suya aç bir çöl şehri gibi çirkin şekilli şelalelere boğmanın anlamı nerede durur, hiç anlamıyorum."

Önce depodan kurtulsun

SU PERİLERİ gündemiyle oldukça yoğun geçen son haftanın en sevindirici haberlerinden birisi de dünkü Hürriyet’te Umut Erdem’in imzasıyla okuduğunuz haberdi. Bu habere göre, Devlet Resim ve Heykel Müzesi Müdürü Ömer Gündoğdu, su perileri heykeline müzenin yeniden düzenlenen bahçesinde yer verilebileceğini söylüyordu. Bakan Günay’ın da onayını aldığını söyleyen Gündoğdu, "Depoda çürümesi hiç doğru değil. Ona gözümüz gibi bakacağız" diyordu.

Su perilerinin tekrar Tandoğan’a dönmesi gerektiği, bunun dışında önerilen hiç bir yerin kabul edilmemesi yönünde görüşler de bulunuyor.

Tabi ki bizler de su perilerini yeniden Tandoğan’da görmek isteriz. Ancak bizler için birinci öncelik, üç parça halinde 16 yıldır çürümeye bırakılan bu heykelin, belediyenin deposundan kurtarılarak biran önce bakımının yapılmasıdır.

Daha sonra elbet heykelin tekrar Tandoğan’a dönmesinin engellenmeyeceği günler de gelecektir.

Rüyamızda mı görmüştük

BAZI Ankaralılardan gelen diğer tepki mektupları da şöyle:

Ankara Eki’nde yer alan ve bizim de gerçekten ara ara hatırlayıp neredeyse rüyamızda mı görmüştük diye unutmaya başladığımız "kayıp heykel"i araştırdığınız için sizi kutluyorum. Sanata ve çağdaş Ankara dokusuna yabancılığı giderek artan Ankara Belediye Başkanı bir televizyon programına çıkıp bu konuda kendisinden başka herkesi sorumlu ve hatalı bulmazsa şaşarım! Ayşe ÖZKAN



Metro yapılırken hiçbir fonksiyonu olmayan iki bina yapılarak Tandoğan meydanı öldürüldü. Bunlar yıkılarak meydan eski haline getirilmeli. Zafer BABALI
Yazarın Tüm Yazıları