Bu hükümet kalırsa AB iyice hayal olur

Hüsamettin Özkan'ın Ecevitler tarafından aforoz edilerek istifa zorunda bırakılması, DSP içinde bastırılmış enerjinin patlamasına yol açtı.

Ecevit, pazar günkü televizyon konuşmasında Özkan'ı harcayacağının ve bazı bakanları da değiştireceğinin işaretini vermişti.

Ancak Özkan'ın istifa etmesinin bu kadar büyük bir deprem yaratabileceğini sanırım 50 yıllık siyasi deneyimine rağmen görememişti.

Cem ve Derviş'in katılmasıyla bu yeni oluşumun çok büyük bir ivme kazanacağı görünüyor.

Bunu önümüzdeki bir iki gün içinde hep birlikte yaşayacağız.

DSP'de beklenen yeni istifalar, Ecevitler'in de yazgısını belirleyecek.

Hükümetin de...

Sanırım ANAP, bu hükümetin içinde kalmaktan pek mutlu değil.

Çünkü Ecevit-Bahçeli ikilisinin kader birliği içinde birbirlerine iyice kenetlenmesi ve yanlarına Şükrü Sina Gürel'i alması, bu hükümetin Avrupa Birliği karşıtlığını iyice güçlü hale getirdi.

Hükümette Ecevit-Bahçeli-Gürel bir yanda, Yılmaz öte yanda.

Bu durumda Avrupa karşıtı kefe çok daha ağır çekiyor.

Zor ama sürmesi durumunda Yılmaz'ın bu hükümette kalması mümkün değil.

O nedenle Mesut Bey de içten içe yeni oluşumun güçlenmesini ister.

* * *

Duygusallığı bir kenara bırakıp şu gerçeği görmeliyiz:

Türkiye için en önemli olay, Avrupa Birliği üyeliğidir. Ancak bunu engelleyen unsurlar var.

Önümüzde fazla bir zaman yok.

Eylül içinde Avrupa Birliği için konan ölçütleri yasalaştırmamız gerekiyor.

Aralık ayında yapılacak Kopenhag Zirvesi tarihi bir önem taşıyor.

Bu zirveden tam üyelik görüşmeleri için tarih çıkarsa Türkiye, Avrupa ailesine katılmak için en önemli eşiği atlamış olacak.

Bunu sağlayabilmemiz için Türkiye'nin Ecevit ile Bahçeli'yi aşması gerekir.

Ecevit'siz ve MHP'siz bir hükümet oluşturulabilirse Türkiye, Avrupa Birliği için önünde duran engellerden kurtulmuş olur.

Bunun için bir umut doğmuştur.

Ancak bu aşamada bir yanlış yapılmamalı ve Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne taşıyacak yeni hükümet kurulmalı.

Seçim bundan sonra gelmelidir.

Bu kritik noktada halk, bütün politikacıların kişisel ve partisel çıkarları bir kenara bırakarak hareket etmelerini bekliyor.

Bunca sıkıntıya rağmen yıllarca inanılmaz bir özveri içinde olan halkımıza politikacıların büyük bir borcu var.

Bu borcu ödesinler ve ülkeyi esenliğe çıkarsınlar.

NOT YORUM

Çiller anlaşılmazı

TANSU Hanım, Amerika'nın olası bir Irak operasyonunda Türkiye'nin başbakanı olmak istediğini söyledi.

Tansu Hanım'ın ne demek istediğini Türkiye'de bir tek Tanrı kulunun anladığını sanmıyorum.

Merakım şu:

Ya Saddam içerden devrilir de Washington'un operasyon yapmasına gerek kalmazsa ne olacak?

Tansu Hanım başbakanlığı unutacak mı?