Başta sizi gazlayanlar sonra hatırınızı sormuyor

SANAYİCİ İhsan Turgut, Esenboğa Yolunda kapı ve mutfak üreten 5 bin metrekarelik tesisini devretmek veya ortak olmak istediği yolundaki mesajı Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan ne yanıt verecek? Merak etmemek elde değil. Çünkü bir çok kişiye mektup göndermiş, geri dönen olmamış.

"Para kazanmak için istiyorsan al sat, karnını doyurmak istiyorsan yap sat" gerçeğini yeni öğrendiğini belirtiyor.

Kendi tesisine 890 milyon yatırdığını, sadece makina parkının 500 milyar olduğunu hatırlatan Turgut, " Birileri bu müesseseyi yönetsin, çalıştırsın, yazık olmasın istiyorum. Bir müessseyi kurmak zordur. Bir bebek gibidir iş kurmak... Yıkılmasını istemiyorum, para da istemiyorum. Maksat yaşasın...

- Sizi Çin mi etkiledi.

- Hayır. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartlardan ötürü...

- Sinan Aygün’e de mesaj attınız mı?

-
Attım, AKP’li Sanayi Bakanına da... Bir yatırım yahpılırken, insan çalıştırırken size gaz veriyorlar, ama bir sıkıntınız olduğu zaman yanınızda adam bulamıyorsunuz.

- Sizin hiç kabahatiniz yok mu?

-
Fizibilite çalışması yapamadım. Birde sermayem yoktu, ondan battım.

Sosyal Güvenlik için Almanya’dan bir öneri

SOSYAL Güvenlik Yasası’nın emekçi kesimlerinin aleyhine sonuçlandırılmak istenen bu süreçte değişik

bir konuyu gündeme getirmenizi rica edeceğim.

Mevcut Parlemento üyelerinin azımsanamayacak bir bölümünün milletvekili maaşlarının yanında Emekli Sandığı’ndan emekli maaşı aldıkları bir gerçek...

Bu böyle iken kendilerine sağladıkları bu hakkı, Emekli Sandığı’ndan emekli olmayı haketmiş fakat bir takım koşullar gereği yurtdışına gidip orada çalışma olanağı bulmuş kişilere vermekten sakınıyorlar. Nalıncı keseri gibi salt kendilerine doğru yontuyorlar.

Yurtdışında Türkiye ile ilgisi olmayan bir kurumdan ek kazanç sağlamak ki; burda yaşayabilmek için bir zorunluluk ayrıca, yasa koyucularını neden rahatsız ediyor. Bir anlamda yurtdışında yaşamak zorunda kalan insanlarin bu kazançtan vazgeçip Türkiye’ye dönmelerinin ne gibi bir yararı olacak ülkeye?

Yücel TUNA- Rüdeshem ALMANYA

GÜNÜN SÖZÜ

"Atalarından sana kalanı haketmeye bak! Yoksa senin olmazlar."

(Goethe)

12 Nisan’da Tandoğan’da

HUKUKUN üstünlüğüne, egemenliğimize ve ulusal bütünlüğümüze sahip çıkmak için...

12 Nisan 2008 Cumartesi günü saat 11.00’de, el-ele, omuz-omuza...

Bayraklarımızla tek yürek başkent Ankara’da; Tandoğan meydanındayız.

B.Büyükakın-Düzenleme Kurulu Başkanı.

bulend@mglmaya.com/0532-215 06 06

ÖZEV’in talebi reddedildi

ETİMESGUT Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkler Müdürlüğü’nün "Özürlü istismarı" (28.3.2008)başlıklı gönderilen açıklama şöyle:

Türkiye Özürlüler Eğitim ve Dayanışma Vakfı (ÖZEV) tarafından Etimesgut Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz’a verilen yılın Belediye Başkanı ödülünün, Topçu Mahallesi’nde belediyeye ait olan 4 dönümlük arazinin ÖZEV’e tahsis edilmesi nedeniyle verildiği iddiası yer almaktadır.

Bu iddia gerçeği yansıtmamaktadır. Gerçek şöyledir:

ÖZEV Başkanı Tekin Başer, Etimesgut Belediye Başkanlığı’na yazdığı 12.11.2007 tarihli dilekçesinde özürlülerin eğitimi amacıyla kullanılacak rehabilitasyon merkezi için belediye uhdesinde bulunan uygun bir arsa veya bina tahsisi talep etmiştir. Aynı günlerde Kadın ve Gençlik Platformu Derneği tarafından 01.11.2007 tarihinde Etimesgut Belediye Başkanlığı’na verilen dilekçede, özürlülerin gelişimine katkı sağlayacak bir bina tahsisi talebinde bulunulmuştur.

Etimesgut Belediye Başkanı Serhat Kemal Yılmaz talepleri Belediye Meclisi’ne taşımış, Meclis konuyu İmar Islah ve İsimlendirme Komisyonu’na havale edilmiştir. Komisyon 1.2.2008’de aldığı kararla, ilçede bu talepleri karşılayacak bir yer bulunmadığı belirtilerek, dilekçedeki yer tahsisi talepleri reddedilmiştir.

Bu süreç göstermektedir ki; ÖZEV tarafından Etimesgut Belediye Başkanı Yılmaz’a verilen ’Yılın Belediye Başkanı’ ödülü ile söz konusu iddianın hiçbir ilişkisi yoktur. Bu ödül, Belediye Başkanına 4 yıldır engelliler için yaptığı hizmetler ve hayata geçirdiği projeler dolayısıyla verilmiştir.

Söyleyin hangisi

İNANILMASI güç ama gerçek. Arkadaşlarımızla öğle arası nedeniyle oturduğumuz kahvehanede birden bir kalabalıklaşma gördük. İçeri giren birkaç kişilik bir grup önce kendini tanıttı. Bunlardan biri Çankaya Belediye Başkanı Muzaffer Eryılmaz’mış. Ben ilk defa tanıştım kendisiyle... Yanındaki arkadaşlarını tanıttıktan sonra önce hepimizin beklenti ve isteklerini sordu. Bunları tek tek not aldı. Sonra elindeki ilk yardım çantasını okullara, kahvehanelere, taksi duraklarına dağıttıklarını söyledi.

İlk yardım çantasında her türlü sağlık malzemesi vardı. Bir an Melih Gökçek aklıma geldi. Bulgur mı; steril sargı bezi mi? Kömür mü, flaster mi? Oyuncak mı, makas mı? Yara ve yanık merhem mi, top mu? İlk yardım çantası mı, portakal suyu mu? Mevlana mı, Atatürk mü? Ses TV mi, Ulusal Kanal mı?

Erdoğan mı, Gökçek mi?

Hangisine sahip olmak -olabilmek- için sevinelim? Kuzey KAYA

Özdalga’ya soru

"(CHP’den AKP’ye geçen) Haluk Özdalga’nın AKP tramplenin dışında savrulma olasalığı yüksek. Bu süreçte, özellikle Anayasa Mahkemesi’nin oybirliğiyle alınan karardaki Haluk Özdalga’nın durumunu merak ediyorum."

(Şevket Çorbacıoğlu)
Yazarın Tüm Yazıları